banner564

Kuzey Kıbrıs turizm sektörümüzün güncel durumu

Yine bir seçim süreci ile karşı karşıyayız. Belki de dünyada en fazla seçim olan ülkelerin en başında geliyoruz. 27 Eylül ‘Dünya Turizm’ Günüydü ama bizde gündem seçimlerdi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşamak biraz dünya ülkelerinden farklı oluyor.

Yaşadığımız sosyal hayatta ilgi alanlarımıza göre, dünyadan farklı duyarlılıklar ve beklentiler geliştiriyoruz. Enteresan, kapalı bir fanusun içindeymişiz gibi. Kişisel çıkarlar ülke çıkarlarının önüne geçebiliyor.

Dikkat edin; 51 yıldır konuştuğumuz konular hep aynı. Ne olacak bu “Kıbrıs Meselesi”? Kıbrıs konusunun geleceği, ekonomide yaşanan daralma, dünyanın bize uyguladığı siyasi, ekonomik, insani, spor ve kültür alanındaki ambargoları Anavatan Türkiye’nin her türlü destekleriyle azaltmaya çalışıyoruz.

Ama gün geçtikçe çözülmeyen Kıbrıs sorunu, Rumların anlaşma ister gibi görünüp ama esasta istemeyen tutumlarını, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni asla Türklerle yeniden paylaşmak istemediklerini tüm dünyaya doğru anlatmamız lazım. Bunu gün geçtikçe kaçırıyoruz gibi. Anlatırken de, Güneyli komşuların 1963 yılından beri Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek taraflı olarak gasp ettiklerini ve bunun getirdiği her türlü kazanımdan yıllardır Kıbrıs Türkünü mahrum ettiklerini dünyanın gözüne sokmak lazım.

Turizmde eksiklerimizin farkına varmak çok önemli

Avrupa’ya turizm destinasyonu olarak coğrafi anlamda yakınız ancak bir o kadar da uzağız. Sebebi çok basit aslında. Turizmde “North Cyprus” markasını dünyanın dikkatine doğru tanıtım politikalarıyla ve bunun getireceği pazarlama faaliyetleriyle sunamıyoruz. Bunu yapamamamızın sebebi adaya ulaşımın eksik oluşu ve turizmin dış dünyada “güvenli, ulaşılabilir, ödeyeceğiniz paraya değecek bir destinasyon” kimliğini oluşturamamamızdan kaynaklanıyor.

Buna ek olarak, kendi yaşamsal koşullarımızın sonucunda oluşan ve bir türlü tüm sektörlerle yaşayamadığımız, birlikte hareket edebilme noksanlığımızdan dolayı şu andaki turizm destinasyonu algımız ve turizm ürünü farkındalığımızda eksiklikler yaşanmasına neden oluyor. Bunlar aşılamayacak kadar zor mu? Kesinlikle hayır.

Turizm sektörümüzde teşhis ve tedavi

1. Turizm politikalarının uygulamadaki netlik ve kolaylık noksanlığı. Yazımızın başında belirttiğimiz gibi, politik değişimlerden kaynaklı hükümet programlarında sürekli değişen turizm politikalarımızın uygulamada gösterdiği boşluklar “turizm ürününün” sağlıklı gelişimini önlemektedir. Bu yüzden yeni yasama döneminde meclisin gündemine gelecek olan “Turizm Master Planı” artık bir devlet politikası haline dönüşmelidir.

2. Sektörel paydaşların (KITOB, KITSAB, RESBİR vb.) birlikte ortak sinerji oluşturularak meydana getirilen koordinasyon eksikliği özellikle son günlerde Airbnb yasasının gelişmesinde üst perdeye taşınmıştır. Neredeyse turizm yatak sayısının (27.800) daha fazla yatak sayısı miktarı olan Airbnb (30.000) sektörü için oluşturulan yasa, yukarıda bahsettiğim STK’lar ve tüm tarafların fikri ve onayı alınarak meclis gündemine gelmelidir.

3. Gittikçe kontrol edilmeyen ve kaçak olarak pazarlanan evler, daireler, villalar 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 50 küçük aile işletmesi otelin, ulaşım ve girdi maliyetlerinin (maaşlar ve enerji), yiyecek-içecek yüksekliğinden dolayı kapanmasına neden olmuştur. Eğer bu böyle giderse, yakında büyük tesisler de bu kontrol edilemeyen mekanizmanın zararlarını görecektir. Sebebi, bu otellerimizin normalde fiyat olarak kaçak pazarlanan yerlerin fiyatlarından ve güneyden pahalı oluşudur.

4. “Ada Kıbrıs” projesi kapsamında adaya ulaşımın ucuzlatılması, özellikle İngiltere ve Türkiye’den konulan uçakların ne yazık ki yetersiz kalışı (günlük kırk uçuştan sadece iki tanesi) turizm sektörümüzde beklenen pozitif açılımı yapamamıştır. Uçak sayısının bu kapsamda çoğaltılarak biletlerin daha makul seviyeye çekilmesi için çalışılmalıdır. Ülke pahalıdır, bunu kabul etmemiz gereklidir.

5. Turizm politikalarının gelişmesi ve uygulama metotlarında turizm istatistikleri önemli rol oynamaktadır. Adaya gelen turist sayısı gerçekçi olarak açıklanmalı; bu sayı gelen yolcu sayısıyla karıştırılmamalıdır. Özellikle kalış sürelerinde, gecelemelerde yaşanan daralma, yaz sezonunun otel doluluk oranlarının beklentilerin altında kalması, bunların sebep-sonuç ilişkileri ve izlenecek yol haritası gerçekçi bir şekilde anlatılmalıdır. Yanlış istatistikler kendimizi kandırmaktan öteye gitmez.

6. Tanıtım ve pazarlama faaliyetlerindeki noksanlık ve eksiklikler ne yazık ki bizlere 2026 yılının da çok parlak geçmeyeceğini öngörmektedir. Daha önceki yıllarda otelcilik yapmış bir kişi olarak söyleyebilirim ki, birkaç otelimizin doluluk oranları yüzde yetmiş beşlerin üzerinde olsa bile (bu rakam normalde diğer otellerde yüzde 42-43), bu tesislerin kâr marjı beklenenden çok düşük olup %5’i geçmemektedir. Uzun lafın kısası, bu tesisler sadece günü kurtarmaktadır.

7. Turizm politikalarının uygulanabilme ve icra sürecinde, aynı Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı gibi turizm yatırım geliştirme ajansı kurulmalı (TUTAYGA) ve turizm uygulama süreçleri ile pazarlama faaliyetleri bu gelişim ajansı üzerinden yürütülmelidir. Tamamıyla turizm profesyonellerinden oluşmalı ve apolitik bir yapıda çalışmalıdır. Turizm politikaları icra edilerek kâğıt üzerinde kalmamalıdır. Düşünsenize, TUTAYGA yapısı içerisinde rol alacak olan tüm stratejik gelişim planlarının düzenleyicileri ve tüm sektörün oluşturduğu baş aktörler turizmin önünü açacaktır.

8. Turizm politikalarının ekonomiyi canlandırabilme kabiliyeti anlamında Türkiye’mizin her anlamda ülkemizin en büyük pazarı ve ekonomik destek olarak doğru projelerle yanımızda olduğunu unutmayalım. Alternatif turizm pazarı ve ürün çeşitliliğimizi, ayrıca MICE (kongre, toplantı, konferans) turizminden “off-season” döneminde faydalanarak, kültür turlarıyla adamıza sadece çok küçük bir oranının geldiği en büyük pazar olan Türkiye’ye tanıtım ve pazarlama faaliyetlerimizi çoğaltmalıyız. Geçmişte çok önemli gelir kaynaklarımızdan olan Alman, İngiliz ve İskandinav pazarlarını canlandırmalıyız. Bu pazarlar tamamıyla kaybedilmiş, neredeyse bitmiş durumdadır. Bu bölgeler, son yıllarda güvenlik unsurunun ön plana çıktığı bir dönemde bizim için çok önemli pazarlar olmaya devam edecektir. Burası her şeye rağmen güvenli bir ülke.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Benard Vetbuje
Benard Vetbuje - 3 gün Önce

Having the opportunity to school and now work in the TRNC, I can say this captured everything I've witnessed both from the policies from different sectors of the economy especially the housing market and the relationship between the north and the south which has been somewhat delicate and unconventional. The recommendations given above are very much needed, which if implemented will see some changes and improvement in the Tourism Sector which has been the major source of revenue for the TRNC.

İsmet esenyel
İsmet esenyel @Benard Vetbuje - 3 gün Önce

Thank you so much for your positive feedback

Seran Beyar
Seran Beyar - 3 gün Önce

Kltc’de en büyük açıklarsan bir tanesi de Turizm sektöründe ve diğer alanlarda Kkktc vatandaşı yeni mezun gençlerimizin ara eleman olarak kullanılamaması ve istihdam sağlanamaması diye düşünürüm Sayın hocam

İsmet Esenyel
İsmet Esenyel @Seran Beyar - 3 gün Önce

Kesinlikle çok haklısınız kıymetli hocam

Timuçin özkan
Timuçin özkan - 3 gün Önce

Hocam kaleminize sağlık önemli tespitler.

İsmet Esenyel
İsmet Esenyel @Timuçin özkan - 3 gün Önce

Çok teşekkür ederim

banner608

banner474