banner564

Kitap dünyası

Kitap Adı: Küçük Prens
Yazar: Antoine de Saint Exupéry (29 Haziran 1900 - 31 Temmuz 1944), Fransız pilot, yazar ve şairdir.
“Kendisi de bir pilot olan Antonie De Saint Exupery tarafından 1943 yılında New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens kitabı çocukların gözünden büyüklerin yanlışlarına değinir. Antonie De Saint Exupery’nin 6 yaşında iken “Yaşanmış Öyküler” adlı kitapta gördüğü boğa yılanının resmini çizmesiyle masal başlar.
Bu kitaptan esinlenerek fil yutmuş bir boğa yılanı çizer ve başyapıtını büyüklere göstererek korkup korkmadıklarını sorar büyükler de şapkadan korkmadıklarını söylerler. Kimse o başyapıtın fil yutan bir boğa yılanı olduğunu anlamaz hatta bu çizim işlerini bir kenara bırakıp daha çok coğrafya, tarih, gramer ve hesapla ilgilenmesini öğütler.
Antonie De Saint Exupery böylece ressamlık yeteneğinden vazgeçer ve yıllar sonra pilot olur. Sahra Çölü üzerinde giderken motorunun bir parçası bozulur ve uçak kazası yapar. Yanında kimse yoktur ve çölde sadece sekiz günlük yetecek kadar suyu kalır. İlk gün kumların üzerinde uyuyan kahramanımız “Bana bir koyun resmi çizer misin?” diyen birinin sesiyle uyanır. Kimseye benzemeyen sarı saçlı küçük bir çocuk, farklı gezegenden gelen Küçük Prens’in ta kendisidir. Pilot önce fil yutan boğa yılanının resmini çizer; fakat Küçük Prens fil yutan boğa yılanını istemediğini belirtir.
Pilot şaşırır; çünkü o ana dek kimse o resmin fil yutan boğa olduğunu anlamaz. Bir kaç denemeden sonra pilot Küçük Prens’e kapalı bir kutu çizer ve içinde koyunun olduğunu söyler. Prens bu resmin tam da kendisinin istediği gibi olduğunu zaten gezegeninin küçük olduğunu söyler. Küçük Prens kendi öyküsünü anlatmaya başlar: Biri sönmüş olmak üzere üç volkanı, harika bir çiçeği ve baobap ağaçlarıyla kaplı küçük bir gezegende tek başına yaşadığını söyler. Kendine bir uğraş bulup bilgisini ve görgüsünü artırmak amacıyla bölgesinde bulunan diğer asteroidleri gezmeye karar verir. Hepsinde çok farklı ve ilginç karakterler vardır.
Her gezisinin sonunda “Şu büyükler, kesinlikle çok ama çok tuhaf insanlar der.” Gezegenin birinde her şeyini yönettiğini söyleyen bir kral, diğerinde kendini beğenmiş bir adam, sayılarla uğraşan bir işadamı, devamlı fenerini yakıp söndüren bir fenerci ve devamlı içen bir ayyaşla karşılaşır. En sonuncu gezegende buluşlarını kaydeden bir kâşife rastlar. Kâşif ona dünyaya gitmesini salık verir. Böylece prensimizin gittiği yedinci gezegen dünya olur. Dünyada bir tilki illa da kendisini evcilleştirmesini ister ve Küçük Prens de tilkiyi evcilleştirir.
Tilki ona bir sır verir: “İşte sırrım, çok basit: En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.” der. Diğer gezegenlerde gördüğü karakterlerin aynısının dünyada binlerce olduğunu görür. Böylece bir yıl kaldığı dünyadan kendi gezegenine dönmek ister. Çünkü orada bakmak zorunda olduğu bir çiçeği vardır. Aslında o çiçekten dünyada binlercesi vardır ama büyükler çiçeklerinin kıymetlerini bilemezler. Ayrılık pilotumuz için zor olur çünkü aradığı konuşma arkadaşını çok geç bulmuştur. Küçük Prens gezegenine döner, pilotumuz da uçağı tamir edip ülkesine döner. Hiçbir zaman prensi unutamaz ve altı yıl sonra bu öyküyü kaleme alır.
“Eğer yolunuz Afrika’ya düşerse, eğer bir çocuk size doğru geliyorsa, gülüyorsa, altın sarısı saçları varsa o olduğunu hemen anlayacaksınız. O zaman ne olur, beni böyle kederler içinde bırakmayın geri döndüğünü yazın…” diyerek öyküsünü sonlandırır.”

YORUM EKLE

banner471

banner473