banner564

Kuzey Kıbrıs halkı bunları kaldırmaz 

Küçücük bir ülkem vardı benim. Belki insanları az ama şerefli, onurlu, herkesin herkesi tanıdığı, bildiği, selam verdiği, sonunda da mutlaka hısım akraba çıktığı şahane de bir ülkem vardı benim. 1974 öncesi analarımızdan babalarımızdan duyduğumuz “ belki fukaralık vardı ama mutluyduk “ sözü hiç aklımdan çıkmaz. 
Birisinin yardıma ihtiyacı olduğu zaman; mutlaka köylüler bir araya gelir o insanın elinden tutar yine de sıkıntısı, tasası neyse bir çözüm bulunmaya çalışılırdı. Nedeni oldukça basit aslında. Geçmişte bir varoluş mücadelesi vardı. 50’li yıllarda Makarios ve yandaşları tarafından sinsice yürütülen ve Türkleri adadan kovma planı 1960 yılına kadar “Kıbrıs cumhuriyeti “ kurulana dek devam etmiş; birçok Kıbrıslı Türk başta İngiltere olmak üzere Avustralya ve Kanada’ya göç etmiştir. Üç yıllık süren Cumhuriyet evliliğinden sonra ne yazık ki çifter birbirlerinden ayrılmış, 1974’e kadar tam 11 yıl varoluş mücadelesi bugünkü gibi partizanlık gözetmeksizin bu topraklarda var olma mücadelesi verilmiştir. 

Adanın kuzeyine geçiş

1974 sonrası adanın kuzeyine geçilmiş; sözde federe devlet daha doğrusu öncesinde otonom, yaklaşık on yıl Rumların bıraktığı servet ve ganimet ile biz Kıbrıslı Türkleri bir refah içerisine sokmuş ancak bu lale devri 1983 yılında biterek KKTC’nin kurulması ile birlikte başka bir safhaya geçilmiştir. 
1974 sonrası adaya sınırlı sayıda ve kontrollü bir şekilde getirilen göçmen Türkler 1983 sonrası toprak oranına nüfusun daha doğrusal bir şekilde yükselmesini sağlamak için adaya dünyanın her yerinden insanlar gelmiş bu da kontrolsüz bir şekilde demografik yapı gittikçe bozulmuştur. Ayrıca ek olarak Kıbrıs’ta çalışmak mevhumu daha dört beş yıl öncesine kadar cazip iken adanın gittikçe burhan içine sokulan ekonomik yapısı bizleri özellikle Türkiye’nin dışında Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Filipin gibi ülkelerden insan gücü sağlamaya yönlendirmiştir. Bunlar da yetmeyince bu kez üniversiteleri bir kanal olarak kullanan Afrika ülkelerinden başta Nijerya, Gana ve Sudan gibi ülkelerden adaya güya okumak için gelen insanlarla bu güzelim ada artık Kıbrıs Türklerinden ziyade daha çok yabancıların adası haline girmiştir. Nüfus sayımının yapılmamasının en büyük sebebi açıkça budur. 

İki binli yıllar 

2000 yıl dan sonra “Annan planının “ getirdiği bazı açılımlar ile her ne kadar da “ evet “ deyip Kıbrıs Türklerine siyaseten bir çözüm bulunamadı ise yine de umut verici “ taşınmaz mal komisyonu kurulması gibi adımlar atılmıştır . Yeşil hat tüzüğü oluşturulmuştur . Bir diğer yandan biten ganimet ve artık başka açılımlar yapılması gerekliliği inancı ile Rum mallarına , topraklarına , burada özellikle İsrailliler Ruslar İranlılar üçgenin de araziler kapişari satılmış bugünkü kontrol edilemeyen Hukuksuzca devam eden alımlar satışlar zirve noktasına girmiştir. 

Bunun patlayacağı bir gün belliydi ancak kendisini “ Alice harikalar diyarında “ zanneden bu ülkenin kaymağını yiyen insanlar ne yazık ki Kıbrıslı Türk avukat Akan Kürşat’ın İtalya’da yakalanması ile ve kendisine dava okunması neticesinde zirve noktasına girmiştir . Sonuç ne olacak bekleyip göreceğiz. Ancak 1974 sonrası akıl dışı ve plansızca hareketsizlik ; anlamsızca ona buna sözde koçan vererek dağıtılan Rum malları bugünkü çarpık yapılaşmanın en büyük sebebidir. Diyeceksiniz ki Rumlar güneyde Türk mallarını gasp etmediler mi? Orana vuracak olursak %80 beşini kullanım hakkını kendi yerlilerine vermişler ancak hiçbir zaman Türk mallarının koçanını değiştirmemiş ve başkalarına bunu verilmesini de büyük oranda engellemişlerdir. Mutlaka kamu çıkarı gözetilerek bir kesim Türk malları üzerine havaalanı, yollar, okul, hastane ve benzerleri inşaatlar yapmışlardır . Ancak onların bedeli karşılığında eğer ki Türk malının sahibi veya varislerinin kim olduğu belliyse bankaya hesap açıp söz konusu malların kirasını ödemektedirler.
Dananın kuyruğunu koptuğu yer işte tam da burasıdır . Her zamanki gibi haklı 20 Temmuz 1974 davamız ve hayatta kama mücadelemiz yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı ne yazık ki devlet idare etme yeteneğimizi zarara uğratmıştır. Günümüzün istenmeyen güncel durumlar anlamında başta nüfus, ekonomik, hem de siyasi çöküntü noktasına yükselmiş bir ülke haline geldik.
Gittikçe yaşanan illegal olaylar, sahte evraklar, elleri kelepçelere vurulan bürokratlar ve siyasiler bu ülkenin gazete manşetlerini artarak süslüyor ise; hepimizin birazcık düşünüp “biz nerede yanlış yaptık” sorusunu kendimize sormamız gerekir. 
Arsızlaşan, egosu tavan yapan, statü zehirlenmesi yaşayan, partizanlık neticesinde dağıtılan liyakattan uzak atamalar, işe almalar gün geçtikçe insanımızın toplumsal barıştan uzak, birbirine kırdırılmış hale sokmaktadır. Ayrıca; bizzat devletimizin kendisine de zarar vermektedir. 
Kıbrıs Türkü artık bu olanları kaldıramaz. Ha bu arada bu çarpık düzenden beslenen bir kesim de vardır.  “Beğenmezseniz çekin gidin” diye konuşuyorlar ya “kimin ülkesinden kimi kovuyorsunuz” demekten de kendimi alamıyorum. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Zekiye Baş
Zekiye Baş - 3 ay Önce

Sonuna kadar haklısınız
Bittik artık

Kıbrıs Türkü
Kıbrıs Türkü - 3 ay Önce

İngiltere’de de her ülkeden millet yaşıyor ve vatandaşlık alıyor,AMA! Sürekli ülke kendi çıkarları doğrultusunda yabancılara yönelik yasalar çıkartıp kendi ülke cikarlarini sımsıkı kortuyor. KKTC bunlari beceremiyorlar. Yöneticiler düşünemiyor. Millet tehlikede, asil vatandaş olan Kıbrıslılar kaybolup gidiyorlar. Yöneticiler beceriksiz ve umursuz.halk ise umutsuz

banner608

banner474