banner564

Kuyuda su kalmadı

   Uzun yıllar “Nasıl olsa Rum’dan bedavaya alıyoruz, elektrik santralına gerek yok” dediler...
   Ve Rum’dan ‘parasız aldıkları’ elektriği halka para ile satarak, gelirleri ile istihdam yaptılar...
   Kamu maaşlarının bir kısmını buradan ödediler...
   Sonra bir sabah uyandıklarında, Rum tarafının artık ‘bedava elektrik vermeyeceğini’ öğrendik...
   Ateş bacayı sarınca, bu ülke koşullarına uymayan santraller getirildi...
   Üretimi hem pahalı, hem de çevre açısından zararlı...
   Olsun!..
   Yeter ki ülke aydınlansın!..
   Ama ülke bir türlü aydınlığa kavuşamadı...
   Bugün oldu elektrik kesintileri ‘bakım ve onarım’  veya ‘şebekede arıza’ adı altında devam ediyor...
   Faturalar ödenecek gibi değil...
   Olsun!..
   Bir devlet kurduk...
   Ve ülkeyi aydınlattık ya...
   Kesintilere de pahalılığa da boyun eğeceğiz!..
Kurumayan yer kalmadı
   Bundan 40 yıl önce Kuzey Kıbrıs’ta durmadan akan pınarlar vardı...
   Kısa sürede tümü kurutuldu...
   Eski göletlerin yetersiz kalacağı düşüncesiyle Türkiye’nin yardımlarıyla yeni barajlar yapıldı...
   Bunların büyük bir kısmı bakımsızlıktan su tutmaz hale geldi...
   Olsun!..
   “Kuyu açar, sorunu gideririz” dediler...
   Özellikle Güzelyurt’ta kuyu üstüne kuyu açtılar...
   Narenciye cenneti bu bölgeyi bilinçsizce davranışlar yüzünden öyle bir hale getirdiler ki; yerin altında kullanılabilir kalitede su kalmadı...
   Motorlar çalıştığı sürece kuyulardan deniz suyu gelmeye başladı...
   Olsun!..
   Kaynatır içer, yaşamaya devam ederiz...
   Şimdi Türkiye’den su gelecek...
   Hem de içilebilir kalitede...
   Bunu kimin, nasıl dağıtacağı ve fiyatlandırmanın ne olacağı hala net olarak bilinmiyor...
   Ömrü belli olmayan hükümetin bir kanadı “suyun yönetimini belediyeler yapacak” diyor...
   Diğeri suskun veya ilgisiz...
   Vatandaş ise tedirgin...
  
Kaynaksız garantiler
   Gelmiş, geçmiş hükümetler, tek emeklilik uygulamasını hayata geçiremedi...
   Bu amaçla Türkiye’den sağlanan paralar,başka yerlere aktarıldı...
   Tek emeklilik gerçekleşmeyince, Sosyal Sigortalı vatandaşlar ‘üvey evlat’ konumuna getirildi...
   Sigorta Kurumu yıllardan beri maaş ödemede zorlanıyor...
   Gelirler, giderleri karşılamıyor...
   Hükümet edenler, köklü çözüm bulmak ve kurumu ayağa kaldırmak yerine, devlet bankalarına ve İhtiyat Sandığı Yönetimi’ne talimat vererek, sürekli borçlanma yönüne gitti...
   ‘Devlet kefaletiyle borçlanma’ adını verdikleri bu uygulamanın sonucunda Sigorta Kurumu daha da kötüye gitti...
   İhtiyat Sandığı’nın kasası delindi...
   Bir devlet bankası verdiği kredileri geri alamadı...
   Bir ay sonra kurumun 13’üncü maaş ödemesi var...
   Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde “veremeyiz, edemeyiz” diyemezler...
   Geçmişte olduğu gibi ‘devlet kefaletiyle’ borçlanma yoluna giderek hem normal maaşları, hem de 13’üncü maaşları ödeyecekler...
   Kuruma, en azından 150 milyonluk bir borç yükü daha binecek...
   Peki bu borçları kim, nasıl ödeyecek?..
   Hiç kimse bunun yanıtını veremiyor...
   İzlanda, bir zamanlar ‘banka iflasları yüzünden’ olduğu gibi satışa çıkarılmıştı...
   Ama biz onu da yapamayız...
   Çünkü oturduğumuz toprak da bizim değil...
   Öyleyse bu filmin adını siz koyunuz!!!
YORUM EKLE

banner471

banner473