banner564

Kadife ayrılık

   Akıncı, Kıbrıs sorununu çözebilmek için çok uğraştı...
   Kendi toplumundan önemli bir kesimin tepkisine karşın, Rum tarafının birçok talebine olumlu karşılık verdi...
   Anastasiadis’in ve Rum müzakere heyetinin ‘samimi’ olduğunu ve ‘İki Limasollu’nun yarım asrı aşan bu sorunu çözebileceğini düşünmüştü...
   Daha doğrusu buna inanmıştı...
   Bu inanç doğrultusunda sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Rum halkının endişelerini de dikkate alarak adımlar atmıştı...
   Ne var ki; Rum lideri öyle yapmadı...
   Kısa bir süre önce EOKA kahramanını anma töreninde söylediği gibi ‘sadece Rum toplumunun çıkarlarını ve endişelerini düşünerek’ hareket etti...
   Rum  halkını yönlendiren kilisenin çizdiği yoldan en ufak bir sapma göstermedi...
   Yunan hükümetiyle birlikte, Türkiye’yi adadan tamamen silecek bir stratejinin peşinden koştu...
   Bunu yaparken, Türkiye’nin sınır komşularıyla yaşadığı sorunlardan, 15 Temmuz darbesinden ve Anayasa referandumundan medet umdu...
   Cumhurbaşkanı Akıncı ise, özellikle dünkü son görüşmede kiminle dans ettiğini çok daha net bir şekilde anlamış oldu...

Peki ne olacak?
 
   Müzakerelerin resmen bitmiş olduğu ilan edilmedi...
   Ama devam etmeyeceği de netleşti...
   Eide’nin bu saatten sonra yapacağı yeni hamlelerin hiçbir fayda sağlamayacağını herkes anlamalı ve kendi yoluna devam etmelidir...
   Akıncı’nın, Anastasiadis ile ‘son görüşmesine’ saatler kala Başpiskopos Hrisostomos’un, Rum devlet televizyonundan yapmış olduğu açıklamaları herkes dikkatlice okumalı ve bundan sonraki adımlarını ona göre atmalıdır...
   Daha doğrusu; ‘İki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon’ olacağı ve yaklaşık 45 bin TC kökenli KKTC vatandaşının da adada kalacağı konusundaki söylemlerin doğru olduğunu düşünerek hayal kuranlar, artık kendi dünyalarına dönmelidir...
   Rum siyasetini yönlendiren ve yöneten en büyük güç olan kilisenin başı, bunca zaman tüketildikten sonra gerçek niyetlerini bir kez daha açık bir şekilde ortaya koymuş oldu...
   Tek bir Türk vatandaşının dahi adada kalmasına izin vermeyeceklerini söyledi...
   İzin vermeleri halinde 100 yıl sonra adanın Türkleşeceğini iddia etti...
   Fakat; bugünkü durumun devam etmesi halinde nelerin yaşanacağından söz etmedi...
   Onların hedefi ‘uzun vadeli’ mücadeledir...
   Elbet bir gün Türkiye’nin zayıf düşeceğini ve bu çerçevede ‘dostlarıyla bilikte’ adanın tümünü ele geçireceklerini hesap ediyordur...
   Bunun yanlış ve tehlikeli bir hesap olduğunu birileri ona söylemelidir...
   Kıbrıs’ta çözüm olması için canla başla çalışan insanlara bu şekilde karşılık verilmesi Birleşmiş Milletler ve AB yetkililerinin dikkatlerinden kaçmamalıdır...
   Bölünmüş adanın bir tarafını üye yaparak başına bela alan AB’nin, bugünden tezi yok KKTC’ye yönelik tüm ambargoları kaldırması gerekiyor...
   KKTC ve Türkiye hükümetleri de, çok hızlı bir şekilde ekonomik kalkınmaya yönelmeli, ayrıca Mal Tazmin Komisyonu’nu yeniden çalışır hale getirmelidir...
   Yüklü miktarda kaynak yaratarak, kuzeydeki Rum mülklerinin bedeli ödenmeli ve tümü Türkleştirilmelidir...
   Böylesi bir durum, kuzeyde mülkü bulunan Rumları mutlu eder, ama Türkiye aleyhindeki ‘istilacı’ söylemlerini de ortadan kaldırır...
   Yapacak çok iş var...
YORUM EKLE

banner608

banner473