banner564

Kurallar, biz; İngiliz, Osmanlı

Toplum yaşamının her alanında kurallar ve demokratik hukuk devleti ilkelerini yok saymayı bireysel, zümresel çıkar ve siyasal avantaj için meziyet saymaya başladık.  Bugün trafikten, çevreye yansıyan başıboşluk, fiyat anarşisi, keşmekeş ve bencillik,  kuralları takmamaktan ve yönetenlerin bizzat o ortak kuralları sallamamasından kaynaklanır. Halbuki bu toplumun tarihi, ortak kurallara uymanın güzel ve uyumlu örnekleri ile doludur. Bakın, bir zamanlar yaz aylarında öğlen saatlerinde saat 1-4 arası tüm dükkanlar kapanırdı. Bir tane açık dükkan bulamazdınız.  Dükkan sahibi dükkanın kapısına bir sandalyeyi yarım devirir,  evine giderdi. Soygun korkusu olmadan. Trafikte gece, bomboş yolda, kırmızı ışıkta arabaların durduğunu görürdünüz. Şehirlerin daracık sokaklarında öğlen vakti kimseyi rahatsız etmemek için radyoların sesi kısılır, sokaklarda oynayan çocuklar evlere çağrılır ve şehrin her sokağında bir sessizlik hakim olurdu.  Bunu kimisi İngiliz Sömürge İdaresinin uygulamalarına bağlar. Evet, bunun  etkisi var. Ancak İngiliz Sömürge İdaresi bu kuralların çoğunu, geçmiş Osmanlı dönemindeki uygulamaları temel alarak modernize etti. 
Vakıfların yeni Türkçeye çevrilen kayıtlarını okuyunca bu kurallı yaşamın temelinde bunun olduğunu gördüm. İngiliz Sömürge Yönetimi, bunu herkesten daha fazla bildiği için,  o kuralları temel alıp, onları geliştirerek,   modern hukuk düzenine uyarladı. Örneğin Vakıfların tercüme edilen evraklarında şuna rastladım. Ürünün bol olduğu zamanda fiyatın pazarda belirleneceği. Ama kuraklık zamanı, narh uygulanacağı. Narhın da nasıl tespit edileceği, maliyet hesaplaması, kar marjı var. Ama narhı bozanın nasıl cezalandırılacağı da satır satır yazılı. Hele, hellim yapımı ve satışı ile ilgili kurallar inanılmazdı. Hellimin, kaç okka koyun sütünden yapılacağı. Üretim süreci. Üretim esnasında çıkan “ noro suyunun” etrafa, dere yataklarına dökülmeyip, su kuyusuna yakın olmayan kör kuyulara dökülme zorunluluğunu kural olarak koyması. Bunun yanı sıra, hellim testisinin boy, et kalınlığı, sırlı olması, testi ağzının genişliği vb standart kurallarını koyması beni şaşırttı. Ama sonra mirasla ilgili Kadı kararlarını, yani yargı hükümlerini görünce, bu standardın bir başka alanla olan bağını gördüm. Çünkü o kararlarda şunlar vardı. Örneğin, “ Zeynep’ten olma Hasan öldü. Mirasçılarına 7 Hellim testisi değerinde miras bıraktı”. Bir başka hükümde daha varlıklı olan, “ Emine’den olma Hüseyin öldü, mirasçılarına 15 Hellim testisi değerinde miras bıraktı”, kararlarını gördüm. Yani o hellim testisi standardı, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde yaşanmış ki hukukta değer ölçüsü olmuş.  Üstelik bu kararlarda, satıcının uyması gereken kurallarda kesin olarak kondu. Buna göre satıcı hellimi eli ile testiden alamaz. Şişle alacak. Tartılırken terazinin kefesine örtü konacak. Elle alınamaz, “çünkü appidiru denen bir kurtcuk ürer” diye de gerekçeyi koymuş. 
Evet, Osmanlının gerileme ve çöküş döneminde bu kurallı yaşam sarsıldı. İşte İngiliz Sömürge Yönetimi bu kuralları temel alarak, bunları modernize ederek uyguladı ve geliştirdi. Ben  Bandabuliyada büyüyen biri olarak, bu kuralların yaşadığını gördüm. Hellim testisi standardının asla bozulmadığını. Hellimin kalitesinin sarsılmadığını gördüm. Hele günümüzde, “hellimsi”; hellimleri gördükten sonra bunu hatırlamamak olmaz. Yani kurallı yaşamak bir değerdir.
Bugün, bizzat yönetenlerin; Anayasal ve Demokratik hukuk devleti ilkelerini ve kurallarını yok sayması ile;  trafikten tutun, gece büyük bir gürültü ile sokağınızdan geçen araba veya motora, enflasyonu mahana bilip; vur vuranın, kır kıranın fiyat anarşisine ve bir birine saygısız insan ilişkilerine kadar yansıyan anormalliklerin  artması gelişir. Çünkü, “ balık baştan kokar”. Kurallar ve Kurullar esastır. Toplumsal ahenk ve Anayasal, demokratik hukuk devleti düzeni böyle temellenir.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 1 yıl Önce

Bir ağız dolusu boş laf ve muhalefet etmeye çalışma gayretleri boş geyikler

banner608

banner473