banner564

Kritik süreç ve dayanışmanın önemi

  Önümüzde çok kritik bir süreç var...

   Rum siyasilerin açıklamalarına göre; Kıbrıs sorunu bu kez ya çözülecek ya da kesin ayrılığa gidilecek...
   Sonuç ne olursa olsun, önümüzde çok kritik bir sürecin olduğunu görmek zor değildir…
   Bir taraftan da Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan gerilim, ambargo tehditleri ve TL’deki dramatik düşüşler dikkat çekicidir..!
   Çözüm olması halinde 100 bin Kıbrıslı Rum’un evlerine dönebilmesi için, 60 binden fazla insanımızın yer değiştirmesi gerekecek...
   Bazılarına hala ‘hayal gibi’ gelse de gerçeklerle yüzleştirileceğimiz bir konudan söz ediyoruz...
   Bunun dışında Mülkiyet Komisyonu’nda ‘hakkaniyet’ tartışmaları yaşanacak...
   O evde Yannagi’nin mi daha çok hakkı var, yoksa 40 yıllık kullanıcı Mustafa’nın mı?..
  Yannagi haklı çıkarsa, Mustafa’nın hali ne olacak?..
   Şimdiki pozisyonda sadece kendi çıkarlarına göre hesap yapanlar için de ‘sevindirici’ gelişmeler yanında ‘üzücü olayların’ da yaşanacağını unutmayalım...
   “Bırak başına geleni çeksin” diyerek, komşuyu, akrabayı, menfaat çatışması yaşadığımız politikacıyı, iş yerinde sert davranan müdürü, müsteşarı hedef seçmeyelim...
   Komşunun başı ağrıdığı zaman, bilelim ki bu ağrının bizlere de bir şekilde yansımaları olacak...
    “Ben onu biliyorum, Limasol’da neyi vardı da Girne’nin yarısını ona verdiler” diyerek hedef seçtiğiniz adamın da sizler için de söyleyecekleri vardır elbette...
   Öyleyse, karşılıklı çıkar çatışmalarını bir kenara bırakıp, geleceğimizi nasıl garanti altına alabileceğimizi tartışmalı ve bir yerde uzlaşmalıyız…
   Önemli olan elde edilen kazanımları korumak ve gün gele diz çökmemek, teslim olmamak, yeniden göç yollarına düşmemektir...

Gelecek kaygısı

   En büyük sıkıntı geleceğin belirsizliğidir...
   “Çözüm olursa evimiz ve işimiz ne olacak? Bunca zaman kan içen Rumlar bize ne yapacak?” diyerek huzursuzluk yaşayanlar olduğu gibi “Yine çözülmezse ne olacağız” diyenler de var...
   Çözüm olursa, güneye gidişler, alış-verişler daha kolay, daha rahat olacak...
   Belki askerlik mecburiyeti sona verecek...
   Bizler yaptık, çocuklar ya da torunlar kurtulacak!..
   Değil mi yani?..
   Ama on binlerce insan KKTC tapularını kaynatıp, suyunu içecek...
   Hele de parasını ödeyerek mülk alanlar için ciddi sıkıntılar olacak...
   Sıkıntıyı yaşayanlar üzülecek...
   Sıkıntıya düşmeyenler “Almasaydı Rum’un malını” diyecek...
   Perde arasından bakan komşu, evini boşaltan Mustafa için bakalım neler söyleyecek neler...
   Bir yığın dedikodu...
  
Dünya hukuku meselesi de önemli

   Çözüm olsun ya da olmasın sancılı bir sürece gireceğimiz kesindir...
   Hiç kimse bunun tersini iddia edemez...
   Etse de inandırıcı gerekçeler sunamaz...
   “Dünya hukukunun bir parçası olacağız” diyorlar...
   Ama on binlerce insanımızın hukuki haklarının ne olacağını söyleyemiyorlar...
   İnsanımız bugüne kadar KKTC devletine ve bu devletin siyasilerine güvenerek hareket etti...
   Ayrıca ‘garantilerin’ yeni koşullara göre değişebileceğini hiç düşünmedi...
   Müdahale hakkının olmayacağını aklının ucundan geçirmedi…
   Şimdi yeni rüzgârlar esiyor...
   Jöle ile sabitleştirdiğimiz saçların dağılmaması için başımızı sağa mı çevirsek sola mı?..
   Elbette günü geldiğinde özgür irade konuşacak... 

YORUM EKLE

banner608

banner473