banner564

Loizidu ve iki tarafın bağnazlık çöküşü

AİHM; kullanım kaybı tazminat alan Sayın Titina Loizudu’nun mülkünün iade edilmesi talebine dönük, Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurması gerektiğini işaret ederek, davayı kapattı. Bu ayni zamanda, Kuzeyde ve Güneyde karşılıklı kabul edilebilir bir Federal antlaşma yerine, maksimalist milliyetçi hedefler uğruna, bunu dinamitleyen iki tarafın bağnazlarının iflaslarının ilanıdır.  Güneyde Federal Çözüme isteksiz ve Annan Planına Hayır diyen bağnaz düşüncenin,  kendi toplumunu ve tüm Kıbrıs’ı hala çözümsüzlük girdabında bırakmalarına dönük  bir tokattır.  Çünkü o ‘Hayır’ ile günümüzde Maraş’ın belirsizliği yanı sıra, ada; top yekun gerilim tünelinin korku dolu, engebeli ve Bükümlü yolunda hızla ilerliyor. Adanın Toprak Bütünlüğü ve siyasi demokratik birliği, AB üyeliğine karşın; bugün, iki ayrı devlet tartışmaları ile tarihin gördüğü en tehlikeli noktaya geldi. AİHM kararı, Güneyin bağnazlarını özeleştiri noktasına yöneltmelidir. Peki Kuzeyde nasıl?
Bakın, AİHM’in Sayın  Loizidu ile ilgili kararından sonra, KKTC Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı twitterde “gıkı çıkmadı” diye tanımladım.  Çünkü KKTC Dışişleri Bakanlığının, Sayın Loizidu davasını AİHM kararı ile kapatmasıyla ilgili açıklaması, “gık” etmemek konusuna dair tipik bir örnektir. Üstelik söz konusu açıklamada,   gerçekleri gizlemek ve çarpıtmakta var. Bu gerçek dışılık ise, bırakın Federal Kıbrıs’ı, kendi açıkladıkları “Maraş Açılımı”  siyasetine de aykırıdır.
Bir kere herkes unutmayacak. KKTC Dışişleri açıklamasında; AİHM’in işaret ettiği TMK ile ilgili, “2005 yılında oluşturduğumuz TMK” diyor. Evet, bu 2005 yılında oluştu. Bu ise 2004 yılında Kıbrıs Türk Toplumunun ezici bir çoğunlukla EVET dediği, Annan Planının Mülkiyet sorununa çözüm bulma mantığına uygun ve uyumlu olarak, kendi gerçeğimizi de dikkate alarak şekillendirilen bir yasadır. Ama o yasayı, CTP- DP Koalisyon Hükümeti ve CB Sayın Talat, Türkiye devlet ve hükümet yetkilileri ile ve AHİM uzmanları ile de sayısız istişare ve tartışmadan sonra şekillendirdi. Ama bugün, AİHM kararına dayanarak TMK’yı kutsayan UBP Dışişleri Bakanı ve partisi, bu yasa ile ilgili olarak bizi, o dönem “ vatan haini” ilan etmişti. Ayrıca KKTC Anayasa Mahkemesine de devletin bütünlüğünü ve varlığını ortadan kaldırmak amacı ile olduğu iddiası ile iptal davası da açmıştı. Ama rahmetli Sayın Denktaş’ın döneminde Anayasa Mahkemesi görevine gelen yargıçlar, dün ve bugün de gurur duyduğumuz yargı bağımsızlığı çerçevesinde;  TMK’nın Anayasaya aykırı olmadığı hükmünü vermişlerdi. Bugün bunun kıymetini, o yasaya en ağır saldırıları yapan ve iptal davası açanların başında bulunduğu, KKTC Dışişleri Bakanlığı da ifade ediyor. Ama  hala daha çarpıtma yapıyor.. Çünkü ‘TMK yasasında iade yoktur’ diyor. Üstelik bunu, AİHM in değer bulduğu TMK için yapıyor. Sanki Güneyin bağnazlarına, bunu yok etmek için gidin, bu açıklamaya dayanarak dava açın demek istiyor. Hayır, TMK yasasında iade de var. Ama bunun şartları ve kriterleri var. Hele Bakanlık açıklaması ile TMK’da iade yoktur demek;  Maraş açılımı dedikleri siyasetleri içinde bir fiyaskodur. Çünkü bizzat kendileri, Maraş’ta mülkü olan Kıbrıslı Rumlara, mülklerini, üstelik; 1974 koçanlarını esas kabul ederek, TMK kararı ile iade edeceklerini ilan ettiler. Şimdi, ‘TMK yasasında iade yoktur’ diyen bu açıklama! Yani, sanki Kıbrıslı Rumlara, “Gidin AİHM’e, Türkiye’ye ve TMK’nın etkin çözüm yolu olmadığına yönelik dava açın diye yol tarifi gibi. Peki, Güneyin ve Kuzeyin bu bağnazları neden bu halde? Çünkü; TMK, AB Yeşil Hat ve Mali Yardım Tüzükleri, İİT ve AKPM gözlemci üyelik, iki toplumun işbirliği esasları hep;  mümkün olabilen iyi bir çözüme ulaşma amaçlı, BM Parametrelerindeki Toplumlararası Görüşmelerden çıkan sonuçlardır. Bu nedenle bunları ret edemiyorlar, ama işlemez kılmaya uğraşıyorlar.  Kuzey Kıbrıs’ın kahramanları, AHİM kararını alkışlıyor. Ama TMK’yı güçlendirmek için o” cibanaların “ yüzde 15 kadarı bile çaba ortaya koymuyorlar. . 

YORUM EKLE

banner608

banner473