banner564

Koleje Giriş Sınavının ardından

Devletin Koleje Giriş Sınavlarının 1’inci basamağı (KGS) dün yapıldı. Yaklaşık iki bin öğrenci devlet kolejlerine girebilmek için sınav kaygısı yaşadı. Ancak pek de dikkate alınmayan sınav kaygısının fiziksel sonuçları panik duygusuna kadar ilerleyebiliyor. Peki, suçu kimde aramalıyız?

Öğretmenimizde mi? Hayır! 
Maddi imkânı olmadığı için koleje veya dershaneye gönderemeyen ailelerde mi? Hayır!
Bu sınavı geçemediği için çocuğunuzda mı? Hayır! 
Suç eğitim sisteminin ta kendisinde!

Peki, sınav neden vardır?
Öğrencinin seviyesini belirlemek için mi?
İyi okul, kötü okul ikileminde çocuğu bir okula yerleştirebilmek için mi?

Elbette her ikisi de değil. Bu tür giriş sınavları düzenin getirdiği bir sorundur. Olay sınavda iyi bir not alabilmek ve sınavı kazanabilmek gibi görünebilir. Fakat giriş sınavları kara amaçlı ekonomik bir sistem haline gelmiştir. Bu gerçekliği nasıl gözlemleye biliriz biliyor musunuz? Medya sayfalarında yayınlanacak olan koleje giriş sınavı birincileri reklamlarında. Çünkü bu düzen, öğrencileri sıralayarak okullara yerleştirme amacının dışında; öğrencilerin, öğretmenlerin, sınıfların, okulların, ilçelerin rekabetçi bir yarış içinde değerlendirilmesine neden olmaktadır.

Öte yandan sıralama amaçlı merkezî sınavlar bir öğrencinin sınıfındaki, okulundaki yaşıtlarını arkadaştan ziyade rakip olarak görmesine neden olabilmektedir. Böylesi bir durum çocukların paylaşım zamanlarını, birlikteliklerini, dostluklarla anılan arkadaşlıklarının zayıflaması söz konusu olmaktadır. Bu durum toplumsal ilişkiler için de bir tehdit oluşturmaktadır. Sınava bu kadar anlam yüklenir, çocukların geleceği sınava bağlanır, eğitim sistemi KGS sınav sonucuna endekslenirse karşılaştığımız bu durumlara pek de şaşırmamak gerekiyor.

Çocuklarımızın bilişsel davranışlarını sınayan sıralama amaçlı sınavlar var oldukça, öğrencilerin ve ailelerin eğitime ilişkin tek amacı her türlü yöntemi kullanarak bu sınavlarda başarıya ulaşmak olacaktır. Oysa eğitimin öncelikli amacı, hayatta başarılı olan sağlıklı bireyler yetiştirmektir. Eğitimin amacı sadece çocukları gelişim dönemlerine uygun bilgi ve becerileri kazandırmak değildir. Aynı zamanda iyi ahlâkî özellikler kazandırmak ve geliştirmektir.
Sınavsız bir sistem hayal bile edilemez. Dünyanın her yerinde bir şekilde seçme vardır, olacaktır, olmalıdır. Dikkat edilmesi gereken konu, sınavın yapılması değil, sınavla neyin ölçüleceğidir. Salt ezber bilgi ile sınavı ölçmek, öğrencinin kişiliğini, yeteneğini, eğilimini değil, sadece kısa süreli hafızadaki ezber bilgisini ölçecektir. Ezber bilgi ise, bir yetenek veya zekâ barındırmamaktır. Esas olan, ilgi, yetenek ve bilgiyi ortaya çıkaran sınavlar hazırlamaktır.
Çocuklara hayatta başarılı olmanın nedenini sadece tasarlanmış sınavlarda “başarılı olmak” olmadığı gösterilmelidir, hissettirilmelidir. Başkasına yardım etmenin, arkadaş ilişkilerinde adaletli olmanın, kitap okumanın sınavlarda yüksek puan almaktan daha değerli olduğu vurgulanmalıdır.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner471

banner474