banner564

Değişen dünya değişen Kıbrıs

21 Nisan 1959, son kez bir ABD başkanı ile Küba liderinin yüz yüze görüştüğü zamandı. 
O günden bu yana 50 senden fazla geçmiş. Araya soğuk savaş girmiş, Küba yıllardır batı tarafından yalnızlığa mahkûm edilmişti. 
Bugün ise, bu uzun yalnızlık yavaş yavaş ortadan kayboluyor gibi. 
İşte geçtiğimiz Cumartesi günü, bunca yıldan sonra yeniden bir ABD başkanı ile Küba lideri karşılıklı geliyor ve görüşebiliyorlar. 
Obama bu karşılaşmayı “Artık ileriye doğru hareket edeceğiz, ikili ilişkilerimizde yeni bir sayfa açacağı” diyerek karşılıyordu. 
Tabi ki Küba, cephesi daha temkinli, “Her şeyi görüşmeye hazırız ama aceleci davranmayacağız, sabırlı olacağız” diyor.
Yine de, soğuk savaşın bu soğuk gölgesinin dünyanın üstünden bir parça olsun çekilmesini ben sevinçle karşılıyorum. Dünyanın çatışma kültüründen bu güne kadar hiçbir şey kazanmadığı apaçık ortadayken, neden işbirliği için daha fazla çaba sarf edilmesin ki?
Görüşme sırasında Küba Lideri Raul Castro, ABD’nin Küba Devrimi sonrası dış politikalarını, Küba’ya karşı tutumunu ve aktif olarak bu gün dahi kullandığı Guantanamo Körfezi’ni eleştirse de, ABD Başkanı Obama, “Amerika’nın karanlık yıllarından oluşan bu tarihi dersi dikkatle dinlediğini, ve artık geleceğe bakmaları gerektiğini” belirtmiş. 
Bilmiyorum. Her ne kadar bu gelişmelere temkinli baksam da, her türlü olumlu gelişme için ümitliyim. 
***
Biraz da ülkemizin gündemine değinmek istiyorum. Dünyadaki bu değişim rüzgârlarının, bir parça olsun bize de gelmesini ümit ederek. 
Seçimlere 1 hafta kaldı işte. Önümüzdeki hafta bu gün, seçim eğer birinci turdan sonra erecekse, yeni Cumhurbaşkanımızın kim olacağını öğrenmiş olacağız, ya da seçimin ikinci turu için bir hafta daha bekleyeceğiz. 
Umarım halkımız iradesini sandığa götürür, oy verme işlemine katılır ve gerçekten liderlikte görmek istediği adayı destekler. Bu bağlamda herkesi oy vermeye çağırmalıyız.
Kim bilir belki de geleceğimiz bu seçimler ile şekillenecektir. 
Adaylar konusunda ise ben, oluşturduğu değişim havası ve çevresini saran yetenekli genç ordusu ile Mustafa Akıncı’yı öncelikle ikinci turun en büyük adayı olarak görüyorum. Ve ikinci turun gerçekleşmesi durumunda da, oy oranını daha ha yükselterek bu yarışı önde bitireceğini düşünüyorum.
Sayın Sibel Siber ise, her ne kadar da birçok kesim tarafından sevilen bir insan olmasına rağmen, uzun zamandır eleştiri alan propaganda literatürü ve CTP-BG içindeki gruplaşmalar nedeni ile beklediğinden daha düşük oy alacakmış gibi düşünüyorum.
Seçimin en değerli adaylarından biri olan ve benimde de öğretmenliğimi yapmış Kudret Özersay’ın, toplum gözünde çok önemli bir yeri var. Hem akademik kariyeri, hem bu güne kadar görüşmelerde aldığı aktif rolü, hem de öncülüğünü ettiği Toparlanıyoruz Hareketinin gücü ile kayda değer bir oy alacağına inanıyorum. Fakat tüm bunlar ona ilk katıldığı seçimi kazandırır mı? Sanmıyorum. 
Yarışın önde gelen adaylarından son olarak ise, şu andaki Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun durumu ise, diğerlerinden daha net. Ülke genelinde sahip olduğu kemikleşmiş oyların nerdeyse tümünü, UBP ve DP-Ulusal Güçlerin ise birçoğunu alacaktır. Ama yine de bu oyların toplamı ilk turdan zaferi getirmez ise, ikinci turda, olası ittifaklara karşı yarışı kazanacak kadar güçlü değil. 
Son olarak seçimlerin sağlıklı bir ortamda geçmesini ümit ederim. Ve herkesin bu hakkını kullanması gerektiğini, demokratik iradesini belirtmesi gerektiğini hatırlatırım. 
YORUM EKLE

banner608

banner473