banner564

Kritik yılın başındayız

 Güzel bir ülkede yaşıyorsun...
 Evladını, anne ve babanı, kardeşini ve yeğenlerini istediğin her an görebilecek kadar kısa mesafelerde yaşıyorsun...
 Hasta olduğunda, çocuğunu okuldan araman gerektiğinde, hatta alış-veriş kaçamağı istediğinde sana fırsat tanıyan bir idaren var...
 Kamu maaşın her ay ödeniyor...
 Evsiz, barksız insanın yok...
 Çok şükür hastalara imkanlar dahilinde yurt dışı dahil tedavi olanakları sunuluyor...
 13’üncü maaşlar ödeniyor...
 Hemen her evin önünde 2 arabamız, yüzlerce insanımızda çifte konut, yüzme havuzlu villalarımız var...
 Ama kendi iç siyasetimizden kaynaklanan hatalar nedeniyle bazı sıkıntılar da yaşıyoruz...
 Bozulan yollarımız tamir edilmiyor, asbestli su borularımız değiştirilmiyor, trafikte düzensizlikler sürüyor, pahalılığın önüne geçilemiyor...
 Bunlar kendi iç sorunlarımız ve iç sorunları düzeltmek kendi irademize bağlıdır...
 Daha iyilerini istersek bulabiliriz...
 Daha iyilerini seçebiliriz...
 Daha iyi bir yaşama kavuşabiliriz...
 Çünkü, her sıkıntıda yanı başımızda olan ve üretilen projelerin finansmanını karşılayan bir Anavatanımız var...

Avrupalı da olabiliriz

 İç sorunları çözmek de yeterli olmadı diyelim...
 Çetinkaya ve Gençlik Gücü’nün, Barcelona ile karşılaşmasını istiyoruz...
 Onun için de “Uluslararası hukukun içine girmeliyiz” diyorsan, bunu başarmak için çalışalım...
 Kıbrıs sorununu ‘siyasi eşitlik’ çerçevesinde çözelim...
 Ama, bu çözüm bizleri 1974 öncesine götürmesin...
 Uluslararası hukukun içinde olup da, güvenliğimiz tehlikeye girmesin...
 Yaklaşık 60 bin insanımızın yeniden göç edeceği bir anlaşmaya “evet” demek zorunda kalırsak, hiç olmazsa bu topraklarda geleceğimizi garanti altına alacak güvenlik sistemine elletmeyelim...
 Rum liderliği, başından beri ‘inanmadığı’ bir çözüm modelini görüşüyor bizlerle...
 Müzakerelerdeki Rum temsilcisinin, EDEK Parti Meclisinde federal çözüme “hayır” oyu verdiğini, yine Rum meslektaşlarımızdan ve Rum gazetelerinde yazılanlardan öğrenmiştik...
 Öyleyse bizimle neden ‘İki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonu’ görüşüyorlar?..
 İşte bu sorunun yanıtı çok önemlidir...
 “Hele bir mülklerimizi alalım, Türk askerini buradan çıkaralım, garantileri sonlandıralım, ondan sonra bundan da kurtuluruz” düşüncesinde olduklarını söyleyenlere “Çözüm karşıtı” diyebilir miyiz?..
  Çözümü en fazla destekleyenlerden biri olan eski Meclis Başkanı Sibel Siber, halkoyu ile yürürlüğe girecek olan Federal Anayasa’nın daha sonra parlamento kararıyla değiştirilebileceğine dikkat çekmiş ve önemli uyarılarda bulunmuştu...
 Ayrıca mülkiyet konusunda ortaya atılan kriterler içinde ‘duygusal bağ’ meselesi vardır...
 İlk başlarda, mülkün içinde oturanları kapsıyordu bu ‘duygusal bağ’ meselesi...
 Ama daha sonra buna ilaveler yapıldı...
 Barış Harekâtı öncesinde kuzeyde yaşayan 11 yaşın üstündeki Rumları da bu kapsama alıyor...
 Böylesi bir gelişme karşısında halen Rum mülklerinde oturanları nasıl bir tehlikenin beklediğini görmemiz gerekiyor...
 İade edilecek bölgeler dışında kalan Rum mülkleri de ileride mahkemenin vereceği kararlarla elden giderse; nerede, nasıl yaşayacağız?..
 Uluslararası hukuk bizleri nasıl koruyacak?..
 Belediye evlerine mi gönderileceğiz?..
 İçimizde bir kesim, yaşanan yerel sorunlar nedeniyle değişim istiyor...
 Haklı oldukları birçok nokta var...
 Ancak; bir süre sonra bugünleri aratmayacak bir çözüm için çalışmalıyız...

YORUM EKLE

banner471

banner473