banner564

“KKTC Gerçekleri“

Facebook’ta çakma bir profille bir hesap oluşturuldu ve bu hesaptan ortalığa bir sürü çirkef saçılıyor. Son günlerde herkes bu “çakma” hesabın peşinde.
Birkaç kişi hesap kullanıcılarına ulaşmaya çalışsa da hepsi ağzının payını almış durumda. Açık açık tehdit etmiş KKTC GERÇEKLERİ kendisine mesaj gönderenleri. 
-“Benimle uğraşmayın sonra sizinle de uğraşırım” demiş. 
Şimdi bu çakma adresten DP Genel Sekreteri Hasan Taçoy ve eşi hakkında ağza alınmayacak yayınlar yapılıyor. Aile yapısına uymayan, insanlığı ayaklar altına alan ve özel yaşam mahrumiyetini delik deşik eden yayınlar…
Hepsi gerçek veya değil! Kamuoyunu ilgilendiren bir hadise değil! 
Üstelik Hasan Taçoy’un iki tane dünyalar güzeli kızları var. Ve bildiğim kadarı ile bir tanesi de yurt dışında. Bu hesabı kullananlar bu GERÇEĞİ göz önüne katmadan yapıyorlar.
Onların psikolojisini düşünmüyorlar, ne hissettiklerine önem vermiyorlar. Sadece saldırıyorlar, şuursuzca ve acımadan…
KKTC GERÇEKLERİ bana aslında bu olayda bakılması gereken tarafı hatırlattı. Belki bundan sonrası için bir şeyler yapılabilir.
Zira Hasan Taçoy daha 3-4 sene evvelsine kadar BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMADAN SORUMLU “BAKAN”dı. Yanlış hatırlamıyorsam bir yıldan fazla da o görevde kaldı. 
Keşke o makamda otururken internet düzenlemelerini halletmiş olsaydı, bugün bunlar başına gelmezdi.
Hadi diyelim Taçoy o günlerde aklı başka yerlerdeydi, ya sonraki bakanlar.
Ve bugün o koltukta oturan Ahmet Kaşif hala daha neyi bekliyor? Bir ailenin dağılmasını mı? Yoksa olası birleşme kurultayında veya DP içindeki yarışta kendisine muhtemel aday olabilecek Hasan Taçoy’un iyice yıpranmasını mı?
KKTC GERÇEKLERİ’nin Facebook’ta yazdıkları GERÇEK mi? Hiç umrumda bile DEĞİL!  
Ama bu tür yayınlara KKTC BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA Bakanlığı ne yapar? Sadece seyirci mi kalır? İşte Bu GERÇEK bana daha çekici geliyor?
Dünden bu yana bu paylaşımı görmeyen her halde kalmadı. “SORUMLU” Bakanın bilgisine de mutlaka gitmiştir. Peki, sorumlu bakan bu işin üzerine gitmek niyetinde midir? Değil midir? 
Az önce saydığım gerekçelerden ötürü “aman dur biraz daha yıpransın da ayağımın altına dolaşmasın” mı demektedir?
Gerçek olan bir şey makamda boşa vakit geçiren sorumlulardır. O yüzden bugün Hasan Taçoy’un başına gelenler yarın bir başkasının da başına gelecektir.  
Zira zamanında bunu tedbirlerini almış olsalardı bugün ilgili yayınları anında susturabilirlerdi. Şimdi 7 düvel bile bu olayı konuşuyor. 
***
Sağlıkta kaos kapıda
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde yatmakta olan  bir yakınımı ziyarete gittim. Tam merdivenlerdeyken genç doktorlarımızdan birisi ile karşılaştım. 
-nasıl gidiyor “ diye sordum.
O’da bana yakında
 “gidiyorum abi, sözleşmemiz bitti, kadro falanda yok, buralarda beklemenin bir mantığı yok” dedi.
Ufak bir araştırma yaptım ve şuan –mecburi görev- ve sözleşmeli olarak çalışan birçok doktorun DEVLET KAPISINDAN gitme hazırlığında olduğunu öğrendim. 
Tamda devlet hastanelerinde başarılı işler yapılırken bu gidişler bizi yeniden eski kaotik günlere götüreceğinden endişeleniyorum…
  
MESAJLAR
Sibel SİBER:   Hafta sonu Girne’de şöyle bir zemin yokladım, kök CTP’lilerde büyük sorun var. Bunun üzerine gitmezseniz işiniz hayli zor gözüküyor. 
Dr. Ahmet KAŞİF: Dün Hasan Taçoy’un sağlık durumu ile önce telefonda bilgi aldınız ardından da hastaneye gittiniz. İyi güzelde sağlığı kadar şu yayınlar içinde yakından ilgilenseydiniz ya.
Pervin GÜRLER: Lefke maçında çıkan hadiseler sırasında bir polis memuru işitme kaybına uğramış. Kamuoyuna bu bilgileri de vermeniz gerekiyor. Zira eleştiriler hep tek taraflı oluyor. 
Dr. Ömer GÜR: Kaç doktorun sözleşmesi ve mecburi hizmeti bitiyor? Bu konuda nasıl bir çalışma içindesiniz? 
Kutlay ERK: Parti tabanındaki öfke yakında patlamaya dönüşürse sakın şaşırmayın. Bakmayın şuan mevcut delegeye, zaten çoğu akraba. Aşağıları kaynıyor.
Zeren MUNGAN: Ay sonu maaşları ödeyebilmek için bu ayın ortasından bu yana kimseye çek çıkmıyormuş. İyi de daralan bu piyasada para nasıl dönecek? 
Dr. Faiz SUCUOĞLU: Yazın son günlerinde yeniden köylere tur başlatılmışsınız. Bu arada bazı özel dosyaları da meclisin açılacağı tarihe saklıyormuşsunuz. 
Ahmet BENLİ: Diktatör yakıştırmasını size boşuna yapıyorlar. Elinde devletin tüm kurumlarından izni olan rakibinizin evraklarını imzalamak için diretiyormuşsunuz. Bana kalsa ben başka yolla hallederdim ya neyse..
Ümit ÖZKIRAN:  Hopp ..kayıplara karıştın gene. Üç dört gündür simitçiye de gelmiyorsun. Umarız her şey yolundadır.
Fikri MACİLA:  Ralli’de gösterdiğiniz performans ile herkesin gönlünde bir kez daha taht kurdunuz. Rallide Şampiyon olamasanız da gönüllerde şampiyonsunuz. 
Uğur KAPTANOĞLU: Yakında sizin için İŞID’e üye oldu derlerse hiç şaşmayın. O sakal ve yeni imajdan sonra işiniz hayli zor. 
Gökhan GÜLER: Oğlunuz iki elini birden kırmış. Küçük kardeşimize Allah’tan acil şifalar diliyoruz, umarız en kısa sürede eski sağlığına yeniden kavuşur. 
Şebnem SÜKAN: Şimdi de şarkıcılığa mı merak saldınız. Artık akşamları teşkilatın bahçesinde mini bir konser verirsiniz. 
Kerem TOKA:  Geçen gün sizi ralli de göremedim. Maçlara gitmiyorsunuz ralliyi de bıraktınız, yoksa baleye mi başladınız? 
Bilbay EMİNOĞLU: Cuma günleri namaza gidiyormuşsunuz. Paparrazzi olarak sizde sonunda doğru yolu bulmuşsunuz, Allah kabul etsin.
Sefa KARAHASAN: Güzel bir röportaj ile gazetelere yeniden döndünüz. Ancak gazetedeki fotoğrafta asker gibi duruyordunuz. Belli ki daha sivile alışamadınız. 
Akın AKTUNÇ: İstanbul’a kadar gitmişken hemen karşıdaki BALIKESİR’e de gitseydiniz. Zira Balıkesir’ de hiç fena sayılmaz değil mi?
Şener LEVENT: Ralliden güzel fotoğraf almak isteyenler sizin gazeteye koştu, ama siz yoktunuz. Yoksa bu büyük ralliyi izlemediniz mi?
Abdullah İŞKEY: Perşembe günü toplanacak olan UBP Parti Meclisinde çok ağır bir konuşma yapmaya hazırlanıyormuşsunuz. Aman dikkatli olda çoğu hazırlıklı değil buna. 
Ramazan ÖZCELİK:  Evdeki uydu hallolunca evdeki neşeniz yerine gelmiş. Bu arada yeni dönemde hangi dizileri takip ediyorsunuz. 
Sercan ÇAVUŞOĞLU:  Bir kayıp ilanı da sizin için hazırlıyoruz. Ara ses ver de yaşadığını bilelim kardeş.
 
 
GÜNÜN SÖZÜ
 “5 Kasım'da Zürih'te ne imzaladıysam ve ne söz verdiysem hepsinin arkasındayım! O günden bugüne kadar, birçok kez yazışma ve görüşme oldu. Kendi aramızda bu işi zor çözeriz! Üyeliği kabul et, gerisi kolay, çözeriz! Neden? Bugüne kadar, bu görüşmeleri yapan tüm federasyonlar hiçbir şekilde bu maddeye bırak tamam demeyi, konuşmayı bile reddettiler. FIFA ve UEFA'ya mektup yolladım ve 5 Kasım'da ne konuştuysak ben arkasındayım ama biz bu işi çözemiyoruz dedim Blatter ve Platini'ye..
 KTFF Başkanı Hasan Sertoğlu
BİZİM TEMEL
 Temel günlerden bir gün keçisinin boynuna tasma takıp yanında gezdiriyormuş. Yolda Dursun ona rastlamış ve: 
- Ula Temel ne yapaysun? demiş. 
Temel: 
- Köpeğimi gezdireyrum demiş.
Dursun: 
– Ula Temel iyi de bunun boynuzları var demiş.
Temel:
– Ula Dursun, ben onun özel hayatuna karışmayrum...
YORUM EKLE

banner471

banner474