Küçücük bir ülke 48 yılda 39 hükümet kuruluyorsa…
Her hükümet değişiminde bakanlar, müdürler, müsteşarlar, hatta danışmanlar ve sekreterler, kamuya bağlı kurumların yöneticileri değişiyorsa istikrardan söz edilemez...
Herkesin burada durması ve yeni bir değerlendirme yapması gerekmez mi?..
Nedir bu halimiz?..
Nedir bu yaptıklarımız?..
Bizler kim oluyoruz ki; bıkmadan, usanmadan ‘hükümetçilik’ oyunu oynuyoruz…
İnsanlar hayat pahalılığı altında ezilirken…
Ülkenin her yanı elektrik kesintilerinden dolayı karanlıklara gömülürken…
Siyasilerin bu yaptıkları kabul edilebilir bir durum değildir…
Seçim öncesinde ‘halk ve ülke için’ görev talep edip, seçim sonrasında halkı düşünmeden hareketlerde bulunmak doğru değildir ve asla kabul edilemez…
Parti binalarının önünde toplanan 50 kişi kimseyi şımartmasın…
Halkın ezici bir çoğunluğu siyaset kurumlarından oldukça rahatsızdır…
Halkın ezici bir çoğunluğu bu yaşananlara karşı tepkili ve öfkelidir…
Daha da geç olmadan?
Öyleyse ne yapılmalı?..
Yapılması gereken yıllardır yapılmayanlardır…
Yani siyaseti toparlayacak yasal önlemlere ihtiyaç vardır…
Parlamenter sistemden vazgeçemiyorsak, o zaman parlamenter sisteme bir çekidüzen vermeliyiz…
Birinci adım milletvekillerine bakanlık yolunun kapanmasıdır…
İkincisi, meclis dışından seçilecek olan bakanların sicilinin temiz olması…
Daha da önemlisi ‘dürüst hizmet’ konusunda taahhütname imzalaması…
Bunun ne anlama geldiğini uzun uzun anlatmaya gerek yoktur…
Bırakın rüşveti, değerli hediyeleri kabul etmeme taahhüdü…
İhalelerde şeffaflık…
Yolsuzluklar karşısında yargıyı harekete geçirme ve sonuç talep etme…
Devlet malını kendi malı gibi koruma…
Lüks harcamalardan kaçınma…
Olmaz demeyin
Bunlar bizim ülkemizde olabilir mi?..
Elbette olabilir…
Neden olmasın ki?..
Güneyde adı ‘altın pasaport’ skandalına karışan meclis başkanı ve bir milletvekili görevlerinden istifa edip, yargıya havale ediliyorsa bizde neden olmasın?..
Güneyde Cumhurbaşkanı, Baş papaz ve bakanlar ‘soruşturma heyeti’ tarafından saatlerce sorgulanabiliyorsa bizde neden olmasın?..
Önemli olan niyettir…
Niyet varsa güneyin yaptıklarından fazlasını kuzeyde yapma şansımız vardır…
Kuşkusuz halkın da ‘böylesi bir düzeni’ zorlaması şarttır…
****
Önemli bir not…
Kıb-Tek’in Aksa’ya olan 600 milyonluk borcunu devlet üstlenmiş…
Bu ne demek oluyor?..
Yeni protokol çerçevesinde öngörülen 9.5 milyarlık yardımdan 600 milyonu eksiltmek…
Yıl sonuna daha çok var…
Bu rakam iki milyar da olur, üstüne de çıkar…
Hayırlı, uğurlu olsun…
****
Sayın Akar, dökülen binalarımız neticesi Çadırlara sürdüğümüz Çocuklarımız ile Yüzbinlerce Kıbrıslı Türklerin yaşadığı İngilterede Devletin Çocuklara verdiği değerlerden bazıları “ İngilterede Her doğan çocuk Devletten alacaklı doğuyor, Her doğan Çocuk için 16 yaşına kadar Devlet her Anneye £87 Sterlin ( yaklaşık TL 2000 ) Çocuk maaşı bağlıyor — Asgari ücretli Aile Çocuklarına (İngiltere çapında asgari ücretli sayısı yüzde beş dolayında) Okullarda ücretsiz yemek veriliyor ( Devlet yardımı alan Aile Çocukları da dahil) İngilterede doğan her Çocuk 16 yaşına kadar İngiltere’nin muazzam Toplu Taşımacılık ağından Ücretsiz yaralanmaktadırlar — mecburi Askerlik olmayan İngilterede doğan her Çocuk için askerlik yaşında profesyonel askerlik seçeneği vardır ( İngilterede Askerlik maaşları £1,666 (TL 40,000 ) Sterlinden başlıyor ve £50,000 (TL 117 bin Sterline kadar yükselebiliyor) Tüm Çocuklara İngilterede Kolej ( Collage) Tahsili de dahil eğitimlerini ücretsiz olarak Devlet karşılıyor,
Evet , Yüzbinlerce Kıbrıslı Türk’ün yaşadığı İngilterede Devletin Çocuklarımıza verdiği değer ve güvenin bazıları, Peki KKTC’deki Çocuklarımıza Devletimizin verdiği güven ve katkı ne kadar acaba sorusunu soranımız var mı?