Kıbrıs adası 1960 yılına kadar İngiltere’nin idaresindeydi...
Büyüklerimizin anlattıklarına göre; İngiliz idaresi döneminde ‘toplumlar arası çatışma’ yoktu...
İster Türk, ister Rum, liseyi bitirmeyenler dahi mükemmel İngilizce konuşurdu...
Devlet dairelerinde ‘ahbap-çavuş’ ilişkisine göre işlem yapılmazdı...
Öğretmenler tam gün eğitim verir, öğrencilere ‘evlatları gibi’ bakardı...
Tüm resmi kurumlarda kılık, kıyafet düzeni vardı...
Tıraş olmadan işe giden adamı ayıplarlardı...
Vatandaşı devlet dairelerinde süründürme anlayışı yoktu...
Silah veya kesici alet taşımak ağır bir suçtu...
İngiltere 1960’ta adayı terk etti ve 1960’tan itibaren iki toplumlu devlete geçildi...
Bu devletin ömrü de 3 yıl sürdü...
Sonrasında Kıbrıslı Türkler kendi bölgelerine çekilerek, kendi yönetimleri altında yaşamaya başladı...
Fakat; 1974 yılına kadar, yani 11 yıllık süre içinde, İngilizlerden kalan gelenekler bozulmadı...
Tayin ve terfiler, yeteneğe göre yapıldı...
Okullarda İngilizce ağırlıklı dersler devam etti...
Liseyi bitiren ve yüksek tahsile gitmek isteyen Kıbrıslı Türklerin pek çoğu, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi üniversitelere girmekte zorlanmadı...
Bazıları İngiltere ve Amerika’da yüksek tahsil yaparak, en başarılı öğrenciler listesinde yer aldı...
Kötü siyaset her şeyi batırdı
Ne var ki; 1974 sonrasında, Kıbrıslı Türklerin yaşamında adım adım değişimler başladı...
Özellikle de KKTC’nin ilan edildiği 1983 sonrasında…
Bu değişimin temelinde, başarısız siyaset vardır...
Eğitimde, kamu hizmetinde, hemen her konuda gerileme sürecine geçildi...
Bırakın liseyi, üniversite bitirenlerin ezici bir çoğunluğu derdini anlatabilecek kadar İngilizce öğrenemez oldu...
“Okuma, yazma oranımız çok yüksek” diye övündüğümüze bakmayın...
Artık ODTÜ’yü, Boğaziçi’ni, İTÜ’yü, Bilkent’i, Başkent’i kazanabilen öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır...
Peki neden?..
Siyasetin düzeyi çok düşük de ondan...
Siyasetin işleyişi çağ dışı da ondan...
Siyaset ülkeye hizmeti değil, partisel ve kişisel çıkarlar üzerinden yürütülüyor da ondan...
İşte bu anlayış nedeniyle, Kuzey Kıbrıs hemen her açıdan gerilere gitti...
Rüşvet, suistimal, yolsuzluk ve adli suçlarda patlama yaşandı...
Devlete olan güven dibe vurdu...
Kurulması halinde yeni koalisyon hükümetinin ‘devlete olan güveni artırıp, artırmayacağını’ hep birlikte göreceğiz...
Her alanda olmasa bile eğitim alanında ciddi önlemlerin alınmasını gönülden diliyoruz...
Eğitimde tam güne geçilmemesi ve başarının önemsenmemesi halinde, olası bir çözüm sonrasında gençlerin ne tür sıkıntılar yaşayacağını herkesin düşünmesinde fayda vardır…
İngiliz yönetimindeki Kıbrıs , İngiltere yönetimindeki en iyi Eğitim almış Ülkeler arasında idi , Geçmişteki Dünya Standartlarında başarılara imza atmış Avukatlarımız , Doktorlarımız ve Uluslararası üstün ve yetenekli Eğitimcilerimizi bilmeyenimiz Yoktur, bugün yerlerde sürünen Eğitim sistemiz ile Gençlerimiz AB Ülkesi Güney Kıbrıs ve Avrupa’da ancak düşük gelirli işlerde çalışabilmektedirler ! İngiltere’ye göç edebilen Üniversite mezunu gençlerimiz neden ancak az gelirli Restoran ve Fish and Chips gibi işlerde çalışabiliyorlar acaba ! İngilteredeki bir İlkokul mezunu ile KKTC’deki bir Üniversite mezununu maalesef mukayese edebilecek duruma geldik , Gerçekleri görmeliyiz içinde bulunduğumuz yüksek teknoloji çağında Avrupa Eğitim sistemi ile Eğitim sistemimizi mukayese edebilmemiz mümkün değildir !
“ My Father is a Barber SAÇ KESER every day “ eğitimi ile bu çağda Gençlerimizi ne gibi bir geleceğe yetiştirebiliriz acaba bilen var mı !!