Engelsiz dünya, düşünce ve rüyadır akıl etmeden koşturan kendini birleyerek bilek taşında. Kanayan bir yangın var içimde durdurana amenna. Kıskıvrak yakaladı beni gün görmeyen yüzler onlar az mı yüzsüzler. Ben her gün onlarla yaşamaya mahkûm muyum? Gizlice yalnız kalarak bir sırtımı versem ovaya, orda o tütünlerin orda kızışacak mı sıcaklar? Tütülecek mi beni rüzgâr, o sımsıkı sarılma ve haykırışlar. Az mı kırdın kalbimi, düz duvara tırmanırken buz gibi yüzün. Astar mı lazım soğukkanlı olmak için. Sevgileri gönderdin bir daha gelmesini bekleme. Kaç kere yağacak daha bu yağmurlar sen de altında kaç baharı soluyacaksın ölümün neferi gibi. Süssüzdür türküler bu gece, eşantiyon niyetine satılıyorlar. Kokularım kokusuz sen kokusuz kokmuyorsun artık, dünya kokmuyor eskisi gibi. Eskisini ben bilmem ki söylüyorlar. Hep aslında bir alışkanlıktır eskiyi anmak. Sanki orda daha güzeli varmış gibi. İşte yaşadığın aynı köhne hayat. Naifliği kalmamış insanlar. Konuşmak desen o da az. Bağırsakları çıkmış dünyanın. Az soluyor inan beni bir kere. Benden az var biraz. Az kaldı biraz. Uzattıkça ömürleri, kısalıyor duygular. Hiç romantik değil artık insanlar. Makineleştiler. Makineleştirildiler. Artık ben ne yazsam aynı tekâmül gerçekleşecektir. Bu kromdan yapılmış bir kalp, bu işte sana sakladığım beni hatırlatsın diye çizilmiş bir aristokrat. Gömülmüş ve yine gömülmüş bazı sesler diyorlar ki basit yaz ve derine kazma da sana söyleyecekleri var. Ruhumun içinde bir ruhu paslandırmak istiyorlar. Ben benden geçmiş bir hisle türkülerimi uyur uyanık yazarken az mı hüzün taşıdım kovalarla geçmişe. Artık geçmişin benimle birlikte hareket etmesini istemiyorum. Onlar uyusun istiyorum ve bir daha beni ziyaret etmesinler istiyorum. Yazdıklarım yazacaklarım bir vesile ve bir abajur gibi ışıkları çepeçevre kapalı. O hisleri delik deşip aktarmak istiyorum. Ben bile kendime fazlayım, sen kendine nasıl alışıyorsun. Ben kendimi daha yeni tanıyorum sen kendini daha nasıl bilmezsin. Arsız arzularla başa çıktım, nefsime karşı geldim. Sessizliğimi ve sabrımı korudum. Bugün aydınlanmanın kıyısında kendime bir söz verdim o da kurtuluşum kusursuzluğum: Allah’ım.