banner564

Konjonktür kimden yana?

   Türkiye’de AK Partili koalisyon umutları tamamen sona erdi...
   Aradan geçen bunca süre içinde AKP ile CHP’nin veya AKP ile MHP’nin uzlaşamaması, Türk siyasetinin hala ne kadar gerilerde olduğunun bir göstergesidir...
   Terörün tırmandığı, can ve mal güvenliğinin ciddi bir şekilde tartışıldığı bir dönemde, siyasi partiler arasında uzlaşının sağlanamaması Türk milleti açısından büyük bir hayal kırıklığı ve yeni yeni bunalımların habercisidir...
   Siyasi bunalım ve terör olaylarındaki tırmanış nediyle dövizdeki yükseliş, Türk halkının daha da fakirleşmesi demektir...
   Kuşkusuz Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar, KKTC’yi  de etkiliyor...
   Bu ülkede halkın çok büyük bir kısmının konut, ya da araba taksitleri dövize endekslidir...
   Kiralar da öyle...
   Ayda 300 Sterlin kira için, geçen yılın Ağustos ayında bin 50 TL ödeyen bir adam, şimdi bin 350 TL ödüyor...
   Siyasi istikrarsızlığın devam etmesi halinde, TL’nin daha da eriyeceği yönündeki beklentiler oldukça yüksetir...
   Bazı siyasi partilerin erken seçim için öngördükleri tarih Kasım ayıdır...
   Önümüzde daha 3 aylık bir süre var...
   Bu süre zarfında meydana gelebilecek olumsuzlukların, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili müzakereleri de Kıbrıslı Türkler açısından olumsuz yönde etkileyebileceği endişesi vardır...


Kuzey Kıbrıs da sancılı
   Ayrıca Türkiye’de olduğu gibi, Kuzey Kıbrıs’ta siyasetin istikrarsız bir sürece doğru ilerlediğini görmezden gelemeyiz...
   Ulusal Birlik Partisi’nin Ekim ayındaki kurultayında şimdiki başkan Hüseyin Özgürgün’e karşı 5 adayın yarışacağı belirtiliyor...
   Bunların tümü milletvekilidir...
   Özgürgün dışında birinin kazanması halinde, CTP-UBP koalisyonunun şimdiki haliyle devam etmesi sadece sürpriz olur...
   Genel Başkanlık için adaylığını dün resmen açıklayan Nazım Çavuşoğlu’nun “aynı zamanda Başbakanlığa adayım” şeklindeki açıklaması dikkat çekicidir...
   Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı bir dönemde, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakere sürecinde kritik bir aşamaya geçileceği biliniyor...
   Rum lideri Anastasiadis ve sözcüsü Hristodulidis’in açıklamalarına göre; 1 Eylül’den itibaren mülkiyet konusu, toprak ve harita aşamasına geçilecek...
   Her ikisi de “mülkiyette ilk söz mal sahibinin olacak” diyor...
   Bizim taraf ise, şimdiki kullanıcının da hak sahibi olduğunu iddia ediyor...
   Arada çok ciddi farklılıklar var...
   İlk söz mülkiyet sahibinde olursa, bilelim ki; Türk Yönetimi altında diye bir bölge olmayacak...
   Adına ‘Türk bölgesi’ dense bile, Rumların çoğunlukta olacağı bir şekil ortaya çıkacak...
   Peki böylesi bir gelişme bizleri nereye götürür?..
   Bizlere ne kadar güvenlik sağlar?..
   Bunca yılın mağduriyetleri nasıl giderilir?..


Zaman daraldı
   
   Öyle anlaşılıyor ki; Türkiye’de terör ve hükümet krizi; KKTC’de ise UBP kurultayı, elektrik zammı ve dövizdeki patlama ortamında mülkiyet tartışmaları bir karara bağlanmış olacak...
   “Her ikisinin de hakkı olacak ancak buna oluşacak komite karar verecek” dendiği anda bilelim ki Kıbrıslı Türkler için kabus dolu günler yakındır...
   İşin bu noktasında, hesapsız kitapsız düşüncelerle, ortaya koyduğumuz görüşleri eleştiren veya ‘çözüm karşıtlığı’ olarak değerlendirenler olabilir...
   Ne var ki; bağımsız bir medyanın görevi, özellikle hayati konularda kendi halkının ve milletinin çıkarlarını korumaktır...
   Sağlıklı tartışmalar sonrasında yanlıştan dönme şansı vardır...
   Ancak; herkese mavi boncuk dağıtıp, ondan sonra da “ne yapalım böyle olacağını bilmezdik” tarzı bir yayıncılık anlayışı, ileride yaşanabilecek sorunlara ve tehlikelere destek vermek anlamındadır...
   Neticede küçük bir ülkede yaşıyoruz ve olası bir çözüm sonrasında yine birlikte olacağız...
   Bunun bilincinde hareket edip, halkın doğruları öğrenmesine yardımcı olacağız...
   “Rum basınının yalan, yanlış haberlerini aktarıyorlar” diyenlere de bir sözümüz olmalı...
   Rumların yazdıkları, liderlerinin açıklamalarını içeriyor...
   Anastasiadis’in, Hristoduludis’in, Omiru’nun, Kiprianu’nun, Papadopulos ve diğerlerinin...
   Onlar da mülkiyet konusunda önceliğin ‘mal sahibinde’ olacağını ısrarla söylemeye devam ediyorlar...
   Kıbrıs Türk liderliği, bunun tersi bir çözümü başarabilirse onu da ayakta alkışlayacağımızı her fırsatta vurguluyoruz...
    
Euro milyoneri olma hayali
   Gerçekleri konuşup, gerçekleri tartışmamızda fayda vardır...
   Özellikle böylesi kritik bir ortamda insanların karşılıklı çatışır hale getirilmesi çabaları bir kenara bırakılmalı ve sağlam bir gelecek üzerinde sağlıklı tartışmalar yapılmalıdır...
   Evet; kalıcı ve güvenli bir çözümden bazı yararlar sağlayacağız...
   Kendi bölgemizde, Avrupa kurallarını uygulayacak yöneticiler seçebilirsek yeşil parklarımız, kaliteli yollarımız ve kaldırımlarımız olacak...
   Belki sağlık hizmetlerimiz de iyileşecek...
   Ama bilelim ki; hiç kimse Euro milyoneri olmayacak...
   İşsizlik bir anda ortadan kalkmayacak...
   Güneyde yaşayan AB vatandaşları işsizlik nedeniyle başka ülkelere göç ediyor...
   Son yıllarda 10 bin kişinin göç etmek zorunda kalması bizlere bazı işaretler vermelidir...
   Kuzeydeki Türk işçilerini geri gönderme planları yapılırken, güneye daha çok Yunan vatandaşı getirildiğine ilişkin resmi açıklamalar gözden kaçmamalıdır...
   Kendi kendimizle uğraşacağımıza...
   ‘En devrimci, en barışçı, en gerici, en milliyetçi’ tartışmalarıyla kendi kendimizi avutacağımıza, olası bir çözüm sonrasında nerede, ne tür işler yapacağımızı tartışmalıyız...
   Üniversite mezunumuz maşallah pek fazla...
   Ama bu ülke artık yeni eczanelerin açılmasını kaldırmıyor...
   Yüzlerce beden hocasına istihdam olanağı yaratması imkansız...
   Daha şimdiden ‘avukat patlamasının’ yaşandığını ve bu gençlerimize karşı büyük kötülüklerin yapıldığını görmezden gelemeyiz...
   Bunları içimize sindirip, iflas eden bu eğitim sisteminin sürdürülmesini mi isteyeceğiz?..
   Yoksa “yeter artık” mı diyeceğiz?.. 
   Herkes oturup düşünmeye başlasın...
   “Avukatım, eczacıyım, doktorum, öğretmenim, işletmeciyim ama işsizim” diyerek, olası bir çözüm sonrasında herkesin ‘Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ dairelerinde iş bulacağını düşünüyorsak...
   Kendi kendimizi aldatmış oluruz...
   Daha da geç olmadan uyanmalıyız......
YORUM EKLE

banner471

banner473