banner564

Kandıra kandıra bak ne hallere düştük

  Kıbrıslı Türkler olarak üstün becerilerimiz vardır…
  Bunlardan bir tanesi ‘palavra’ siyasetidir…
  Bazı önemli işleri dahi yapamadığımız zaman sorumluluk almayı küçüklük görüyor ve eleştiriler karşısında ‘palavra’ mekanizmasını çalıştırıyoruz…
  “Efendim biz onu yapacaktık da bazı engeller çıktığı için yapamadık da bizden sonra gelenler ilgilenmedi de onun için yarım kaldı da…”
  Say babam say…
  Çok basit bir örnekle filmin esasını ortaya koyalım…
  Lefkoşa’nın bir organize sanayi bölgesi vardır…
  Buranın yönetiminden sorumlu olan kimlerdir?..
  Lefkoşa Belediyesi, Sanayi Dairesi ve bazı durumlarda Çevre Dairesi…
  Peki bu 3’lü ne yapıyor?..
  Sanayi Dairesi, buradaki işletmelerden ‘kira parası’ topluyor…
  Belediye ise ‘Su, aydınlatma, temizlik, kanalizasyon’ parası alıyor…
  Ama bölgenin kanalizasyon hattı sürekli patlıyor…
  Hem de ne patlama…
  Yakın Doğu istikametinden gelen lağım atıkları; sanayi bölgesine Atatürk Spor Salonu’ndan girdiğiniz zaman 50 metre ilerisinde ‘yükü kaldıramadığı için’ patlıyor…
  Patlama deyip geçmeyin…
  Pis atıklar köpüre köpüre yolun ortasından akmaya başlıyor ve sonuna kadar ilerliyor…
  Patlamanın meydana geldiği noktanın 5 metre yakınında su şişeleme tesisi var…
  Yanlış anlamayın…
  Kuyu suyu değil, içme suyu şişelemesi…
  Heyecan verici değil mi?..
  Bakan, müdür, müsteşar tayinleri; solun sağa darbeleri; sağın sol ile flörtü; böylece peşkeşleri örtme operasyonlarıyla uğraşmak daha heyecanlı oluyor…
  Ama biz yine de bu heyecansız ve gereksiz konuyu irdelemeye devam edelim…
  Kış aylarında kanalizasyon borusu her 2 veya 3 günde bir patlıyor…
  Tamiratı da en az 2 gün alıyor…

İnsanlar buna fena alıştı

  Bazen bir hafta süreyle pis atıkların üzerinden geçmek zorunda kalan insanlarımız da artık kanalizasyon patlamalarına ve etrafa yayılan mis kokulara alışmış durumda…
  Tıraş sonrası parfüm kullanmak yerine, lağım kokusuyla işbaşı yapmanın masrafı da yok…
  O yüzden hiç kimsenin kılı oynamıyor…
  Kameraman arkadaşımız, patlama noktasındaki işyeri sahiplerine mikrofon uzatıyor, onlar kaçıyor…
  “Dur kaçma makinist amca, bak dışkılar garajın içine girmek üzere… Konuş amcacım söyle burada neler yaşıyorsun…”
  Adam “Konuşacak bir şey yok gardaşım git işine…” diyorsa, yapacak bir şey kalıyor mu?..
  Kalmaz tabi ki…
  Neyse konuya dönelim…
  Kış aylarında 2-3 günde bir yaşanan kanalizasyon patlamaları, yaz aylarında ‘tatil uygulamasına’ giriyor ve haftada veya 10 günde bir gerçekleşiyor…
  Düşünün bir kere…
  Kırk derece sıcakta kanalizasyon kapağından dökülen dışkılar kilometrelerce aşağılara kadar akıp gidiyor…
  Buralarda sadece fabrika yok…
  Lokantaları, büfeleri de var…
  Yolun öte tarafında Taşkınköy konutları…
  Bu kadar kıymetli malı bulan sinekler, fareler ve diğer böcekler bayram etmez mi?..
  Onlar bayram sevinciyle evlerimize akın edince Batı Nil Virüsü ve diğer hastalıklar patlama göstermez mi?
  Elbette gösterir…
  Daha yolun başındayız…
  İlgililer Lefkoşa sokaklarında ‘kültür sanat yürüyüşü’ yaparken, buralardan yayılan mikroplarla ilgilenemezler elbette…
  Sanayi Dairesi topu belediyeye, belediye ise sanayiye atacak…
  Bu hikâyeleri anaokulunda öğretiyorlardı bizlere…
  Ali topu at…
  At Ali at…
  Bak Ali bak…

YORUM EKLE
YORUMLAR
KEMAL
KEMAL - 5 yıl Önce

kktc yi lavetmek gereklidir.. bir vali veya tek idareci

banner608

banner473