banner564

KKTC’de siyaset, Mehter Takımı havasında

 Meclis’te bütçe görüşmeleri devam ediyor. Bütçe tartışmaları içerisinde bazı eski konular da yeniden gündeme geliyor hali ile. Yıllardır tartıştığımız ama bir adım atamadığımız, sadece laf ola vekillerin konuştuğu konular.
Genelde de bu konular uzun bütçe konuşmaları sırasında gündeme gelir. KIB-TEK’te ki sayaç yolsuzluğu, hayali hellim işi, KTHY’nin batırılması, toprağa gübre karıştıranlar falan… 
Tüm bunlar konuşulur sonra bir daha konuşulacağı güne kadar unutulur. Ve dediğimiz gibi bunların genelde konuşulacağı dönem de bütçe dönemidir.
Dokunulmazlığı kaldırılan Lefke UBP Milletvekili Aytaç Çaluda önceki gün bu konuda son derece önemli bir konuşma yaptı. Hatta o konuşma dünkü Diyalog Gazetesi’nin de manşetini oluşturdu. 
Ama o konuşulanların unutulduğu birinci güne girdik bile. 364 gün sonra belki tekrardan konuşacağız ve tekrardan gazeteye manşet yapacağız. 
İşte bu memlekette bir metre bile ileri gidemememizin temel nedenlerinden bir tanesi daha. Laftan öte gitmeyen işlere imza atmaya devam ediyoruz. 
Siyasette ağzı bir dolu laf yapanlar, iş icraata geldi mi ortalıktan kayboluyorlar. İşin özeti sevgili dostlar KKTC siyaseti, Mehter Takımı gibi, iki ileri, bir geri. Olduğumuz yerde saymaya devam ettiğimiz sürece daha birçok kez aynı şeyleri konuşuruz.

Özgürgün vurdu gol oldu, şimdi de Tatar vuruyor…
Dedik ya “KKTC’de siyaset Mehter Takımı havasında” alın size iki örnek verelim. Sol partilerin yapması gerekeni sağ parti lideri Hüseyin Özgürgün dile getirmişti Meclis’te. 
Demişti ki “Gelin hep birlikte kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkları kaldıralım.”
Dürüst siyaset yapacağını iddia eden HP, sol CTP ve TDP Özgürgün’ün bu önerisine “EVET” deme cesaretini gösterememişti. Bugün Özgürgün’ün dokunulmazlığı kalktı ama Meclis’te vekillerin dokunulmazlığı aynen devam ediyor.
Ve dün ikinci bir haber geldi. Başbakan Ersin Tatar konuk olduğu Dilek Kırıcı’nın programında bombayı patlattı. Tatar, cumhurbaşkanı olması halinde, “Örtülü ödeneği Sayıştay denetimine açarım” dedi.
Bunları normalde sol siyaset yapanların seslendirmesi gerekir ama nerede…
Bizde sol siyaset yapanlar maalesef çok uzun bir zamandan bu yana hiçbir şey üretmiyorlar. Takılmışlar bir Kıbrıs konusuna ondan başka hiçbir veri yok ellerinde.
Sabah kalkıyorlar Federasyon akşam yatıyorlar barış ateşi. Başka da ağızlarında “politika” namına hiçbir şey yok.
Mesela Berlin Fatihi geldi, Berlin’den sonra ne yaptı, memleketteki tüm pazar yerlerini ziyaret edip, birkaç tane enginar bir iki bağ da kereviz aldı.
Özgürgün’ün tüm dokunulmazlıkları kaldıralım önerisi altında dün ezilenler bugün Başbakan Ersin Tatar’ın cumhurbaşkanı olması halinde, “Örtülü ödeneği Sayıştay denetimine açarım” demesi altında inim inim inlemekten öte bir adım gidemeyecekler. 
İçlerinden bir tanesi çıkıp da “ben de açarım” diyemeyecek. Hatta ben bunu şimdiden önemsiyorum ve bu konuda bir yasa teklifi hazırlıyorum bile diyemeyecekler.
Varsa barış yoksa Federasyon. Başka da bir şey yok sanki de memlekette. 

 Temel ile Fadime
Temel ve Fadime uzun yıllar nikahsız yaşamaktaymış.
Bir gün Fadime:
- "Temel bu iş böyle olmuyor, evlenelim artık" demiş.
Temel gayet sakin:
- Bizi bu yaştan sonra kim alır be Fadimem...

MESAJLAR

Mustafa AKINCI: Başbakan Ersin Tatar örtülü ödeneği denetime açarım dedi ve konuyu bir adım öteye götürdü. Siz bu örtülü ödenek konusunda bir şey diyecek misiniz? 

Ersin TATAR: Bakalım örtülü ödenek konusunda yaptığınız çıkışın arkasından gelebilecek bir siyasetçi çıkacak mı? Geçmişte dokunulmazlıkların kalkmasında da kimse elini kıpırdatmamıştı bu Meclis’te. 

Tufan ERHÜRMAN: Siz “Başlananı anlamıyorum” diyorsunuz ama halk artık yeni şeyler duymak istiyor. Yeni politikalar yeni şeyler konuşma zamanı gelmedi mi? Sol bir parti başkanı olarak bu konularda bir çift lafınız yok mu? 

Kudret ÖZERSAY: Hazır sırası gelmiş iken size soralım, kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılması işi ne oldu? Bu konuda bir çalışmanız var mı? 

Ünal ÜSTEL: Atlasjet’ten doğan boşluğu kapatmak için Türkiye’deki diğer özel hava yollarının temsilcileri ile bir görüşme gerçekleştirmişsiniz ve bazı ilerlemeler kaydetmişsiniz. 

Ferhat ATİK: “Kendi Divanında Bir Psikanalist” isimli kitabınız İngiltere Karnac sıralamasında kategorisinin 2.’liğine kadar yükselişinin ardından; şimdi de İngiltere’de 2019’un en iyi kitabı seçilmiş. Tebrik ediyoruz, başarılarınız daim olsun. 

Ahmet BAŞTAŞ: Dün kendi ofisinizde üstelik de önde götürdüğünüz tavla karşılaşmasını kaybedince Yalçın Koçyiğit’e yılbaşı öncesi krallar gibi bir sofra kurma sözü vermişsiniz. Biz de davetli miyiz o yemeğe? 

Aytaç ÇALUDA: Önceki gün Meclis’te yaptığınız konuşmayı bazı arkadaşlar sosyal medyada bulup izleyememişler. Bulanlar da konuşmanızın tamamına erişememişler. Bir bakın bakalım ne oldu konuşma kaydınıza. 

Dr. Remzi GARDİYANOĞLU: Son açıklamanızda gördük ki artık siz de umudu kestiniz sağlık sisteminden. Sahi şu mahkemede olan davalar konusunda yeni bir gelişme var mı? 

İbrahim ÖZSOY: Yeni yaşınız kutlu ve mutlu olsun. Dün 4-5 kez pasta üflemek durumunda kalmışsınız. Bu arada doğum gününüzü ilk kutlayan da Başbakan Ersin Tatar olmuş. 

Serdar DENKTAŞ: Önceki gün Başbakanlık Bütçesi hakkında konuşurken sizi dinleyenler sanki de veda konuşması yapar gibi olduğunuzu zannetmişler. Hayırdır, bir yere mi gidiyorsunuz? Durun bakalım daha yaşınız çok genç. 

Ali ESENTEPE: Geçtiğimiz gün ailecek bir kazaya karıştığınızı büyük bir üzüntü ile öğrendik. Allah’tan verilmiş sadakanız varmış ve siz dâhil aile bireyleri bu kazayı ucuz atlatmışsınız. Çok geçmiş olsun. 

Özdemir TOKEL: İngiltere'de halk son 4 yılda üçüncü kez düzenlenen seçimler için sandık başına gitti. Acaba İngiltere bize mi özendi son zamanlarda. Seçim yapmadan durmaz hale geldiler. 

Mert KARABETÇA: Yeni bir dünya rekoru kırmak için kolları sıvamışsınız. Bu kez hedefiniz 168 grostonluk dev gemiyi çekmekmiş. Hadi bakalım şansınız bol olsun.  

YORUM EKLE

banner471

banner473