Eskiden NATO’nun Ortadoğu’da bölgesel bir gücü olan Anavatan Türkiye; son yıllarda savunma sanayinde yaptığı hamleler ile tüm dünyanın saygı ve korku duyduğu global bir güç haline dönüştü. Erdoğan muazzam bir ordu kurdu. Amerikan Başkanı Trump “Cumhurbaşkanı Erdoğan, muazzam bir ordu kurdu ve kendisini Beyaz Saray'da ağırlamak bizim için bir onur" diye konuştu.
Demokrat Başkanlar Barack Obama ve Joe Biden ile siyasi, askeri ve ekonomik işbirlikleri anlamında dibe vuran Amerika-Türkiye ilişkileri; Cumhuriyetçi Amerikan Başkanı Donald Trump tarafından zirveye yerleşti. Amerika’nın bölgeden sorumlu elçisi Tom Barrack’ın da belirttiği gibi Beyaz Saray Oval Ofis’te gerçekleştirilen görüşmeler Amerika ve Türkiye için “harikulade” olarak nitelendirildi.
Amerika Türkiye’ye zeytin dalı uzattı
Çok yakın bir geçmişte bütün Avrupa liderlerini yan yana, sıraya dizerek adeta azarlar gibi konuşan Trump, kendi deyimiyle; “bütün dünyanın saygı duyduğu, benim de sevdiğim” Erdoğan’a diplomatik teamüllerin üzerinde bir yakınlık gösterdi, oturması için koltuğunu çekti, inanılmaz bir ev sahipliği yaptı. Trump, unutmamamız gerekir ki; öncelikle ekonomik kazanımları her zaman siyasi kazanımlar ile birlikte yoğuran bir lider ve global hüviyette ve güçte bir iş adamı.
Orta Doğu’da artık birlikte hareket etme zamanı
Ortak çıkarlar doğrultusunda iki ülkenin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Trump, bölgedeki en büyük tartışmasız Amerikan müttefikinin Türkiye olduğunu belirtti. Son aylarda yan çizmeye başlayan, İsrail güdümü ile kafası karışan SDG yani PKK’nın Suriye’deki silahlı kolunun 2025 Mart ayındaki anlaşmaya sadık kalarak Suriye ordusu içerisine katılması da gündem maddelerinden biriydi. Yakın bir zamanda bu gerçekleşecek. Öyle anlaşılıyor ki; Amerika artık terörist gruplar ile iş tutmaktan vazgeçip Türkiye ile bölgede birlikte hareket edecek.
Ana başlıklar ve anlaşmalar
Uluslararası medya ve basınının gündemine oturan Trump-Erdoğan görüşmelerinde, Biden döneminde Anavatan Türkiye aleyhine yürürlüğe konan CAATSA yaptırımlarının hemen kaldırılması, F-35 programına parça tedarikçisi ülke olarak dönülmesi ve önceden iptal edilen, parası ödenmesine rağmen teslim edilmeyen F-35 uçakları, Gazze’deki insanlık dramı, Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için Erdoğan’ın rolü, LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz), nükleer santral inşa etme anlaşmaları ve perde gerisinde 225 uçağı kapsayan Boeing ve F-16 siparişi iki buçuk saatten fazla süren görüşmelere damga vuran başlıklardı. Birçok anlaşmanın, enerjiden nükleere, savaş uçakları alımından ticari uçakları (225 Boeing) kapsayan yaklaşık 100 milyar dolarlık anlaşma yapıldığının haberleri geldi.
Uluslararası diplomasi ve Erdoğan’ın liderliği
Suriye'de Esad rejimine karşı verilen mücadeledeki rolünden tutun da; Ukrayna-Rusya savaşında Erdoğan’ın “arabulucu” rolüne kadar her iki taraf tarafından nötr, tarafsız hüviyeti Erdoğan’a dünya liderlerinin imrenerek baktığı bir gerçekliktir. Filistin-Gazze savaşına gösterilen sakin ama bir o kadar da sert diplomasi zaman içerisinde Türkiye’nin İsrail’e karşı önemli bir fitilin ateşlenmesine sebep oldu. Hiçbir ülke Filistin davasını Türkiye gibi desteklemedi, sahip çıkmadı. Bunun sonucunda başta Fransa, İngiltere, Kanada, İspanya, İtalya, Avustralya gibi büyük ülkeler Filistin’i bağımsız bir ülke olarak tanıdı. Protestolar sokağa taştı, dünya bu insanlık dramı karşısında uyandı. Bunlar sonucunda; BM kürsüsünde konuşma yapan soykırımcı Netanyahu’nun bütün ülkeler tarafından protesto edilmesine ve boş salona konuşmasına sebep oldu. Sonuç ne olacak; İsrailli esirlerin Hamas tarafından serbest bırakılması sonrası Gazze’de uluslararası bir anlaşma olacak, topraklarını terk etmek zorunda kalan Filistinliler topraklarına geri dönecek.
Heybeliada’da Ortodoks Ruhban Okulu ve Halkbank konuları
Kanaatimce kısa bir zaman önce Beyaz Saray’ın gündemine gelen Dünya Ortodoks Kilisesi’nin merkez yerlerinden biri olan İstanbul Ortodoks Ruhban Okulu’nun meselesi çözülecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’ye dönünce Ortodoks lideri Barthelemeos ile bu konuyu görüşeceğini dile getirmesi önemliydi. 1971 yılından beri kapalı olan ve Ortodoks din lideri yetiştiremeyen bu okul şahsi kanaatimce yeniden açılacak. Halkbank davası ise Amerikan temyiz mahkemesinde tekrardan görüşülecek. Sonucu bekleyip göreceğiz.
Erdoğan’dan sorunlara samimi ve olumlu yaklaşım
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Trump'ın birinci ve ikinci döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde farklı bir süreci yaşıyoruz. F-35, F-16 ve Halkbank konusunu bugün etraflıca görüşeceğiz. Heybeliada Okulu ile ilgili ise orada üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” diye de ekledi.
Kıbrıs’ın diplomasi gündemi hız kazanacak
İç siyasette “Cumhur İttifakı” ile önemli bir momentum yakalayan Türkiye siyaseti, bu kadar uzun bir toplantı içerisinde Kıbrıs sorununun gündeme gelmemesi imkansızdı. Doğal gaz ve hidrokarbon yatakları ile çevrili Kıbrıs mutlaka gündem olmuştu ama bunu diplomasi önceliklerinde her iki lider de yer vermediler. Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika dönüşü uçakta Kıbrıs konusunda hareketlilik yaşanacağını belirtti. Aslında şurası bir gerçek; garantör ülkeler ve Amerika istediği anda bu sorunu bir haftada çözebilecek dirayet ve kudrete sahiptir. Artık güneyli komşuların yakalanan bu momentum sonrası topu taca atma lüksü kalmamıştır. Yukarıda saydığım gelişmeler ışığında Kıbrıs Türkü’nün can ve mal güvenliği Anavatan Türkiye’nin teminatı altında olduğunu hissetmek gerçekten de Kıbrıs Türkünü rahatlatan bir duygu. Hızla dünya ile kucaklaşacak, ambargolar ile adanın kuzeyine hapsolmuş Kıbrıs Türkünün bu anlamda kurtarılması için adımlar atılması kimseye sürpriz gelmemeli. “Win-Win” herkese kazandıracak. Yeni siyaset geliştirilecek ve bu anlamda Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası büyük bir hareketlilik yaşanacak.
Bilim adamlari her zaman, her iktidara, saga da, sola da, muhalif olmalidir. Yandas degil.. Bilim sorgulamaktan gecer, kabul veyandasliktan degil..