Güney Kıbrıs’ın nüfusu 800 binin üzerindedir…
  Dünyanın birçok ülkesiyle diplomatik ve ekonomik ilişkisi vardır…
  Avrupa Birliği’nin üyesidir…
  Milletvekili sayısı ise 2016 yılındaki düzenleme ile 56’dır...
  Nüfusu 370 bin civarında olan ve Türkiye dışında herhangi bir ülke ile diplomatik ilişkisi bulunmayan KKTC parlamentosunda ise 50 milletvekili vardır…
  Gerekli mi?..
  Siyasi parti yetkililerine sorarsanız ‘az bile’ derler...
  Ama halk nazarında bu sayı çok fazladır...
  En fazla 30 milletvekilinden oluşacak bir parlamento, bu ülkenin nüfusuna ve ihtiyaçlarına göre yeter de artar bile...
  Peki 10 tane bakana gerek var mı?..
  Kesinlikle yok...
  Kamu hizmetinde tayin ve terfilerin ‘adaletli’ bir şekilde yapılması ve yönetim kadrosunun sürekli ‘hizmet içi eğitimden’ geçmesi halinde, bakanların sayısı 4’e veya 5’e indirilebilir...
  Ayrıca, bakanların ‘parlamento dışından’ atanması halinde, partizanlıklar büyük ölçüde azalır...
  Hizmetlerin kalitesi artar...
  Gelelim müdür, müsteşar, kalem müdürü, danışman, müşavir gibi tayinlere...
  Yine, ülke nüfusuna göre çok gereksiz makamların oluşturulduğunu görüyoruz...
  Kendi ayakları üzerinde duramayan bir küçük devlette, bu kadar üst kademe yöneticisinin bulunması kesinlikle kabul edilebilir değildir...
  Nereden bakarsak bakalım, KKTC’nin düzlüğe çıkması konusunda eğer bir gün ‘reform’ yapılacaksa; daha doğrusu reform yapabilecek cesarette bir yönetim oluşursa, o zaman müdür, müsteşar, danışman ve müşavir tayinleri konusunda çok katı önlemlerin alınması ve sayının kısılması şarttır...

Belediyeler verimsiz 

  Küçük bir ülkede 28 tane belediye var...
  Gerekli mi?..
  Kesinlikle değil...
  Küçük köylerde belediyelerin vereceği hizmetler çöp toplama ile sınırlıdır...
  Bunu ‘birleştirilmiş’ bir şekilde yapabilirsiniz...
  Öyleyse; belediyelerle ilgili reformun ‘bir an önce’ gerçekleşmesi şarttır...
  Özetle; devletin sırtındaki kamburu kaldırmak için her alanda küçülmek ve kendimize gelmek zorundayız….
  Savaş ve ganimet sarhoşluğu artık sona ermeli, kendimize çeki düzen vermeliyiz…
  Çünkü bu deve artık bu yükü kaldıramıyor...
  Dizlerinin üzerine çöktüğü anda üstündekilerin yere yuvarlanacağını bilmek ve adımlarınızı ona göre atmak zorundasınız...
  Ya atarsınız...
  Ya da ağlarsınız…