Tam 25 yıl önce Kıbrıs’ın kuzeyinde büyük bir felaket yaşandı...
Beşparmak dağlarında meydana gelen tarihin en büyük orman yangını nedeniyle asırlık ağaçlar yok olmuştu...
Yangın; bazı köylerimize kadar ulaşmış, insanlar ölüm korkusu yaşamıştı…
Dönemin KKTC Cumhurbaşkanı yanan ormanların fotoğrafını çekerken, Ankara’ya şu mesajı gönderiyordu:
“Memleket yanıyor, bizim bakanlar ise piknikte kebap yiyor...”
Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kurt politikacıydı...
Orman yangınlarının gerekçe gösterilerek, olağanüstü hal ilanına onay vermedi...
“Yarın geliyorum, yaralarınızı sararız...” mesajını gönderdi...
Ve dediğini yaparak Kıbrıs’a geldi...
Ana-Yavru kucaklaşmasının ardından Antalya’dan getirilen oduncular işbaşı yaptı...
Yanan ağaçlar temizlendi ve bir süre sonra yine Türkiye’den getirilen fidanlar dikildi...
Yangında kül olan ağaçların birçoğu yüz yaşın üzerindeydi...
Kıbrıs’ın geçmişini bilen İngiliz uzmanlar tarafından yapılan açıklamada şu noktaya dikkat çekiliyordu:
“Aynı ormanların yaratılması için 150 yıla ihtiyaç var...”
Şimdi de corona
Orman yangını ile bugünkü corona virüs tehdidini karıştırdığımızı sanmayın…
Burada dikkat çekmek istediğimiz, tarihin en büyük orman yangını sonrasında bile bu ülkede olağanüstü hal ilan edilmemesidir…
O zaman olağanüstü hal ilan edilmedi ama; Türkiye’nin Cumhurbaşkanı başta olmak üzere tüm bakanlıklar ve kurumlar bizim için harekete geçmişti…
Ormanlarımızı onlar temizledi…
Yeni fidanların önemli bir kısmını onlar dikti…
Şimdi corona virüs tehlikesi karşısında yine en büyük umudumuz, sağlık açısından eksiklerimizin Türkiye tarafından karşılanmasıdır…
Yoksa halimiz duman olur…
Hastane yangını sonrasında, sigortanın mali kapsamı bugün oldu açıklanamıyorsa; bu ülkede ‘yerel hükümetlerin’ sorun çözmesini bekleyemeyiz…
Sorun çözmek veya kriz yönetmek çok farklı bir şeydir…
Siyasetçi olabilirsiniz ama, kriz yönetmek farklı özellikleri gerektiriyor…
Alınan önlemler
Hükümetin, geçtiğimiz Cuma akşamı çok geç vakitte açıkladığı önlemler için vatandaşlara 2 saatlik bir fırsat tanınması doğru değildi…
Nitekim açıklamada belirtilen hususlara uyan olmadı…
Çok sayıda insan evine kapanmadı…
“Acaba yarın sokağa çıkma yasağı koyarlar mı?” endişesiyle insanlar marketlere akın etti…
Erken gidenler belki istediğini alabildi…
Geç gidenler evine ekmek bile götüremedi…
Adil düzen bu mudur?..
Salgın hastalığa karşı önlem bu mudur?..
Bir markete 200’den fazla insanın girmesi, salgını tetikleyici değil mi?..
Kılıcı çekip özel sektörün büyük bir bölümünü yok etmeye yönelik kararlarla bu ülkenin kısa sürede düzlüğe çıkabileceğini söylemek mümkün müdür?..
Gücenmek, kızmak, küsmek yoktur…
Yanlış kararlar yüzünden bu ülke çok ağır bir krizin eşiğine getirildi…
Önümüzdeki haftalar ve aylar çok daha sıkıntılı olacak…
Kendimizi hazırlamalıyız…
