banner564

İsid’i Anlamak

İsid, yada İsis, son günlerde Ortadoğu ile ilgilenen herkesin dikkatini çekiyor. Hatta ilgilenmeyen bir çok insanımızın da, yaşananların medyaya yansıması ile bu yeni Orta Doğu aktörü ile ilgili birçok bilgi edindiğini de görüyorum. Ama nedir bu İsis diye sorduğumuzda, aklımıza gelen ilk soru, böyle bir örgüt’ün bir adna çölün kumlarından mı fırladığıdır. Nasıl oluyor da, ancak koskoca iki kenti ele geçirdikten sonra İsid hakkında raporlar düşmeye başlıyor?

Irak’ın 2003’deki Amerikan işgalinden sonra, yaşadığı en büyük travma olarak görebileceğimiz bu son gelişmeler, sanıyorum ki Orta Doğu’nun geleceğini de şekillendirecektir.

İsis açıkça kabul etmeliyiz ki öyle hemen ortaya çıkmış olamaz. Belli ki Suriye’deki yıkımın ardından kendini Irak’ın kuzeyine taşıyabilmiş ve bunu da yaparken gayet düzenli ve birbirinin renk ve model olarak aynısı Toyota marka kamyonetler ile, konvoylar halinde yapmıştır.  Bu da öyle kolay bir iş değildir.

Görüyorum ki İsis, ağır bir şekilde silahlanmış, gelir kaynakları güçlü ve iyi organize edilmiş, profesyonel bir ordudur. Böylesine büyük boyutlu bir yapının, herkesin gözü önünde, ve gizlice Suriye’den, Irak ve hatta İran’ın içlerine kadar uzanması olası değildir. 

Düşünün ki o bölgede, milyonlarca dolar yatırım yapılmış insansız hava araçları (drone) ile Amerika her gün defalarca gözlem yapmaktadır. Ayrıca yine Amerika’nın 2003 den beri Irak’ın içerisinde yerleşmiş olan bir haber alma ağı olduğunu da söyleyebiliriz. Ve tüm bu güçlü haber ağının, bahsi geçen örgütün, kendi maddi kaynaklarını sanal ortamdan yapılan bağışlar, ve gerçek hayatta yapılan banka soygunları ile büyütürken, fark edememesini, ve gücünü anlayamamış olmasını hayal edemiyorum. Ki bazı bağış kampanyaları da açıkça Twitter üstünden de yürütülmüş ve bilgilendirme yapılmıştır.

Aslında CIA’nin bölgedeki aktivitesi de gözardı edilemeyecek kadar geniştir. Son 2 yıldır, ABD dış politikasının bir uzantısı olarak CIA, Suriyeli ayrılık güçlerine silah desteği yaptığını açıkça göstermiş ve bu bilgiler de Amerikan medyasına geniş yer bulmuştur.

Peki, tüm bu gücüne rağmen CIA, yaklaşmakta olan fırtınayı nasıl gözlemleyememiştir. İşin daha da düşündürücü hali, bir Lübnan gazetesinin Mart 2014’deki sayısında İsis güçlerinin Suriye’den çekildiğini ve Suriye Irak sınırı boyunca hareket ettiğini yazmış olması da, herhalde dikkatlerinden kaçmıştır.

Sonuç olarak, tüm bunları değerlendirdikten sonra şu noktaya geliyorum. CIA ve Amerika, bir gazetenin öğrenebildiği bir konuyu bilmiyor olamazdı. Bence, CIA zaten tüm yaşananları biliyordu. Ve uzun vadeli bir planın parçası olarak, destekliyor ve hatta kontrol ediyordu. Düşünün, son üç yıldır, Suriye’deki ayrılıkçı güçlerin desteklenmesine harcanan milyonlarca doların bir kısmının da usulce ve gizlice İsis’e aktarılmış olamaz mı? Suriye deki ayrılıkçı örgütler, silahlar ile destekleniyorsa, İsis de bundan pay almış olamaz mı? ABD bu yöntemi daha önceleri de defalarca denemiş ve uygulamıştır. Bunu da biliyoruz.

Peki amaç ne?

Bence o da açık, Musul’u ele geçirmiş ve Musul Merkez Bankasından yaklaşık 250milyon dolar çıkarmış, Bağdat’a doğru yürüyen ve belki de orayı ele geçirecek bir örgüt, ve 25milyar dolar yatırım yapılmış olmasına, rağmen darmadağın olmuş bir Irak Ordusu, hayatlarını kurtarmaya çalışan yüzbinlerce Iraklı sivil insan ve en sonunda olaya müdahil olmak üzere bir İran.

Yani, belki de İsis, bu en sonuncu maddenin olasılığı adına Orta Doğu’yu ABD için daha da bir karıştıran yeni bir piyondur ve tüm bunların ardından, yeterli gerekçeleri tamamlanmış bir NATO operasyonu gelebilir. Çünkü NATO’nun Irak’a yapağı olası operasyon, hemen ardından Suriye’ye yönelik sınır ve sınır ötesi operasyonlar için zemin hazırlayacak, hem de diğer komşu İran’a haddini bilmesini gösterecektir. Tabi, tüm bunları ancak zamanla göreceğiz.

YORUM EKLE

banner608

banner473