banner564

Köklü değişim kaçınılmazdır

   Yıllardır, ülkenin öncelikleri, yanlışları ve ciddi sorunlarını yazıyor, konuşuyor, yetkilileri uyarmaya çalışıyoruz...
   Fakat bunların dikkate alınmadığını, yanlışlar üzerinde ısrar edildiğini görüyor ve üzülüyoruz…
   İşte o yüzden, siyasetin çöktüğünü, ülkede sorunların arttığını ve halkın mutsuz olduğunu sık sık hatırlatıyoruz...
   Gençlerin işsizlik sorununa, esnafın sıkıntılarına, esnafın önemli bir kesimlerinden yükselen iflas mesajlarına dikkat çekiyoruz...
   Seçim sisteminin ve siyasal partiler kanununun mutlaka değiştirilmesi gerektiğini vurguluyoruz...
   Seçim sistemi neden değişmeli?..
   Bölgecilik oyunlarının ortadan kalkması için...
   “Ben falan bölgenin milletvekiliyim, iş bilsem de bilmesem de benim bölgemden de bir kişiyi mutlaka bakan yapacaksınız” tehditlerini bertaraf etmek için...
   Hükümet değişikliklerinde ‘bölgeleri dengeleme’ sıkıntısını aşmak için...
   Ayrıca hizmetlerin tüm adayı kapsayacak şekilde planlanması için...
   Milletvekilliği görevinin ‘tam gün’ esasına göre yürütülmesi ve parlamentonun daha verimli çalışması için...
   Bakanlar Kurulu’nun, meclis içerisinden değil, teknokrat isimlerden oluşması ve parti çıkarlarından arındırılmış hizmetlerin verilebilmesi için...  

Seçimler ve partiler

   Milletvekili seçilenlerin, en ufak bir kırgınlık sonrasında partisini terk etmemesi için siyasal partilerle ilgili ciddi kararların alınması kaçınılmazdır...
   Partilerin gelir ve giderlerinin daha şeffaf olması, kara para akışlarının durdurulması için...
   Milletvekili adayları belirlenirken ‘kim daha çok oy getirecek’ esasına göre değil, verimliliği, bilgi ve deneyimleri, özel yaşamdaki başarıları ön plana çıkarılmalıdır…  
   Siyasete ve siyasetçiye güveni ve saygıyı artırmak için ciddi bir değişime ihtiyaç vardır...
   Yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, uyarılarımızın yerinde olduğunu gösteriyor...
   Vatandaşların yanı sıra Kıbrıs Türk Toplumuna hizmet veren eski siyasetçiler de sistemin çöktüğünü ve ülkenin birçok yönden iflas ettiğini vurguluyor...
   Kendi ayakları üzerinde duramayan bir toplumun, güven vermeyen bir siyasi yapıyı daha fazla sürdürebilmesi mümkün değildir…
   İşe yaramaz yasalar, hatta Anayasa çok hızlı bir şekilde değiştirilmelidir…
   Bunca sıkıntılı bir süreçten sonra hala “böyle gelmiş böyle gider” diyorsak, bilelim ki gitmeyecek…
   Bu kez başkaları karşımıza çıkıp “yeter be çocuklar durun artık” diyecek…
   İstenilen bu mudur?..
   Buysa sorun yok…
   Değilse kollar sıvayalım ve bir yerden başlayalım…
   İyi pazarlar… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Yasaları , Bakanları, Bakmayanlari, meclisleri , Külliyeleri de Eksik olsun ! KKTC ile vatan millet Sakarya diye diye güzelim Ülkemizi batırıp mahvettiler, Kıbrıslı Türkleri fakirlestirip yoksullaştırdilar , Bizleri istenmeyen Toplum yapıp Dünyadan kopardılar ! Ülkemizi Yolsuzluk Usulsüzlük ve Hırsızlık Ülkesi yaptılar ! Siyaseti ve Ekonomiyi yerle bir edip Bizleri Uluslararası Hukuk ile karşı karşıya getirdiler ! Ne kendi kendilerini ve Ne de Bizleri Yönetemeyen Yoneticilerimiz ile Allah Sonumuzu Hayır Eylesin !

Öz
Öz - 2 yıl Önce

Her şeyi devletten bekleyenler hep aynı yanılgıya düşerler. Bu işlerin sebebi siyasi partilerdir, seçimdir, siyasi yapıdır, sendikalardır, sivil toplum örgütleridir, diye düşünürler. Başkanlık sistemi gelsin, seçmen de önüne konan birisini seçebilirse seçsin, o da adı teknokrat olan kendine yakın birilerini atasın, her şey düzelir sanırlar. Adalet bakanı atanmasını isterler ve hukukun daha iyi işleyeceğini düşünürler. Oysa işin özü İnsan Hak ve Özgürlükleridir. İşte bunun için, Demokrasiye ihtiyaç vardır. Demokrasi derken de Adem-i merkeziyetçilik olmazsa olmazdır.Yani demokrasi bireyden başlamalıdır. Sonra aile, bölge, ilçe ve yurdun tümüne genişlemelidir. Yani demokrasi yukardan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğru şekillenmelidir.Kişiler haklarını, sendikalar, sivil toplum örgütleri, bölge temsilcileri, bölge milletvekilleri ile savunmalıdır. Bölgecilikten korkmak yerine, her bölgenin eşit şartlarda birbirleriyle rekabeti sağlanmalıdır. Merkezi hükümet bu bölgelerin denetimi altında olmalıdır.Devlet bütçesi ve olanakları, bölgelere eşit olarak dağıtılmalıdır. Yöneticiler icazeti oradan buradan değil, halktan almalıdır.Gelişmiş ülkelerle, gelişmemiş ülkeler arasındaki fark, yurttaşına güvende yatar. Yurttaşına güveniyorsan, seçtiklerine güveniyorsan, açıklık da, şeffaflık da, hesap verilebilirlik de olur, hukukun üstünlüğü de. Toplum mühendisliği ve dayatmalara karşı tek yol da Burdur.

banner471

banner473