banner564

Cezaevi rakamları (ırkçılar için)

Dünyadaki en büyük nefret suçlarının başında geliyor ırkçılık. Ve yine maalesef dünyanın hemen her yerinde var. Dünya üzerinde savaşın en çok çıkma nedeni de ırkçılık.
Irkçılığın nedeni olarak bilim adamları çalışmalarını sürdürüyorlar. Ama en genel nedeni olarak “Başkasının özgürlüğünün başladığı yerde kendi özgürlüğünün bittiğini hazmedemeyen insanların kompleksi” olarak söyleyebiliriz ırkçılığı.
Haftanın konusu malum karikatür tepkisi ve sonrasında yapılan açıklamalar. Tüm bunları zaten konuştuk, tartıştık. Konuyu tekrar aynı noktaya getirmek niyetinde de değilim. Sadece sosyal medya kalemşörlerinin bir ifadesini burada doğru olarak kamuoyunun bilgisine taşıma görevimizi yerine getirmek istiyorum.
Öyle ki bir öğretmenimiz sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı; 
“Kendi nüfusun kadar hatta daha fazlasını vatandaş yaparsan böyle olur. Siyasetçi, sendikacı, dernekçi kim açarsa ağzını birileri küplere biniyor veryansın ediyorlar. Şimdi sıra gazetede. Karikatürden rahatsız olmuşlar. Yalan mı? Suçların yüzde 90’nını işleyenler bu ülkeye turist olarak gelen insanlar değil mi? Ne var bunda gocunacak.”
Merak ettim gerçekten bu ülkeye turist olarak gelenler mi bu ülkede suçları işliyor? Kıymetli öğretmenimizin dediği gibi bu oran %90’ları buluyor mu?
Hemen bu konudaki resmi sonuçları paylaşalım;
Hali hazırda Merkezi Cezaevinde 416 mahkûm bulunuyor. Bu rakam mevcut hali ile cezaevi şartlarının çok ama çok üstünde. Cezaevi ve cezaevinde çalışan görevlilerin durumları iyileştirilmeli. 
Cezaevinde bulunan 416 mahkûmun sadece yüzde 15’ini üçüncü dünya ülkelerinden gelen mahkûmlar oluşturuyor. Yüzde 25’si hem KKTC hem TC vatandaşı. Sadece TC vatandaşı olan mahkumların oranı yüzde 30. Geriye kalan yüzde 40’lik kesimi ise sadece KKTC vatandaşı olanlar oluşturuyor. 
Sevgili okurlar, burada cezaevinde hangi milletten kimin kalıp kalmadığını ortaya koymak değil! Burada önemli olan yanlış bir algıyı düzeltmek ve esas olan konuya odaklanmaktır.
Esas olan konuda suçların önüne geçilebilmesi adına alınması gereken tedbirlerin bir an önce alınmasını sağlamak ve herkesin insan olduğu olgusundan yola çıkarak ırkçılık yapmadan suç ve suçluyu tespit edip kanun önünde hak ettiği cezanın alınmasını sağlamak ve alınan cezanın da yine evrensel kurallar çerçevesinde çekmesini ve rehabilete olmasını sağlamaktır. 

Kanal T’yi ben yönetmiyorum 
Dün bu köşede UBP Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar’a bir mesaj göndermiştik. Ersin Bey ile uzun yıllar Kanal T’de birlikte çalıştık. O vekil olduktan sonra Kanal T’deki işleri eşine bıraktı. Sibel Hanım da gayet başarılı bir şekilde yoluna devam ediyor. Ersin Bey yeni yayın dönemi öncesinde Kanal T’ye yapılan transferler ile ilgili mesajımıza şu yanıtı verdi, aynen paylaşıyoruz:
“Sevgili Alihan dünkü mesajı yazman iyi oldu. En azından bu kısa açıklamaya da yer verirsen belki biraz derdimizi anlatabiliriz. 22 yıl önce kurucusu olduğum Kanal T’yi eşim Sibel Tatar tarafından yönetilmekte ve televizyonun yayıncılık açısından başarısı için çalışmaları tarafsızlık çizgisinde sürdürmektedir. Mali açıdan da kendi imkânları ile yayın hayatını sürdürmek zorunda olan Kanal T ile bu açıdan da ilgim yoktur. Tüm yetki ve sorumluluk eşimdedir. Eşim TV’yi yönetiyor bende şuan kendi sorumluluğum olan milletvekilliği görevimi yerine getiriyorum. E.T. “

MESAJLAR
Mustafa AKINCI: Almanya’nın bastırması ile yakında yeniden müzakere masası kurulacak gibi gözüküyor. Hazırlıklı olmakta fayda var. 
Hüseyin ÖZGÜRGÜN: Türkiye Cumhurbaşkanı barış suyunun KKTC’den Ürdün’e verilmesini önerdi. Böyle bir durumda KKTC’nin kazancı ne olacak?
Dr. Faiz SUCUĞLU: Türkiye Sağlık Bakanlığında bir ekip son günlerde KKTC’de bazı incelemelerde ve temaslarda bulunmuş. Arkadaşlar 500 sayfalık bir rapor hazırlamışlar. 
Serhat AKPINAR: Rumlar son dönemde dünyanın değişik yerlerinde yapmış olduğunuz temasların önüne geçebilmek adına peşinize bir ekip takmışlar ve siz nereye giderseniz o ekip de hemen baskı kurmak için ilgili ülkeye müdahale ediyorlarmış. 
Onur OLGUNER: Lefkoşa Belediyesi’nin su politikaları ile ilgili yazdıklarınızdan sonra bakalım fiyat politikasında bir değişim olacak mı? Merakla bekliyoruz. 
Sedef Altınbaş AKACAN: Lefkoşa Devlet Hastanesi Çocuk Servisinin baştan sona donatılması için yaptığınız çalışmaların sonuna gelmişsiniz. Çok yakında bu serviste çalışmalara başlanacakmış. 
Latif AKÇA: Rum kimliğine karşın TC’nin Yeşil Pasaport vermesi öneriniz bakalım ilgili makamlar tarafından nasıl değerlendirilecek. İlk kez birisi bu konuda somut bir öneri koyuyor ortaya. 
Ahmet SANVER: Yıllardır Türklere bir kuruş tazminat ödemeyen Rumların şimdi kendilerinin tazminat istemesini neye bağlıyorsunuz? Acaba bugüne kadar bu konuda Türk tarafı geç mi kaldı? 
Egemen BAĞIŞ: Yeniden KKTC’ye hoş geldiniz, son günlerde KKTC ikinci adresiniz gibi oldu. Geçen ayda gelmiştiniz. Hayırdır bu sık ziyaretlerin nedeni ne? 
Turgay AVCI: Kadim dostunuz Egemen Bey son zamanlarda sıkça KKTC’ye geliyor gidiyor. Kendisi ile görüşebildiniz mi? Gazimağusa’da Temiziş’te bir kahvaltı ısmarlasaydınız kendisine. 
Mustafa GÖÇER (Çatlı): Avrupa ve Amerika tatilinizi bitirip ülkeye dönmüşsünüz. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, gördüklerinizi bize anlatın. Bu arada Amerika’da başkanla da görüşebildiniz mi? 
Emrah ADAKLI: Son günlerde anketlere fena halde kafayı takmışsınız. Hemen her konuda yapılan anketi incelemeye almışsınız. Hadi hayırlısı. 
Görkem ÇELEBİOĞLU: Ekonomi politikalarında yapılması gerekenleri bir güzel sıraladınız ama gel görün ki kimse yapılması gerekenler konusunda sizin bu fikirlerinize olumlu ya da olumsuz cevap vermedi. İşte KKTC böyle bir yer. 
Pervin GÜRLER: Olası bir seçimde Güzelyurt’tan milletvekili adayı olmak için artık kararınızı vermişsiniz ve yakında meydanlara çıkmaya hazırlanıyormuşsunuz. Gazanız mübarek ola. 
Dr. Ömer DİKER: Tıbbi onkolog olarak son günlerde baktığınız hasta ve hasta yakınlarından olumlu mesajlar alıyoruz. Tüm hasta ve yakınları sizden ziyadesi ile memnunmuşlar. Başarılarınızın devamını diliyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ:
 “Bu ülkede 2008 yılından 2017 yılına kadar canlı hayvan fiyatları aynı kalmasına rağmen sanayi ürünlerinin hiç ucuzladığını görmedik. Sürekli olarak hep fiyatlar artmış, tüketici ve üretici mağdur edilmiştir. Yani bütün mesele işten anlamayan Sanayi Odası’nın çözüm noktasında ne istediğini bilmemesinden kaynaklanmaktadır.”
Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları
YORUM EKLE

banner471

banner474