banner564

Ay ışığında, kimsesiz aşklar için yazılanlar…

Dolunay var bu gece, bizim gök kubbemizde…
Doğanın mucizelerinden biri bu olsa gerek…
Etraf o kadar aydınlık ki, sanki gece, gündüzle flört ediyor, öpüşüyor…
Ortaya çıkan aşk gibi aydınlık,
Sır gibi karanlık…
Gecenin yarısı çoktan geçmiş…
Yine de o esrarengiz sırlarla dolu karanlık, korkutmuyor.
Beni, seni ve belki de birçoğumuzu…
Yola çıkmış, ruhumuzda sonu bir türlü bitmek bilmeyen,
Duygularımız,
Düşüncelerimiz, 
Sorularımız…
Birçoğu kırılgan, yaralı, kimsesiz, korumasız ve umutsuz…
Vardır değil mi?
Hepimizin bu şekilde hissettiğimiz duygu ve düşüncelerimiz…
Konuşamadığımız,
Dile getiremediğimiz 
İçimizde yabancılaşmış, körelmiş duygular.
Sanki üzerine tonlarca toprak atmışızdır ve gömdüğümüzü hayal ettik,
Olmadı…
Olamıyor, öyle kolay değilmiş…
Dolunay var bu gece, içimde…
Sana söylüyorum ey sevgili…
Dolunay demek, aydınlık
Dolunay demek, karanlık
Sakladığımız yaraların, ister istemez, usulca, o büyülü ay ışığında ortaya çıkması...
Kimsenin göremeyeceğini sanıyoruz, o yüzden ürkmüyoruz, korkmuyoruz.
Acaba gerçekte, böyle midir?
Yoksa aşk gibi aydınlık olan dolunayda sakladığımız, her ne varsa, daha da mı göze batıyor?
Farkında olmadan…
Bunlar da yine cevabını bilemediğimiz sorular,
Senin cevabını bildiğin,
Onların cevap veremediği sorular…
İşte bunları yazıyor sevgili…
Bu gece, oturmuş dolunayda…
Yalnızca sessizliğin sesini duyuyor.
Kalbinde kırık dökük, umudunu yitirmiş duygular,
Sevgisizliğinin katı yüzünü görüyor.
Başını yazılarından kaldırıp etrafına baktığı zaman, karşı tepeleri görüyor. 
Başta karanlıkta zorlanırsınız, yine de bakarsınız ama göremezsiniz. Ancak göz alışınca, her şey daha net görünür. Suyun yüzüne çıkan, dibinde kalmayacak olan bir şeyler gibi, işte... 
Nasıl ki derin sulara bakmak ilk başta anlamsız gelir, bu da o şekil anlamsız gelir, geceleyin bir vakit tek başına, bahçede, yıldızların altında oturmak…
Birçoğumuzun rüyalar ülkesine yolculuk yaptığı sırada, kendi halimizi düşünürüz.
O yüzden kimsenin bizi görmesini istemeyiz. 
Kimsesiz kalmış ömür hikâyesini yazmaya çalışırız…
Acaba bir kâğıtta ne kadar yer kaplar? 
Veya
Sığar mı kâğıtlara?
Yok…
Düşündü sevgili, mümkün değildir. 
Siz de düşünün, bir insanın hayatında neler gelir ve neler geçer diye?
Aklına geldi sevgilinin, yaşanmış yıllar, bunun içinde güzellikler, hüzünler, belki de yanlış anlamalar ve daha bir sürü olay ve olaylar karşısında gösterilen tepkiler…
Çok mu karamsar bu sevgili?
Sormayın niye bu konulara girdi bu gece diye…
Ara sıra oluyor.
Yıllar geçtikçe, yaşama ve hayata dair tanıklık edersiniz.
Bazı anılar sarar bizleri, yumuşacık bir tül gibi, 
Sımsıcak bir kumaş gibi…
Duygular…
Gözyaşları…
Hem ayrılığın, hem de aşkın gözyaşları…
Korkarız…
En çok da ruhumuza ve yüreğimize dokunanlardan…
Zor gelir, itiraf etmek.
Ve bunu yapamayız. Bir vakit, “soru sorma dönemini bırakın” demiştim.
Hatırladım şimdi...
Hatta “bir tarih koyun ve sorgu dönemini bitirin” diye de tamamlanmıştı cümle…
Zor…
Ruhu teslim etmek zor…
Güvenmek zor, inanmak zor…   
Masal gibi sanki bir sevgi hikâyesini yazmak…
Yalan gibi sanki bir aşk hikâyesini yaşamak…
Bazen gereğinden fazla yarıştık hayatla…
Tüm bunlar olurken, yorulduk. Tüm bunları yaşarken hırçınlaştık.
Koca bir boşluk var içinde sevgilinin,
Bu boşluk sadece geceleri yıldızları izlerken unutuluyor.
Yazıyor sevgili,
Ve belki de geceleri bu yüzden daha çok seviyor… 
Yine de biliyor sevgili, 
Her gecenin bir sabahı vardır…
“Mesafeler ilişkiyi bitirir düşüncesi, insanın kendi sevgisine güven duymayışındanmış. İnsan, sevgisinin uzanabildiği yere kadar sever.” 
Ne demiş Sabahattin Ali, 
“Hayatımda olmayabilirsin. Konuşmuyor olabiliriz. Sesini duymuyor olabilirim. Ellerini tutmuyor olabilirim. Gözlerine doyumsuz bakamıyor da olabilirim. Ama bunların hiç biri, seni hissetmeme engel değil, sevmeme de...”
Umut küçük bir çocuk gibidir, onu içimizde yeşertip büyütmek bize kalmıştır.
Sevginin tohumlarını içimize ekmemiz gerekir her şeye rağmen, 
Belki hemen değil, yine de yakın bir zamanda onların filizlendiğini görmek, bizi kimsesiz aşklardan kurtaracaktır.
Pes etmek yok, hayatımızda sevgi ve aşk hiç bitmesin…

YORUM EKLE
YORUMLAR
metin Münir
metin Münir - 3 yıl Önce

Bu yazıyı ben yazmadım.

hare ergen
hare ergen @metin Münir - 3 yıl Önce

ben yazdım...

banner471

banner474