Kıbrıs sorununun çözümü konusunda yeni gelişmelerin olacağına dair belirtiler var…
Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler, doğal gaz ve Türkiye’nin, AB ilişkileri açısından bakıldığında Kıbrıs sorunun çözümü her zamankinden daha anlamlı bir duruma geldi…
Peki bu sorun çözülemez mi?..
Elbette çözülür ama iki önemli başlıktan biri olan mülkiyete baktığımızda, sancılı bir süreçle yüzleşileceğini anlamak zor değildir…
Kuşkusuz bu sorunun başlangıç tarihi 20 Temmuz 1974 değildir…
Öncesinde yaşananları da müzakere masasına koymak zorundayız…
En büyük sorun 1974 sonrasında yaşansa da 1963-74 döneminde köylerinden sürülen Kıbrıslı Türklerin toprak kayıpları gözden uzak tutulamaz…
Barış harekatı sonrasına bakacak olursak kuzeyden güneye göç eden 200 bin Rum’un mülkü, Türklerin kullanımına verildi…
Güneyden, kuzeye göç edenlerin sayısı bunun dörtte biri kadardır…
Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm öngören Annan Planı’nın 2004 referandumunda Rumlar tarafından reddedilmesi sonrasında, adanın kuzeyinde inşaat patlaması yaşandı…
Referanduma kadar büyük ölçüde boş tutulan Rum arazileri üzerinde referandum sonrasında beton binalar yükseldi…
Girne civarı ve özellikle İskele bölgesinde yüzlerce mülk inşa edildi ve satıldı…
Kuşkusuz bu gelişme kuzeyde yaşayanlardan daha çok Rumları korkutmaya başladı…
Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Alithia gazetesi, Crans Montana başarısızlığından sonra konuyu manşetine taşıyarak, Rum Yönetimine şu mesajı verdi:
“Müzakereler yeniden başladığı zaman mülkiyet konusunu Kıbrıslı Türklerle değil; Rus, İsrail, İran, Ukrayna ve İngiliz vatandaşlarıyla görüşeceğiz…”
Kuzeydekiler ne yapıyor
Alithia’nın bu haberini şu şekilde yorumlayabiliriz:
“Ey Rum liderliği, çözümden kaçtık ama mülklerin tamamını kaybediyoruz…”
Kuşkusuz; olası bir çözüm durumunda kuzeydeki mülkün gerçek sahibinin muhatabı Türk yönetimi olacak…
Kıbrıs Türk Yönetiminin, Rum mülk sahiplerini tazmin edebilmesi mümkün değildir…
Öyleyse Taşınmaz Mal Komisyonu çalıştırılmalıydı…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Annan Planı referandumu sonrasında Türkiye ve KKTC’nin eline çok güçlü bir koz verdi...
Bunun özeti şöyledir:
“Kuzeyde mülkü bulunan ve bunları güneydeki bir mülkle takas etmek isteyen veya satmak isteyenler Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuracaklar...”
Taşınmaz Mal Komisyonu ilk aylarda işe dört elle sarıldı ve Rumlardan gelen yoğun başvuruları incelemeye başladı...
Bugüne kadar 8 binden fazla Kıbrıslı Rum, kuzeydeki mülkünü satmak için başvuru yaptı...
Bunların çok büyük bir kısmı ‘kaynak yetersizliğinden’ dolayı sonuçlanmadı...
Kaynak yaratılamaz mıydı?..
Elbette yaratılırdı ama bu hayati sorun siyasilerce önemsenmedi…
Yarın mülkiyette ‘kaynak sorununa’ değineceğiz…



Yıllardır TV 2000 yayınlarında KKTCde Şerefiye vergisini geçirin TMK’nunu çalıştırın diye yöneticilerimizi uyaran Sayın Reşat Akardan başka kim olmuştur ki ? Rum Mülklerini Yapın SATIN da korkmayın diyen gelmiş geçmiş yöneticilerimiz gerçekten Yağmalayıp Sattığımız Rum Mülklerinin bedelini bizden başka kimsenin ödemeyeceğini bilmiyorlarmı yani ! Zamanın değerli Hukukçularımızın Rum Mülklerini Koçanlayıp SATMAYIN ‘ ve Sadece Kiralayın ve de Koçan vermeyin uyarıları boşuna mı söylenmiş yani ! Milyarlarca Dolarlık Rum mallarını gelene gidene Sattık ve Milyarlarca Doları Har Vurup Harmana savurduk Rum Mülklerinin Tazmini ve Türkleştirilmesi için bir Şerefiye vergisini bile geçiremedik ! Uluslararası Tutuklamaları yaşadığımız bu günlerde İşlediğimiz Suçun bedelini Anavatan Türkiyenin veya Başkalarının ödememsini mi bekliyoruz yani ? Kimsenin TMK’nunu çalıştırmayıp Uluslararası Hukuk dışıda işlediğimiz Suçun bedelini Bizden başka Elini cebine sokacağını beklemeyelim ! KKTCde kalan İngilizlere gelince ise zaten İngiltere Devlet sitesinde sakın KKTCde Rum Malı ( Hırsızlık ) Satın almayın bedelini sizden başka kimse ödemeyecektir diye uyarılar halen mevcuttur . Malına gelecek Rumları Ayağından vururum diyen Şahinlerimiz Kıbrıslı Türkleri kendi ayağından vurmadılar mı yani !