Sosyal olaylarla ilgili duyarsızlıklara dönük güzel bir atasözümüz var. “Taş başa düşünce aklımız başımıza gelir.” Ünlü düşünür Naom Chomsky, “Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, haberi olmadığından dahi haberi yoktur” der. Atasözümüz ve Sayın Chomsky’in sözünden hareketle, “haberi” olanların, taşın düşebileceğini görenlerin, toplumu uyarma yükümlülüğü var. Üstelik bu baskı ve çıkar gruplarının engellemelerine karşı yerine gelmesi gereken bir olaydır.
Günlerdir, “Orta Oyunu” desem, tarihi tiyatro kültürüne hakaret olabilecek ilkel bir siyaset oyunu sergileniyor… Kamuoyu önünde bir birine verip veriştiren hükümetin bakanlıkları var. Ekonomi Bakanı, Maliye Bakanlığını onun Müsteşarını suçluyor. Maliye Bakanlığı ona okkalı bir cevap veriyor. Sonra Ekonomi Bakanı, Maliye Bakanlığını elektriğini keseceğim diye tehdit ediyor. 
Kıb-Tek Müdürlüğü, elektriğe %30 zam gerekir diyor. Bağlı olduğu Ekonomi Bakanı, zam olayını reddetmeden, “fazladır kabul edilebilir olması gerekir” diyor. Ama bunun ne olduğunu da söylemiyor. Bu ilkellikler yaşanırken Başbakan, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’e verip veriştirmek; Cumhurbaşkanı Rum Tarafına lakırdı yetiştirmekle ve bu sıkıntılarla uğraşmamak için Türkiye’ye ziyaretler yapıyor.
Bu karmaşa ve hengame içinde ciddi olarak ele alınmayan konu, elektrik enerji sorunumuz. Kardeşim insanlık, iklim değişikliği nedeni ile Carbon salınımını en aza düşürme peşinde. Çünkü taş başa; sel, fırtına, ısınma ve yangınlar olarak düştü. AB, 2030 yılına kadar Carbon salınımını %50 azaltma hedefi koymuş. Azaltmayacak ülkelerden ithalatına da yüksek vergi koyacağını ilan etmiş. İklim Değişikliği ile ilgili Antlaşmayı imzalamayan 6 ülkeden biri Türkiye. Bu ciddi felaketlerden de etkileniyoruz. Naom Chomsky’nin sözünden hareketle, olan bitenden haberi olanların, haberdar etme yükümlülüğü var. 
Gelelim elektrik zammı açıklamasına. Elektrik İnkişaf Yasasının ilgili hükmüne göre, yılda iki defa Kıb-Tek; Yakıt Maliyeti + Sabit Bedelleri hesaplayarak elektrik satış fiyatını değerlendirmesi gerekir. Aksi kurumun iflası demektir. Ha siz sosyal politika da uygulamanız gerekir. “Halk, ekonomi, bu maliyet artışlarını karşılayamaz, ekonomik kriz, Pandemi var” doğru tespitiniz varsa; o zaman devletin,  Kıb-Tek’e destek olması gerekir. Hem bunu yapmaz ve maliyet artışını, döviz krizini de es geçerek ele almazsanız, o zaman da kurumu, popülizm, seçim ve makam korumak için batırırsınız.
Bu gerçekleri konuşmak yerine; erkte kalmak için çirkin, verimsiz, yağı kavga tüten bir laf salatasını siyaset dünyamıza taşırsanız, halimiz ise felaket olur. 21 Ağustos itibarı ile Türkiye’de konutlarda elektrik 91,56 krş ve İşletmelere de 120 krş KWS olarak satılacak. Gaz depolama tesisleri ve yeni jeneratör alımını, Türkiye’den kablo ile elektrik gelmesi meselesi ile vatan millet demagojisi ve vahşi kapitalizm söylemleri ile engellemeye çalışanlar, buna ne der? Türkiye’deki bu fiyatlara eklenecek 500 milyon dolarlık kablo yatırım bedeli  + Kuzey Kıbrıs’taki iletim dağıtım gideri+ kablonun bakım onarım gideri +  Kıb-Tek tesislerinin gideri toplamı ile ucuz elektriğin nasıl olacağını ilan edin? Üstelik jeneratör alımına karşı çıkan Ekonomi Bakanı ile CB, Başbakan; aynı Ekonomi Bakanının, “denizden veya karada 50 MW bir santral” gerekir deyip, bunu ihalesiz yapma açıklamasına ve buna dönük onların suskunluklarına ne denir? 
Kardeşim, artık Carbon salınımını ez aza düşürecek,  güneş ile diğer alternatif kaynaklarla birlikte, gazla enerji üretimimizi artıracak, altyapıyı güçlendirip. Türkiye ve aynı adayı paylaştığımız Güney, bölge ve AB ile enterkonnekte olmayı ele alma zamanı gelmedi mi? Taş başa çoktan düştü. Bunun yerine,  Orta Oyunu dersem tiyatro tarihimize hakaret edeceğim çirkin siyaset oyunu oynamak olmaz.