banner564

Kim ses verecek?..

  Kıbrıslı Türkler ‘iç konularla’ uğraşmaya, karşılıklı suçlamalara ve didişmelere devam ediyor...
  Kıbrıslı Rumlar ise tüm güçlerini, Türkiye aleyhindeki eylemler için kullanıyor…
  Avrupa Birliği liderler zirvesinin ardından Paris’e giden Rum lideri Nikos Anastasiadis’in, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ile görüşmesi sonrasındaki açıklamayı iyi okuyunuz…
  Macron, Türkiye’ye karşı yaptırım uygulanmasını istiyor…
  Avrupa Birliği ise ‘pandemi krizi’ nedeniyle Güney Kıbrıs’a 2 milyar 700 milyon Euro’luk yardım kararı alıyor…
  Bu miktar, KKTC’nin neredeyse 3 yıllık bütçesine eşittir…
  Annan Planı döneminde bizlere ‘evet’ diyen tarafın ödüllendirileceği yönünde güvence veren AB’nin, o günden bu yana ödülü Rumlara verdiğini gördükçe insanlık adına üzülüyoruz…
  Bir tarafa sadece bu dönemde 2 milyar 700 milyon Euro yardım kararı alırken, diğer tarafta ‘sivil toplum örgütleri’ için 2 milyonluk yardımdan söz edilmesi; onurumuzla oynamak, varlığımızı hiçe saymaktır…
  Bunu asla kabul edemeyiz…
  İki milyon Euro’yu onların yüzüne savurmalıyız…
  İşte önemli olan bunu kimin yapacağıdır?..

Bizim gündem çok farklı

  Bizde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak diye adayların gündeminde bu tür meseleler yoktur…
  Öncelik; kişisel çıkarlardır…
  Öncelik oy avcılığıdır…
  Ve bu süreçte ortaya çıkan hükümet krizidir… 
  UBP Genel Sekreteri’nin, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’a ‘Küçük kadın’ demesi elbette krizin ana nedeni değildir…
  Ana neden ‘İmar Planı’ konusunda uzlaşının sağlanmamasıdır…
  Ve hükümet programında yer aldığı halde UBP kanadının bu planı imzalamayıp, HP kanadını, özellikle de Baybars’ı ‘bazı çevrelere karşı’ hedef göstermesidir…
  Böylesi bir durumda elbette yapılması gereken daha da geç olmadan yolları ayırmaktır…
  Yolları ayırmaya karar verdikten sonra, zamana oynamak ve işi uzatarak ‘aşağılayıcı’ veya ‘alaycı’ ifadelere yönelmek doğru değildir…
  Doğru olan noktayı koymak ve ülkeyi bir an önce erken genel seçime götürmektir…
  Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy’un; iki seçimin bir arada yapılmasına yönelik önerisi ciddiyetle değerlendirilmelidir…
  Bu yönde karar alırken, seçim sisteminin mutlaka değiştirilmesi ve Yüksek Seçim Kurulu’nun önerdiği gibi daha pratik bir sisteme geçilmelidir…
  Küçücük bir ülkede bölgecilik oyunlarına son vermek için ‘tek bölge’ sistemine geçmek, gerekirse barajı yükseltmek ve sonuçların bir saat içinde açıklanabileceği bir uygulamayı başlatmak doğru olandır…
  Şimdiki parlamento ‘Başkanlık Sistemi’ne geçişi kabul etmediğine göre, iki seçimi birlikte yaparak halka yeni bir umut vermekten başka bir çare yoktur…

YORUM EKLE
YORUMLAR
vatandaş
vatandaş - 4 yıl Önce

Reşat Bey, Yenidüzen gazetesi öyle bir başlık attı ki bu habere 2 milyon euro derken sanki da 2 milyar euro der gibi.

Öz
Öz - 4 yıl Önce

Sanki bölgecilik yokmuş gibi...Bu gün bölgeciliğin en büyüğü var. KKTC demek Lefkoşa, Girne ve Mağusa bölgeleri demek. Güzelyurt, İskele ve Lefke KKTC değil. Başkanlık sistemi tamam da, başkanlık sisteminin esası tek bölge değil. her bölgenin mecliste eşit olarak temsil edilmesi demektir.
Doğrusu da tek bölge değil, eşit temsil edilecek bölgeler olmalıdır. Nüfus değil, toprak önemlidir.

banner471

banner474