“Haykıran sükûtlar vardır ki ancak Allah işitir.” C. Şahabettin.
Tatlı ve haklı bir tebessüm bahçesidir hayat, zihin bozumuna uğradı. Bir komedya gibi oynanır, şüphe yok ki izleyenleri gülmekten çok ağlatır. Karakterin seni aşmasın, ahlâkına göre kurallarını sen kendin koy sana öğretilenlerle hangi yaşa geldiysen o zamana kadar geçen yıllardaki edindiğin tecrübeyi de üstüne koy. Hayatın dersi küçük sorunları şuurla, büyük sorunları sükûtla elekten geçirmeyi bilmek demektir.
Çok çalışmak çok düşenin dostudur. Her düşen kalkabilir mi? Hissettirmeden geçen kural dışı yıllar, olağanüstü kılıcı belinde, asıp keser hayâllerin ucunu bucağını çünkü uçsuz bucaksızdırlar. Pişmanlıklar aydınlıktan korkarlar bu da yaşanmışlıkların delilidir. Bugün yarının gizli defteridir. Kalbinin hissettiği ne varsa tekmil ne diyeceğinin habercisidir gözlerinin.
Hakiki nezaket öğret ilk önce kendine sırasında tecrübe et serbestçe ağırbaşlılığın ciddiyetiyle, bozulur diye fikirlerini düşünerek onları geliştirmekten vazgeçme. Taahhüdüm yok; niçin fikrimi değiştirmeyeyim?
Neleri hiçbir zaman bilemeyeceğim? Umduğumu bulamadığımda, eğer çaresizlik içime çöreklenirse, eskimiş fikirlerimle muşamba suyu geçirmez bir yüreğin terbiyesiyle, bir yaştan sonra da üstüme bilgelik çökerse, “sevmediğim insanlar yeryüzünde çok yer kaplıyorlar gibi gelir.” C.Ş.
Razı olmalısın mum gibi erimeye öğretirken, eğer gölgede yaşıyorsan hiçbir zaman içini ferahlatan günler göremeyeceksin! Zamanın değerini bilip takip edeceksin, hiçbir menfaatin olmadan, kayboluşun içinde kendini bularak huşu uykularından uyanacaksın!
Sağırdır bu sessizlik, çok tesirlidir kalbin gecelemesine. Işığın kâfi derecesi alkışladıkça sessizliği zarafetle tevazunun engin akıbetidir. Sırasında en bereketli hafıza düşüncelerinin tekerleğidir. Yükü hafifletmeli zihinlerden, nefes darlığı çekmeden yüreğin, mukavemetinle kaderini ölç! Izdıraptan sıyrıl, en çok yalnız kalplerin geniş ümitsizliği acıtır.
En güzel manzara sabırdır.
Tahammül-Deneme
Her kişiye ama her seciyesi bozuk kişiye tahammül edecek kuvvet mi var ben de? Ya da, İnsanlar birbirine tahammül etmek zorundalar mı? Olur ya sor geçmişin kader denilen, alafranga, ne idüğü belirsize; aslımıza yazılmış olanlara, havsalamıza, bilincimize...
İnsanların çoğu kez kaçıp saklanamadıkları için bir başkasına hasetle katlanması adil midir?. Hayata karşı savunma mekanizması çok da gelişmemiş insan ilişkilerinde gurur mu baş gösterir?. “Hiç gururumuz olmasaydı, başkalarının gururundan şikâyet etmezdik.” L. Rochefoucault. Şüpheye yer verdiğimiz hep başkalarının kaderini mi yaşıyoruz. Ancak da, eksiklerimizi gururumuzu yendiğimiz zaman bulabiliriz. Kabahat vaat edilen potansiyel koşulları görmeyip endişelerimize göre vaatlerimizi sınırlamamızdır aslında...
Menfaat insanın içinde, mahrem, denkleştiremediği adaletsizliklerin dolambaçlı bir yoluydu. Güyâ saygıya ulaşmak için gizli bir çareydi. Aldatarak, aldanarak, ulaşılmak istenen bu servet!, arzularımızı avuttuğumuz, talihin koruduğu, kendi mizacımızın esiridirler. “İnsanlar birbirlerini aldatmasalar, uzun zaman bir arada yaşayamazlardı.” L.R. Senle ben yaşamak kaygısayla dolu birbirimize birer boş bardakmışız gibi doluşumuz vardır ya. Benliğimizi yarı yolda bırakmayan -duyguların, mesafelerin aralayamadığı -sevgilerin, ve yarınlara bakabilecek umutlarımızın tecrübesi vardır ya.
Ruhuma hâkim olan kurnazca bir bekleyiş arzusu, ince bir cazibe perdesi, kaldırıyor esrârını tıpkı bahsini ettiğimiz, birbirimizi aldattığımız, birbirimize yalan söylediğimiz, polemiklerimiz içerisinde; “Evlenmenin iyisi olur ama nefisi olmaz.”L.R. Çok kere saygı, sevgi, hoşgörü olsa bile iki tarafında bilmediği gizli bir sessizlik çıngıraklı bir yılan gibi gövdesiyle yüreğimize oturur -bu sıfır derecesinden bakışlarıyla; insanı kabullenmeye zorlayan ısırgan sarmaşık; tahammülsüzlüktür.
Kendimden de farklı bir organiktir ihtiyatkârlık. Başkalarını tercih eden, mazur gösterebileceğim pişmanlıklar vardır ki, aklın havailiğinden veya zaafından kaynaklanan yegâne teessür mahsulüdür. Uğradıklarım nasıl zehirlerse beni denebilir ki minnet ve şükran duyamadım; dürüstlükle yaşmaya çalışırken, maskelenmiş olağandışı, görülmedik, temâyüller rehavetiyle; ıssız vahasını arayan bir çöl adamı gibi, salahiyetsizlikle suçlanan, meşgalelerle yorgun bir savaşçı, aklın gayretleriyle ve de ona dokunanların hummasıyla başbaşa -yaşamanın kederi, yaşamanın nedir ederi diye vahiy sorusu soran, giyinmiş ömrü yaşamanın acı tecrübeli elbisesiyle... kahkahaların cennetinde hüzün sarar boğazımı; alıştırılmadığım için ölmekte varmış, herhangi bir zarar mı var diye hep düşünürüm; nefs eleğinden geçip ölmek kurtuluşumuz mudur, alabildiğince tespih ederek imanla ruhumuzu...
Sağduyu soğumuş, kati, bir et parçasıdır sonuçta; mutlaka kanı donmuş, hevessiz -kurutur, hünersiz -yutkunur ve kanaatkâr ruhlarmız için azılı bir inanç hassasiyetidir. Kıskançlık mevkisi ile; hele ezbere, maruz kaldığım tüm o bahsetmek istemediğim sadakatsizlikler çemberi sarmışken dört bir yanımı, edep ve erkânımla düzelmiyor ötekileştirdiğim öteki ihtiraslarım... Masum değiliz, masum değilim, gururumuz yok çoğu zaman, nefessiz kalsak bile insanlara itimatta güvensizlik duymuyoruz. Ancak metin olmak zaruriliği insanın kendi âlemine sığarak tahammülsüzlüğü aşabilmesinin kaçınılmaz neticesidir.
Yarım Kalb
Dişiliğin dergisinde yitik kelimeler, kübik simgeler,
ama yalnız ama yalnızcık, azalırken iklimlerde düşler,
bedeninin ayrıntılarında gencecik uzuyor şu kirpiklerin;
sokakları sensizliğe alıştırıyorum karanlıkta yalpalanan,
azrail bir keder, biçare sessizliğin fiziğinde kuşkul şeyler,
imin dokunuşlarında kızıl bir gelincik gibiydi aksadeler;
kamaşır ıtır pencereden, sabahçıl, ağır ve dağsı güller,
yağız edâsıyla gülüşler, kristâl gökkuşağından evler,
deniz kabukları, ötesiye dalgalar, öpüşüyor köpükler;
pelür ayışığından sızar geceye bir tasayla sisli kandiller,
yangınlar biriktirir alevlerden, seni daha çok sevmek için;
ürperen rahminden, küflü küllere, kalbinin derinliklerinden.
Etkinlikler:
Konser:
Türk Sanat Müziği Gecesi
Tarih: 11 Haziran 2014, Çarşamba
Saat: 20:00
Yer: Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı
Sergi:
Karma-II Fotoğraf Sergisi
Tarih: 4-11 Haziran 2014
Açılış: 4 Haziran, saat 13:00
Yer: Aktivite Salonu/DAÜ
FESTİVAL:
Uzlaşım Festivali
Tarih: 8 Haziran Pazar 2014
Yer: Taşkınköy/Dr. Fazıl Küçük Parkı
Saat: 18.00-24.00