banner564

Katalonya, Irak ve Kıbrıs...

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin Bağımsızlık Referandumu, 25 Eylül tarihini hedefledi. Katalonya’da ise Bağımsızlık Referandumu 1 Ekim olarak hedeflendi.
Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin Referandum çabasına  başta Türkiye ve Irak olmak üzere pek çok ülke tepki gösterdi. Irak ayrılma Referandumunu kabul etmedi. Türkiye, 22 Eylül’de Milli Güvenlik Kurulunda konuyu görüşeceğini açıkladı.
İspanya Merkezi Hükümeti ve Devleti Katolonya’daki Referanduma aynı şekilde karşı tepki verdi. 100 binlerce Katalon Barcelona’da Bağımsızlık için gösteri yaparken, İspanyol Merkezi devleti Bağımsızlığı destekleyen Katolonya’daki Yerel Yönetimin yüzlerce başkanına savcılık soruşturması başlattı. 
Suriye’de savaşın kısmen durulmaya başladığı dönemde Irak’ ta gelişen bu adım, bölgemizde gerilimlerin yeni bir başlangıç noktası oluyor. Gelecek bölge için iyi gözükmüyor. 
Mezhep çatışmaları, yerini etnik temelli çatışmalara bırakacak gibi duruyor. Dün bölgede,  Sünni, Şii, Selefi, Alevi inançları üzerinden çatışmaları izah etmeye çalışanlar , bugün konuyu Arap, Kürt, Türk tanımlamaları ile etnik temelli yaklaşımlarla ele alıyor. 
Doğuda bu yaşanırken, en batıda İspanyada Katalon Özerk bölgesinde, İspanya’dan ayrılma ve Bağımsız Katalonya için Referandum konusunun gerginliği yaşanıyor. 
Kısacası Irak ve Katolonya’daki ayrılma adımları, çatışma ve kavgaya hamile.
Biliyoruz ki ayrılıkçı hareketler ve karşıtı olan hakimiyetci tavırlar milliyetçiliği büyütür. Irak ve İspanya’daki bu ayrılıkçı hareketlere dönük karşı yorumlara baktığımızda sorunun; “ Toprak Bütünlüğü “ ilkesi içinde çözülmesi gerektiği doğru vurgusunun yapıldığını görmekteyiz .
Ancak bu doğru ilke, İnsan Odaklı ve Eşit toplumsal varlık temelli, demokratik birlik üzerine oturmazsa ayrılıkçılığın ve hakimiyetciliğin körüklediği milliyetçilik, ateşi yangına döndürür. 

Kıbrıs sorunu
 
Güney ve Kuzeyde bizler, daha çözüm bulamadığımız Kıbrıs sorununa bakışı sorgulamalıyız. Çünkü dünyada yakın geçmişte öne çıkan değerlerde bu gelişmelerle birlikte aşınma oluştu.
Globalizimle, “Artık ulusal sınırlar aşıldı, dünya bir ortak köy oldu” deniyordu. Baksanıza Orta Doğudan, Avrupa’nın en batısına kadar Toprak Bütünlüğü ilkesini ortadan kaldırmayı hedefleyen ve yeni ulusal sınırlar koyma anlayışları gelişiyor ve bu gündemi geriyor.
Berlin Duvarının yıkılması ile “Artık duvar yok “ olgusu, duvarlar kalksın yaklaşımı ile gelişmişti. 
Ama günümüzde o yıkılan duvar yerine, Avrupa’dan, Orta Doğu ve Amerika’ya kadar devletlerin sınırları boyunca boydan boya duvarlar örüldüğünü yaşıyoruz.
Bu nedenle bölge ve dünyadaki bu çatışmalı duruma bakarak, Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmanın ve Federal ilkelerde bir ortaklığın önemine daha bir değer vermeliyiz. Güneydekiler bu ayrılıkçı trendi görüp, adanın toprak bütünlüğü temelinde iki tarafın siyasi eşitliği içinde ortak Federal ilkelerde buluşmayı içlerine sindirmelidir.
Biz ise Kuzeyde Irak’ta gelişen bu ayrılıkçı eğilimin, Türkiye’yi de olumsuz olarak etkileyeceğini bilerek, Federal ilkelerde, adanın toprak bütünlüğü içinde bir çözüm hedefinden uzaklaşmanın Türkiye’ye dönük neleri tetikleyeceğinin bilinci içinde olmalıyız.
Irak’ta gündeme getirilen ayrılma adımının, halkların dostluğuna ve barışa katkısı yoktur. İspanya’da yaşananın da halkların demokratik birliğine katkısı yoktur. Hak eşitliği ve demokratik birlik esas olmalıdır.
YORUM EKLE

banner608

banner473