banner564

Koyun can derdinde!

Siyasilerin çırpınışlarına bakıyorum da “Koyun can derdinde, kasap yağ peşinde” değişini anımsatan, bir süreçten geçtiğimiz ortada.
Dünyayı sarmalına alan, etkisi zaman içinde azalacağına çoğalan pandemi ile gerçek anlamda şu günlerde tanışmaya başladık.
Tesadüfe bakın tam da bugünlerde seçmen avcılığı atağa kalkmış. 
Biliyorsunuz bizde siyaset kucaklaşma olmadan uygulanamıyor!
Pandemi için “dıştan geldi” mazeretleri artık geçerli olmaktan uzak! 
Yanı başımızdaki komşumuzun Coronavirüs kaptığını duyarsanız artık şaşırmayın.
Bu illete yakalananların sayısı giderek çoğalırken buna müdahale edebilecek sağlıktaki yapımız yerinde saymaya devam ediyor.
Aylardır incir ipine dönmüş pandemi hastanesi ile ilgili hala daha net bir yaklaşım ortaya konamıyor. Pratikten çözümler üretmek yerine dere yataklarına temel atma gibi gafletler yaşanıyor.
Türkiye’den hastane için alınan sözler hala daha “beyanat” kıvamında kalmaya devam ediyor.
Hele ekonomiden söz etmeye dilim hiç varmıyor!
Açılmasına fetva verilen dükkanlar, müesseseler tabir yerinde ise sinek avlıyor. Değil masraflarını karşılamak, kepenklerini açmaya bile güçleri yetmiyor.
Bir tek meyhaneler, dolup, dolup boşalıyor! 
Vatandaş delirmek yerine şişelere sarılmış, içiyor, içiyor!
Tam bir çöküntü yaşandığı kesin ama kimse “kral çıplak” diyebilme cesaretini gösteremiyor. İş insanları gururundan “battım” diyemiyor.
Var olan ekonomik yapının dayandırıldığı iki baş aktör büyük darbeler almış, olmakla olmamak arasında bocalıyor.
Ülkedeki yükseköğretim kuruluşları toplumsal görevlerini yerine getirmenin yanında geleceğe umutla bakmaya çalışıyor. Yeni açıklanan kontenjanların hayat bulmasını bekliyor.
Turizm sektörüne gelince, turizmciler boş otel odalarına bakıp geleceğin hayalini bile kuramıyor. Papatya falına döndürülmüş bir turizm politikası ile siyasiler düzlüğe çıkmanın hayallerini kuruyor. Komşularımızın attığı cesur adımlar bile bizi uyandırmaya kafi gelmiyor.
Başta da yazdım “Koyun can derdinde, kasap yağ peşinde” diye. 
Şimdi gündem de varsa da yoksa da Cumhurbaşkanlığı seçimleri.
Seçimlere odaklanmışlar, çenelere çekilmiş maskeler yüzlerinde, köy meydanlarında, meyhane köşelerinde, kahvehanelerde adam tavlamaya çalışıyorlar.
Halbuki böylesi olağanüstü bir durum yaşanırken, seçimleri ertelemek, muhalif-muvafık bir bütün olarak ülkenin içine düşmüş olduğu durumu en az hasarla atlatmaya çalışmak, asıl olmalıdır diye düşünüyorum.
Ülke ekonomisini ayağa kaldırabilmek için çarşıyı besleyen turizmi ve yükseköğrenim sektörünü pandemiden uzak bir konuma getirebilmenin yolları aranmalıdır. Bu konularda seferberlik başlatılmalıdır.
Hamasi nutuklar atarak, “cek-cak” ların arkasına saklanarak, yangına körükle yaklaşarak bunlar gerçekleştirilemeyeceğine göre sandığa güvenle nasıl bakalım? 

YORUM EKLE

banner471

banner474