Kaderin bir anını yaşamak, kaybolmak mı yarın için, kayboldun ya geçtiğimiz günlerde sebepsizce bize de sormadan. Yağdırmak ne mümkün düşünceleri, üstünü örtmek bir avuç kumla. Arasından ne kadar kabahat çıkacak diye karıştırıvermek sorgusuz sualsiz. İşte ben zihnide tutulacak bir şey kalmayıncaya kadar yazan adam, belki bilirsiniz, geçmişte klasiklerle yaşamaya çalışan ve kendine her gün bir şey amaç edinen, vazgeçirilen, yürümek çok mu kolay, onu bana sorsanız koşmaya çalışanlara, koşmaktan çok daha zor belki de durmak, sessizce durmak, konuşmadan, üşüterek, küserek dünyaya. Kusursuzluğu zor, huzursuzluğu zor, arkadaşlığı zor, değişiklikler yapılıyor ama yine aynı düşünceler zorluyor insanı değişmesin diye değişmek istenenler. Cesaretleri kırılıyor bir şeyler yeni bir şeyler yapmasınlar diye. Nasıl bu kadar sevgisizler, önün açık deyip insanı bir rahat bırakmıyorlar. İnsan bu ya o da kırılır, kırdırılır. Kırık bir kalple ne kadar savunmasızsa insan o kadar üstüne üstüne gitmek bizde adeta bir hastalık gibi üremekte. Yarım kalmış herşey, herşey onların üstüne oynanıyor, kaderin geleceği gelecek mi yoksa kadar sadece gelecekten ibaret mi? İlgilenildiği kadar ilgilenildi kalmadı başka ilgilenilebilecek, hiçbir yarım kalmış adam kalmadı içimden geçirecek. Ben kendi kendime hepsini gömebilecek, isteksizce-istekli peşinen sevgileri ödemiş, borcunu ödeyecek bir gecelik adam değilim, tamam geçecek, keşmekeş edecek.
Tertipli, iç geçiren dertlerimle, bir başına kaçtım tüm düşünceler hapishanelerinden, en sonunda sevgiler peşime düştü, onları da atlatmak gerek. Eldivenlerini giyip doğruluğun kader kurbanı olmadan gecelerin kâbuslarının, yine yeniden kendi içime girmek gerek. Sevgiyle öperek. Dokunuşlarından öperek. Kendi nefsini terk edebilmektir marifet.
Ölüm Sessiz Gelir
Ölümün sesi sessiz gelir
Belki bir gün gelmez sanki her gün gelir
Sevgisizlikten yoksun gecelerde
Gündüzlerde gözünüzü daha açmadan
Ölürsünüz nefes bile alamadan
Kahırdan ağrıdan yaşlanmadan
Ölüm ağır ölüm tarihsiz ölüm
Benim gözüm özüm sözüm
Bir değil iki değil üç değil
Köprüsüzdür etim kemiğim
Ölüm sessizdir ama
Yaşına bakmaz da
Ayrılıkta çok zordur bu dünyadan
Alıp götürür
Sessizlik
Ürkütür
Bu yalnızca yalnızlığın türküsüdür.