banner564

Lübnan ile anlaşmaya nasıl itiraz edebiliriz?

Kıbrıs Rum Yönetimi, Lübnan ile deniz yetki anlaşması imzaladı. Doğal olarak kınadık; “Yok hükmündedir” dedik…
Bazı devletler, Rum tarafı ile imzaladıkları “yok hükmünde” anlaşmalara dayanarak Güney Kıbrıs’ta askeri faaliyet gösteriyor, Güney Kıbrıs ile ticaret yapıyor veya Kıbrıs Rum Yönetimi ile çeşitli “ortak işler” çeviriyorlar. Bunların arasında, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği taşıyan Kıbrıslı Türklerin yararlandıkları bile var. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyesi olmasından kaynaklanan bazı imtiyazlarımız var. Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuna kolay giriş sağlayan ülkelere uçmak hoşumuza gidiyor.
Lübnan ile anlaşma ise hoşumuza gitmedi. İtirazımız var!
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, konu ile ilgili açıklamasında, anlaşmaya konu olan alanın “Türk kıta sahanlığının dışında kalmakla birlikte”, Türkiye’nin konuya, “Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin hakları bağlamında yaklaşmakta” olduğunu duyurdu. Türkiye, biz iddia sahibi değiliz ama Kıbrıslı Türklerin haklarını da çiğnetmeyiz diyor: “Lübnan veya bölgedeki diğer kıyıdaş ülkelerin GKRY'yle bu tür bir anlaşma imzalaması, Kıbrıslı Türklerin Ada üzerindeki eşit hak ve çıkarlarını yakından ilgilendirmektedir. GKRY'nin, Kıbrıslı Türkleri veya Ada'nın tümünü temsil etmediğini ve Ada'nın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisi olmadığını hatırlatmak isteriz.”
Gayet anlaşılır bir açıklama ama bu açıklamanın bölgedeki devletler veya Doğu Akdeniz’de çatışma değil iş birliği arayışında olanlar üstünde etkili olabilmesi için benzer yaklaşımı Kıbrıs sorununun çözümü konusunda da göstermek gerekiyor. Ada üzerindeki “eşit hak ve çıkarlarımız”, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kaynaklık eden anlaşmalardan ve Kuruluş Anlaşması’nın bir parçası sayılan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’ndan kaynaklanıyor.
Rum lider Hristodulidis’in Lübnan ile imzaladığı deniz yetki alanları anlaşması, Kıbrıs Cumhuriyeti adına imzalanmıştır. Öyle anlıyorum ki bizim itirazımız Hristodulidis’in tek başına bu anlaşmaya imza koyamayacağı şeklindedir. Bir itirazımızın kaynağı da 1960 anlaşmalarıdır.
Kıbrıs sorununa çözüm arıyorsak soruna “tutarlı” bir yaklaşım göstermek ve bu yaklaşımı Rum Yönetimi ile birlikte Rum tarafı üzerinde etkili olabilecek devletler nezdinde canlı tutmamız gerekir.
1959-60 anlaşmalarının Kıbrıs sorununa çözüm bulunabilecek bir çerçeve sunduğunu gündeme getirmeye çalışıyordum… Lübnan ile anlaşma ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı açıklaması ne dediğimi anlatmak bakımından güzel bir örnek oldu.
Geri dönüyoruz: 1959-60 anlaşmalarının bir ürünü olan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nı, aradan geçen bunca sürede yaşananlar ve bu yaşananlara ilişkin olarak BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde yeniden şekillendirilme isteği ile ortaya çıkarsak Kıbrıs sorununun kronikleşmiş çerçevesini kırabileceğiz.
Problemleri çözmenin ilk adımı, sadeleştirmedir! 
Bu yaklaşımla Kıbrıs sorunu biraz olsun sadeleşmiş ve çözüme yaklaştırılmış olacaktır.

YORUM EKLE

banner608

banner473