banner564

Karar verme sırası Rum Toplumunda

20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtı’nın 45’inci yıl dönümünü coşkuyla kutluyoruz. Bizleri, Kıbrıslı Türkleri ve Rumları bu noktaya getiren süreci herkes kendince farklı noktalardan ele almaktadır. Biz Kıbrıslı Türkler için 1963’te başlayan Kıbrıs sorunu, Kıbrıslı Rumlar için 20 Temmuz 1974’de başlamıştır.
Kıbrıs sorunu her kim için ne zaman başlamış olursa olsun, adanın, yaşadığımız coğrafyanın tek bir gerçeği vardır; küresel güçler Akdeniz’in doğusundaki bu küçücük adada kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedirler. Bu da şu anlama gelmektedir ki Mutlu Barış Harekâtı’nın 45’inci yıldönümünü kutladığımız şu günlerde adada yalnız olmadığımızdır. Adanın güneyine bakacak olursak, İngiliz, Fransız, ABD, İsrail gibi küresel aktörlerin askerlerinin adada konuşlandıklarını biliyoruz. Böylesine küçük bir adada büyük aktörlerin bulunmasının tek bir nedeni vardır ki o da jeopolitik olarak dünyanın merkezinde olduğumuzun bir göstergesidir.
Her iki toplumun yaşadığı onca acıdan sonra gelinen noktada adada huzurlu bir yaşamın devamı için iki toplumunda mutabık olacağı bir anlaşmanın vücut bulması gerekmektedir. 1974 sonrası Kıbrıs Türk toplumu adanın yarı coğrafyasında kendi kendini idame edebileceğini göstermiştir. Aynı zamanda onca haksızlığa rağmen Nisan 2004’te federasyon çatısı altında iki toplumlu bir yapı içinde olabileceğini de göstermiştir. Adada hep birlikte ortak bir yaşam kurmaya evet dediğimizi veya ayrı ayrı iki farklı devlet yapısı içinde yollarımızı ayırmaya da hayır demediğimizi dünya kamuoyuna ilan ettik. Daha önce de yazmıştım artık karar verme sırası Kıbrıs Rum toplumunda.
Kıbrıs Rum toplumunun böylesi bir kararı alması gerektiğini siyasiler ve kilisenin onlara anlatması gerekmektedir. Fakat Kıbrıslı Rum Siyasiler ve Kilise kendi coğrafyalarında askeri anlaşmalarla küresel güçlerin askerlerine olanak sağlamaktadırlar. Aynen kavgaya tutuşacak şımarık çocuğun kavga öncesi kendisine yandaş toplaması gibi, Rum Siyasiler ve Kilise de askeri yandaş toplamaktadır. 
Objektif bir gözle Kıbrıs adasının geçmişini irdelerseniz İngiliz dönemi ve günümüze gelinen süreçte, adadaki huzur ortamının hep Kıbrıslı Rum Siyasiler ve Kilise tarafında bozulduğunu göreceksiniz. Kıbrıs Türklerini yok sayarak kendi emellerini gerçekleştirmek isteyen Rum Siyasiler ve Kilise her zaman adadaki huzuru bozan taraf olmuşlardır.
Yine böylesi bir hataya düşmemek için Kıbrıs Rum Siyasileri ve Kilisenin bir karar vermesi gerekmektedir. Yoksa Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri için krize oynamaya devam ederlerse burasının da Ortadoğu’dan bir farkı olmayacağı gerçektir. Bunun anlamı da yine bu coğrafyada yaşanacak pek çok acı demektir. Kıbrıs Rum toplumunun siyasilere ve kiliseye artık bir dur demesi gerekmektedir…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner608

banner474