banner564

Karar verme sırası Güney Kıbrıs’ta

İki turlu Cumhurbaşkanlığı seçimleri tamamlandı fakat yankıları sürmeye devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, aniden kendimizi bir hükümet krizinin içinde buluverdik ancak bunun yaşanacağını önceden de biliyorduk. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hükümetten çekildiğini açıklayan Halkın Partisi’nin (HP); istifalarını hükümete sunup sunmadıkları konusunda net bir açıklama yok. Zaten HP kanadının hükümetten çekilmediklerini de duyarsak şaşırmayız çünkü bugüne kadar olan siyasi çizgilerini korumuş olacaklardır.
İç siyasetteki gelişmeler şekillene dursun, son turu 2017 yılının Haziran-Temmuz aylarında İsviçre'nin Crans-Montana kasabasında yapılan beşli Kıbrıs toplantılarının yeniden gündeme gelmesi beklenmektedir. Zaten Antonio Guterres, böylesi bir görüşmenin de sinyallerini vermeye başladı.
Crans-Montana’ya kadar yapılan görüşme tutanakların bir bölümü topluma duyurulsa da tam olarak hangi konularda ne şekilde mutabakata varıldığı net olarak aktarılmamıştır. Ancak Sayın Akıncı’nın Nisan 2015’te seçilmesi ile Mayıs 2015’te başlayan görüşmeler heyecan yaratırken, iki toplumu yakınlaştırmak için güven artırıcı önlemler de açıklanmıştı. Yılların güvensizliğini ortadan kaldırmak için ortaya konulan önlemler paketi, aynı coğrafyada yaşayacak olan insanların, bu birlikteliği içselleştirmelerini sağlamak amacı ile ortaya konulmuştu. Neydi bu önlemler;
•    Gazimağusa kentindeki Derinya ve Lefke kentindeki Aplıç sınır kapıları açılacak.
•    Ada’da Türk ve Rum taraflarında faaliyet gösteren GSM şirket hatları birleştirilecek, cep telefonlarından Türk ve Rum taraflarında rahatlıkla iletişim kurulması sağlanacak.
•    Türk ve Rum elektrik şebekeleri birleştirilecek.
•    Aynı frekanslardan yayın yapan Türk ve Rum radyo ve televizyonlarının karışmaması için ortak frekans düzenlemesi yapılacak.
Gelinen an itibarı ile güven artırıcı önlemlerin dahi çok küçük bir kısmı hayta geçirilirken adadaki iki toplumun yaşantılarına da ciddi bir katkısı olmamıştır. En azından Kıbrıs Türk toplumuna ciddi bir katkısı olmamış, günlük yaşantısına pratik çözümler üretmemiştir.
Örneğin GSM hatları adanın her iki yanında da kullanılabilir hale gelmiştir. Fakat Güneyin GSM operatörlerinin fiyatlandırılması ile Kuzeyin GSM operatörlerinin fiyatlandırması arasında ciddi bir fiyat farkı olmasından dolayı Kıbrıslı Türklerin yaşantılarında bir değişiklik getirmemiştir. Ancak Güneye geçen Kıbrıslı Türkler, Güney GSM operatörünü kullanmaya devam etmişlerdir. Dolayısıyla Sayın Akıncı dahi seçim dönemindeki propaganda sürecinde iki toplumlu sağlanan güven artırıcı önlemlerden söz edememiştir.
Geçen onca sürenin ardından, yaşadığımız coğrafyada her iki toplumun hayatına dokunacak herhangi bir iyileşme gerçekleşmezken, Crans-Montana sonrası Guterres Raporunda görüşmeler sonucunda yol kat edildiğini açıklaması düşündürücüdür. 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından seçilen yeni Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın, artık şu soruyu muhatabımız Güney komşumuza sorabileceğini umarım. 1960-63 yılları arasında federal bir yapıyı denedik, olmadı! 2004 Annan Referandumunda biz evet, siz hayır dediniz. Zaten 15 Temmuz 1974’te sizin başlattığınız ayrılıkçı darbeden sonra yan yana iki toplumlu yaşamaya da alıştık. Kısacası yanıt verme sırası sizde; iki toplumlu birlikte mi yaşıyoruz, yoksa iki toplumlu yan yana mı yaşıyoruz. Yapın tercihinizi artık!
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
 

YORUM EKLE

banner608

banner474