banner564

KLERİDES ile çözülebileceğini öncelikle AKEL fark etmeliydi!

AKEL çok hareketli… Güney Kıbrıs’ta Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis her şekilde eleştiriliyor. Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakereleri başlatmayı başaramadığı için eleştiriliyor; Kosova’nın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne üyeliğini engelleyemediği için topa tutuluyor. AKEL Genel Sekreteri Stefanu, önceki günkü bir konuşmasında ise “işgale rıza göstermeyi, statükoya boyun eğmeyi ve Kıbrıs’ın yarısının kaybedilmesini” reddettiğini ilan etmiş… 
Güzel de; AKEL Kıbrıs sorununun çözümlenmesine nasıl bir katkıda bulunacağını bir türlü söylemiyor ama…
AKEL ne yapacak ki Kıbrıs sorunu çözülecek; Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar ortak bir devlet çatısı altında yaşamaya başlayacak; Türkiye ile ilişkiler dostluk çerçevesinde sürdürülecek; Kıbrıs adası kalkınacak ve hepimiz mutlu-mesut yaşayabileceğiz? AKEL’in hedefi buysa, bunca zaman bu hedefe ulaşmak için ne yaptı; bundan sonra ne yapacak?
Bu sorunun yanıtı ortada yoktur ama 2004 yılındaki referandumun gerçek kahramanlarından biri olan AB Komiseri Günter Verheugen, referandumun yıldönümü nedeniyle Kathimerini gazetesi ile yaptığı söyleşide, Klerides görevine devam edebilseydi Kıbrıs sorununun çözümlenebileceğini söyleyince benim aklıma Klerides’in Rum tarafının liderliğini nasıl kaybettiği geldi. Hemen ardından da Rum tarafının Annan Planı’na “hayır” demesinde AKEL’in rolünün ne olduğunu hatırladım.
Klerides, Kıbrıs sorununun uzayıp gitmemesi ve Kıbrıs’ın bir bütün olarak Avrupa Birliği üyesi olabilmesi için elinden geleni yapan Kıbrıslı Rumlardan biriydi ve üstüne üstlük “başkanlık” görevini de sürdürüyordu. Sanırım sürecin referanduma kadar ilerlemesinde de belirleyici bir rolü olmuştur. Verheugen, gazeteye demecinde, “Glafkos Klerides’e tam anlamıyla güvendiğini ve eğer Klerides iktidarda olsaydı Kıbrıs sorununda çözüme ulaşacaklarına inandığını” söylemiş… 
Klerides iktidardan Tasos Papadopulos tarafından düşürüldü. Papadopulos, AKEL tarafından desteklendi ve kazandı. AKEL, kimin Kıbrıs sorununa çözüm bulmaya daha yatkın olduğuna bakmadı bile… AKEL’in Papadopulos’u destekleyeceği, 2001 yılında Hristofias’ın Papadopulos tarafından desteklenerek Meclis Başkanı yapılmasıyla ortaya çıkmıştı zaten. Planın ne olduğu ise, 2004 Nisan’ında Annan Planı referandumunda bir kez daha anlaşıldı. Kıbrıs sorununun çözümünü istediği ve referandumda “kuşkusuz evet” diyeceği düşünülen AKEL, “hayır” dedi.
Onlar plana sadık kaldılar; Kıbrıs sorunu da çözümlenmemiş oldu!
AKEL’in şimdiki lideri Stefanu, Hristofias’ın “iyi bir öğrencisi” olduğunu her fırsatta gösteriyor. Bir yanda Kıbrıs sorununun çözümünü ister görünüyor; diğer yandan Rum Yönetimi’ni Türkiye’ye karşı yeterince etkili olamamakla suçluyor. Bir yandan da CTP ile ortak etkinlikler yaparak Kıbrıs Rum halkına “istediğiniz türden çözümü CTP ile sağlayabiliriz” mesajları vermeye çalışıyor.
Stefanu, hocasının izinden yürüyerek Kıbrıs Rum Yönetimi lideri olmaya hazırlanıyor. İstenen sonucu vermiş bir plan var ve bir kez daha uygulanması için çalışılıyor. 
Kıbrıs Türk tarafında Stafanu’nun yoldaşlığını yapanlar ise Klerides’e kurulan tuzağın, 2004 referandumundaki “hayır” oyunun veya Talat-Hristofias görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının hesabını sormayı bir türlü akıl edemiyorlar.
Yarın 24 Nisan… 24 Nisan 2004’te “evet” oyumuz karşılık bulmuş olsaydı, 20 yıldır görece bir barış ve huzur ortamında yaşıyor; bugün konuştuğumuz pek çok şeyi konuşmuyor ve geleceği daha iyi yaşamanın yollarını arıyor olacaktık.
Yanarım yanarım; bu fırsatı kaçırmış olmamıza yanarım… 
Yanarım yanarım, bu fırsatı kaçırmamak için canını dişine takanların bu fırsatın nasıl kaçtığını araştırmamalarına ve bu deneyimi yeni kuşaklarla paylaşmamalarına yanarım!


Evet oyu için yollara dökülenlerin emeklerine saygımız varsa referandum sürecinde ne olduğunu anlamaya çalışmamız gerekiyor!
 

YORUM EKLE

banner471

banner474