banner564

Kıbrıs sorunu ve bağnazlar ittifakı 

Bunca hay huy içinde gözden kaçmaması gereken önemli konu, Kıbrıs sorunudur. Görüşmelerin başlaması için BMGS’nin Özel Temsilcisi Sayın Maria Angela Holguin’in temaslarını yoğunlaştırdığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde, Kuzeyde ve Güneyde yönetimde olanların;  sürece yardımcı olmak yerine, takoz koymak için çaba gösterdiklerini görüyoruz. 
Kuzeyde Cumhurbaşkanı Sayın Tatar, “iki devletli çözüm olmazsa yolumuza KKTC ile devam ederiz” dedi. Yani, olmayan bir olgu gibi takdim etmiş oldu KKTC’yi. Bu, Federal çözümde de İki  Kurucu Devlet olduğunu dolaylı yoldan ifade etmek mi? Bilemem. 
Kuzeyde bunlar yaşanırken; Güneyde yayınlanan Alihtia Gazetesinin,  Diyalog Gazetesinde yayınlanan haberine göre, Sayın Hristodulidis’in de sürece takoz koyma çabasından geri kalmadığı ortaya çıkıyor. Gazetenin haber özeti şu. ’ Avrupa Konseyi Zirve toplantısında Almanya’nın Zirve karar metnine eklenmesini istediği bir paragrafa, Sayın Hristodulidis engel olmuş. Bu paragraf da, Türkiye – AB ilişkilerinin ileri götürülmesi istemini ifade eden bir metin. Habere göre Yunanistan Başbakanı Sayın Mitçotakis ise Almanya’nın karar metnine ilgili eklemenin yapılması önerisinin, Yunanistan için sorun olmadığını ifade ederek’, şöyle demiş. “ Mevcut TC- AB ilişkileri çerçevesini karar metnine yansıtabilirdik. Biz buna olumlu bakardık”...
Burada, Kuzey ve Güneyin görüşme sürecine takoz koymak isteyen bağnazlarının ortaklığı ortaya çıkıyor. Güneyin bağnazları, Türkiye ile ilişkileri yumuşatmak ve Kıbrıs sorunu dahil diğer sorunların aşılabilmesi için Türkiye-  AB ilişkilerinin ilerlemesine önem veren Yunanistan’ın politika yapımcılarından huzursuzdurlar. Üyelik imkanları ile Yunanistan siyasetine de ipotek koymak istemektedirler. 
Peki Kuzeydeki bağnazlar ne yapıyorlar da Güneydekilerle ortaklaşıyorlar dedim? Her Allahın günü, Güneye cevap yetiştiren KKTC CB ile DİB, bu önemli gelişme ile ilgili tek kelam etmedi. Eğer, Güneyin muhalif ve Federal çözüme istekli yayın politikası olan Alihtia Gazetesi bu olayı haber yapmamış ve Diyalog da bu haberi vermemiş olsaydı, Kıbrıs Türk kamuoyu bundan bihaber olacaktı. Güneyin ve Kuzeyin çözümsüzlük “ baronları ”;  Türkiye - AB ilişkilerinin iyileşmesinden çok ürkerler. Bunu engelleyebilecek her adımda ortaklaşırlar. Güney, engel olabilecek her adımı, üyelik olgusunu değerlendirerek ortaya kor. Kuzeyin çözümsüzlük baronları da bu adımlara, suskunlukları ile ve AB karşıtı tavırlarla katkı korlar.
Güneyin bağnazları hala yaşananlardan ders çıkartmadı. Ne oldu? Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde, Federal çözümün siyasi eşitlik temelini darbelemek için, AB üyeliği avantajını kullanarak, Türkiye’nin AB üyelik süreci için gerekli olan Fasıl görüşmelerini yavaşlatmak ve engel koyup durdurmakla ne elde ettiniz? Bunun muhakemesini yaptınız mı?  
Türkiye ve Kıbrıs Türk Toplumunu, siyasi eşitlik prensibinden uzaklaştırabileceğinizi düşünerek atılan bu adımlar, Türkiye - AB sürecini zedeledi. Bu ise Kıbrıs sorunun çözüm sürecini yalnız darbelemekle kalmadı. Aynı zamanda Yunanistan - Türkiye ilişkilerini gerilimden gerilime soktu. 
Ayrıca Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta, demokratik değerlerin ciddi erozyonuna yol açtı. Kopenhag kriterlerinden daha da uzaklaşıldı. Bu ise çok acı sonuçlar doğurdu halkların yaşamında. Bu bakımdan, Türkiye - AB ilişkilerini sabote etmek isteyen Güneyin bağnazları ve bunu suskunlukları ile destekleyen Kuzeyin bağnazları, üç ülkenin halklarının ekonomik, demokratik gelişmesinin de karşıtıdırlar. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs halklarının demokratik, barışçı geleceği için Türkiye - AB ilişkilerinin iyileşmesine her kesim katkı koymalıdır. 

YORUM EKLE

banner471

banner473