banner564

Kriz Gazisi Bankalar ve İhracat - Kriz Mağduru Halk ve İthalat

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Gayrisafi Milli Hasılanın en güncel veri olarak 2018 yılı üçüncü çeyreği büyüme oranının % 1,6 olduğunu açıkladı. Bu bağlamda, 2017 yılında % 7,3 büyüyen ekonomi 2018 yılında yaşanan finansal krize müteakip olarak ikinci çeyrekte % 5,3, akabinde ise % 1,6 oranında büyüme kaydetmiş ve evvelinde sözü edilen ekonomik daralama resmi olarak başlamıştır. Büyümenin en temel kalemlerinde % 13,6 ile ihracat kalemi ve % 7,5 ile hükümet harcamaları yer alırken, halkın tüketimi % 1,1 oranında durma seviyesine gerilemiş ve özel sektör sabit sermayesi % 3,8 oranında gerileme yaşamıştır. Haliyle, tüketimin azalmasıyla birlikte ithalat kalemi % 16,7 oranında azalma kaydederek ekonomiyi yavaşlattı. Türkiye satın alma yöneticileri endeksi (PMI) Aralık 2018 döneminde azalma kaydederek 44,7’den 44,2 bandına gerilemiştir. PMI ülkelerin büyüme tahminlerini en iyi şekilde açıklayabilen bir endekstir. Aynı zamanda satın alma yöneticilerinin, mal ve hizmet satın alma eğilimlerini inceleyen bir göstergedir. PMI’ın 50’nin üstünde olması ekonomide büyüme, altında olması ise ekonomide küçülme beklentisi olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Dolayısı ile ekonomik daralmanın devam edeceği öngörülmektedir.
   Döviz kurlarının ortalama olarak 2018 yılında % 36 civarında artması ve faizlerin % 16 civarında yükselmesi halk nezdinde kredi alımlarının, hane halkı yatırımlarının ve tüketimlerinin dibe vurmasına neden oldu. Akabinde, dövizle maliyetleri yükselen ithal mal tüketimi de dolaylı olarak azalma kaydetti. Dolayısı ile bu durumda ithalatçı cephesi de tüketimin azalmasına paralel olarak ağır darbe aldı. 
   TC Bankacılık sektöründe kredilerdeki zayıf büyüme de ekonomide ileri ki dönem daralmanın habercisi olarak görülüyor. Zira, TL cinsinden krediler yıl sonundan Kasım 2018 sonuna kadar olan zaman zarfında sadece % 2,46 oranında artarak yatay bir seğir izledi. Buna ek olarak, döviz kredilerinde yaşanan % 36,87 oranında artış ortalama % 36 döviz artışının köpüğü alındığı zaman yine sıfıra yakın seyretti. KKTC’de ise aynı dönem baz alındığında toplam kredilerin % 17,30 oranında büyüdüğü ancak, kur etkisinden kabaca arındırdığımızda ve enflasyon karşısında % 17 oranında küçüldüğü görülmektedir. Sonuç olarak ekonominin, hane halkı tüketiminin, yatırımların ve özel sektör sermayesinin KKTC daha sert düşüş yaşadığı söylenebilir.
   Tüketici Fiyatları endeksi Türkiye’de azalma kaydederek yıllık enflasyon % 21,62’den % 20,30’a gerilemiştir. KKTC Devlet Planlama örgütü aralık enflasyon oranlarını Türkiye’deki gibi hafif bir gerileme yaşayarak % 29,96 olarak açıklamıştır. Bu gerilemede Türkiye’de başlatılan enflasyonla topyekün mücadele seferberliği, döviz kurlarında son dönem yaşanan azalma, iç talepteki sert düşüş ve ithalatçısı olduğumuz petrol fiyatlarındaki global düşüş enflasyon oranlarını azda olsa azalmasına sebebiyet vermiş ancak sürdürülebilir bir azalma eğilimi kesin olarak sağlamamıştır. Tüketici enflasyonun yanı sıra Üretici enflasyonu da % 33,64’e hafifçe gerilemiş ancak 2004 yılından sonraki en yüksek seviyede seyretmiştir. Bu da haliyle siyasal baskılarla henüz üreticinin tüketiciye yansıtamadığı ancak kapıda bekleyen artışın tüketici fiyatlarının düşürülmesini kısa vadede çok zor bir hale getirmektedir. Böylelikle, 2019 yılında da yüksek enflasyon sorunun devam edeceği ve politika faizleri üzerinde yukarı yönlü baskı yaratacağı düşünülmektedir. Bu da haliyle kredi kullanarak yeni yatırımlara girilmesi için risk iştahını azaltacaktır.
   Özet olarak 2018 yılında yaşanan kur şokları, yükselen faizler, azalan kredi notu indirimleri, borsa ve yabancı yatırımcı değer kayıpları ve benzeri finansal bozulmanın etkileri ekonomiye de olumsuz şekilde yansıdı. Bu bağlamda, ekonomik daralama, halk ve iş hayatına dayalı iç talebin azalması, işsizlik oranlarındaki artış makroekonomik göstergelere negatif tesir etti.
   Sonuç olarak 2018 yılında yaşanan finansal krize müteakip ekonomik göstergelerde başlayan bozulmalarla birlikte halkın alım gücü durma noktasında gelirken, ithalatçı firmalar resesyona girdi. Kriz ve risk yönetimini iyi yapan bankalar ise kasım sonu verileri itibari ile kredi yatırımlarını azaltsa bile 2018’i artan karla ve büyüme ile kapatmayı başardılar. Sanayi endeksinde üretim azalmasına rağmen zayıf Türk Lirasının verdiği avantajla ihracat yükselme eğilimine girdi ve azalan ithalatla birlikte ihracat ve ithalat dengesi zamanlardan sonra başa baş noktasına geldi. Bu denge ise cari açığın ve kamu borcunun azalmasını sağladı ve borç yönetiminde olumlu bir adım atıldı. 2019 yılında iç talebin ve ithalatın azalmasıyla kurlar ve enflasyonda dengeleme süreci devam etmektedir. Zira, asli finansal ve ekonomik performansı 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek yerel seçimler sonrasında daha net görüyor olacağız.    

YORUM EKLE

banner471

banner473