banner564

Köyün minaresini görebilmek

   Yeni yılın daha ilk ayında, hatta ilk ayın ilk yarısında çok ilginç gelişmelere tanık oluyoruz…
   Önce dış politikaya bakalım…
   Türkiye’nin Libya ile anlaşması ve 2 Ocak’ta tezkerenin Meclis’te kabul edilmesi…
   Rumların, Yunanistan ve İsrail’le birlikte EastMed doğal gaz boru anlaşmasını 3 Ocak’ta imzalaması…
   Sonrasında Erdoğan-Putin tarihi buluşmasında TürkAkımı’nın yürürlüğe girmesi…
   Bundan bir gün sonra Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs, İtalya ve Fransa Dışişleri bakanlarının Kahire buluşması…
   Gördüğünüz gibi hemen her gün bir önemli gelişme yaşandı…
   Öyleyse devam edelim…
   Başbakan Tatar ile Başbakan Yardımcısı Özersay’ın İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi…
   Geçtiğimiz yıldan ‘alacak kalan’ 150 milyonun ‘yakında gönderileceği’ mesajının alınması sonrasında ikisine de Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘başarı’ dilenmesi…
   Ve özel uçakla ‘muhteşem’ dönüşleri…
   Sağ kanatta 4 aday olasılığının güçlenmesi…
   Akıncı ile Erhürman’ın ‘derinden’ çalışması…
   
Ya suyun borusu

  Heyecan dorukta…
  UBP’lilerin ana gündemi Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının ilanı…
   Mehter Marşı hazır mı?..
   Öyleyse 18’ini bekle…
   Ama diğer tarafta önemli gelişmeler ara vermeden devam ediyor…
   Kıbrıs’a hayat veren Anamur suyunu taşıyan borunun ‘yerinden çıkması’ ne kadar hayati bir mesele…
   O boruyu yerine takmanın kaç ay alacağı bilinmiyor…
   Kimine göre bir, kimine göre 2, kimine göre 8 aydan da fazla…
   Allaha şükürler olsun ki; Geçitköy Barajı’nda 8 ay yetecek kadar suyumuz var…
   Borunun birleştirilmesi 8 ayda tamamlanmazsa işte o zaman vay halimize…
   ‘Kendi kaynaklarımızı’ tercih edenlerin, bir süre sonra o kaynakları harekete geçirmeleri gerekecek…
   Allah yardımcı olur meraklanmayın…
   Anamur suyunu istemezdik ha…
   İrademize zarar veriyordu ha…
   Doğal kaynaklarımız yeterliydi ha…
   Öyleyse buyurun bayram namazına…

İngilizler ve kart meselesi

   Heyecanlı gelişmeler durmak bilmiyor…
   Lapta’da 13 İngiliz aile ‘parasını ödedikleri’ evlerden atılırken bunun ‘büyük üzüntüsünü’ duyan KKTC yetkilileri hiçbir şey yapamıyor!..
   Ellerini, kollarını bağlamışlar mı?..
   Yoksa falcı Naciye’nin büyüsü mü bilinmez…
   “Biz yapacaktık da, yasası lazım da, işte öyle, işte böyle” diyerek, göz göre göre bu ülkede korsanlık işleniyor…
   Aman Allah’ım aman…
   İlk ayın ilk yarısını tamamlamadan Ankara’dan şok bir mesaj daha gelmez mi?..
   Kredi kartı kullanımı Türkiye’de 12 taksit ama ‘yurt dışı’ sayılan KKTC’de 3 taksit olabilecekmiş…
   Bu ne demek?..
   Türk turistlerin tatil için KKTC tercihlerinin azalması, dibe vurması…
   Erken rezervasyonlarda düşüşlerin yaşanması…
   Üzülelim mi, sevinelim mi?..
   “Ankara ne seni ne paranı?” diyenlerde bayram havası olmalı…
   Ankara’dan para gelmeyince iflas edeceğini düşünebilenlerde ise ağlama günleri…
   Hem de ne ağlama?..
   Turizm dibe vurursa ağlamaktan gözlerimiz çıkacak…
   Öyleyse son zamanların dillerden düşmeyen bir söz ile tamamlayalım:
  Allah yar ve yardımcımız olsun… 

YORUM EKLE

banner471

banner473