banner564

AKEL, CTP ve acı çözüm

  Güney Kıbrıs’ın en güçlü iki siyasi partisinden biri Komünist AKEL’dir...
  Diğeri ise, EOKA’cıların kurduğu, şimdiki Rum lideri Nikos Anastasiadis’in ‘Onursal Başkanı’ olduğu Demokratik Seferberlik Partisi, yani DİSİ’dir...
  Kıbrıslı Türklerle ilişkilerde AKEL’in ‘en iyisi’ olduğu inkâr edilemez...
  Barış Harekâtı öncesinde, AKEL’e bağlı PEO işçi sendikasının çok sayıda Kıbrıslı Türk üyesi vardı...
  Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) de AKEL ile ilişkileri çok ileri düzeydeydi...
  Hatta CTP’yi, AKEL’in ‘Türk kolu’ olarak gösteriyorlardı...
  AKEL, bir yandan Kıbrıslı Türklerle ilişkileri geliştirme gayreti gösterirken, diğer yandan 1967 yılında ENOSİS’e destek veren bir karar almıştı...
  AKEL’in bu kararı, daha sonraki yıllarda iptal edildi mi, edilmedi mi tam olarak bilinmiyor...
  Bazı CTP’lilere göre; sözkonusu karar 1974 sonrasında iptal edildi...
  Bazıları, bu yönde somut bir delilin olmadığını belirtiyor...


Tarihi itiraf
  Bundan 8 yıl kadar önce CTP’nin kurucular listesinde yer alan ve hayatta olanlarla bir televizyon programı gerçekleştirmiştik...
  O program öncesinde, AKEL’in, 1974 öncesinde CTP’ye yapmış olduğu ENOSİS teklifi bilinmiyordu...
 CTP kurucularının anlattıklarına göre; dönemin AKEL Lideri Ezekias Papayuannu, 1973 yılında CTP yetkililerini bir görüşmeye davet etmiş ve ‘tarihi gerekçelerle’ ENOSİS’in gerçekleşmesinden yana olduklarını, Kıbrıslı Türklerin de buna ikna edilmesi gerektiğini söylemiş...
  CTP yetkilileri, o günlerde Türk Mukavemet Teşkilatı tarafından adım adım takip ediliyordu...
  Belki de can güvenliğinden dolayı; Ezekias Papayuannu’ya ENOSİS’e destek olmayacaklarını bildirdiler...
  Kuşkusuz; Papayuannu CTP’lilerin bu tavrını pek hoş karşılamadı...
  Zaten bir yıl sonra da 15 Temmuz Cunta darbesi, ardından 20 Temmuz Barış Harekâtı gerçekleşti...


İkinci aldatmaca ‘OXI’
  AKEL, diğerleri gibi ‘ulusal çıkarlar’ çerçevesinde hareket eden bir partidir...
  Kıbrıslı Türkleri silah zoruyla yok etmek isteyen EOKA’ya destek vermemiş olsa bile; 1974 öncesinden başlayarak ENOSİS’i desteklemiş olması kimseyi şaşırtmamalı...
  Rumlarda ister sağ, ister sol, tüm partilerin ana hedefi; adanın Yunanistan ile birleşmesidir...
  İki toplumlu federal bir çözümü ‘zorunluluktan dolayı’ benimsemek zorunda kaldıklarını çok kez açıkladılar...
  Papayuannu sonrasındaki AKEL lideri Hristofyas ve şimdiki lider Kiprianu’nun her fırsatta federasyonun “en acı çözüm” olacağını söylemesi bizlere bir mesaj vermelidir...
  AKEL’in, 1974 öncesinde ENOSİS teklifi yaptığı CTP’ye karşı ikinci büyük aldatmacası 2004 yılında ortaya çıktı...
  Hristofyas, o dönemde Meclis başkanıydı...
  Aşırı sağ çizgideki Papadopulos’u ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na’ gönderdi...
 Referanduma sayılı günler kala ise “hayır” kampanyasına güçlü bir destek verdi...


Ders çıkarıldı mı?..
  Yaşananlardan sonra gerek CTP’nin, gerekse ‘Barış hemen şimdi’ sloganına dört elle sarılan diğer kesimlerin ders çıkarttıklarını söyleyebilir miyiz?..
  Ne yazık ki hayır...
  Bizdeki sol hala kendi kendini aldatmaya devam ediyor...
  Rum kesimindeki siyasi partilerin gerçekten bizlerle ‘eşit düzeyde’ ortaklık kurmak istediklerini savunabiliyor...
  Bunu yaparken, kendi toplumunda ‘uyarı görevi yapanları’ sert ifadelerle eleştirebiliyor...
  Erenköy olaylarının yıldönümünde bile; o günlerin geride kaldığını ve geleceğe bakmak gerektiğini söyleyerek, Türkiye’nin garantörlüğünü savunanlara ‘gericilik’ suçlaması yapılması çok üzücü ve çok ayıptır...
  Erenköy’e çıkanlardan bir veya iki kişi, yaşananlardan ders çıkarmamış olabilir...
  Ama ezici bir çoğunluğu, hala o acı dolu günlerin etkisi altında yaşam sürüyor...
  “Bana kendi mezarımı kazdırdıkları gün aklımı kaybediyordum” diyenlerin söylediklerini dinlediğimiz zaman, tüylerimiz diken diken oluyor...
  Öyleyse ne yapalım?..
  Rumlara düşman mı olalım?..
  Adayı bölünmüş mü bırakalım?..
  İşte burada bir nefes alıp, son sözleri hep birlikte söyleyelim:
  Rumlara düşman olmayalım...
  Ama bizleri yeniden o günlere götürmelerine izin vermeyelim...
  Onlara, her iki toplumun da en az 20 yıl daha Anavatanların garantörlüğü altında yaşaması gerektiğini ve bu ısrarımızdan vazgeçmeyeceğimizi söyleyelim...
  Yeni bir otaklık kuracağız diye ‘en acı çözümden’ söz edenlere aldanıp, Türkiye’nin garantörlüğünü terk etmeyeceğimizi onlara anlatalım...
  Yeniden saldırma niyetleri yoksa...
  ENOSİS’ten vazgeçmişlerse...
  Gelsinler, sağlam bir anlaşma yapalım...
  İlk 20 yıl herkes kendi bölgesinde yaşasın...
  Bizlerden, onlara kötülük gelmez...
  O nedenle Yunanistan’ın garantörlüğünün devamına karşı çıkmayız...
  Ama onlardan bize kötülük gelebileceğine ilişkin korkularımızı yenmiş değiliz...
  Isaak ve Solomu için dün sınır kapılarına dayanan Rum motosikletlilerin...
  Yarın evlerimizin bahçelerinde dolaşmayacaklarını kim garanti edebilir?..
  AB mi?..
  NATO mu?..
  Türkiye mi?..
  Doğru karar vermeliyiz...
YORUM EKLE

banner608

banner474