banner564

Mekânı sahiplenmek

Geçtiğimiz Cuma akşamı Diyalog Gazetesi’nin ikinci, Diyalog TV yayınının ise birinci yılı kutlandı. Yerel basınımıza çalışmalarıyla katkı koyan, Kıbrıs Diyalog Yayıncılığa nice yıllara dilerken, yayında emeği geçen tüm çalışanlarını da gönülden tebrik ederim.
Hafta içi genç arkadaşlarla sohbet ederken içlerinden biri, kendisine yurt dışından misafir olarak gelecek olan arkadaşının Lefkoşa’da Bandabuliya’yı (Belediye Pazarı) merak ettiğini ve görmek istediğini belirtmiş. Bu sohbet ortamındaki genç arkadaşım da Lefkoşa’daki Bandabuliya’nın nerede olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Önce bunun benim anlayamadığım bir tür şaka olduğunu düşündüm, çünkü ismi bende saklı genç arkadaşım Lefkoşa’da ikamet etmekteydi. Sonradan bu konuda ciddi olduğunu gördüm, gerçekten de Bandabuliya’nın yerini bilmiyordu, çünkü hiç ziyaret gereği duymamıştı. Bu durumda hemen sorunun içeriğini değiştirip yeniden ortamdaki genç arkadaşlarıma sordum. 
Misafiriniz Lefkoşa Surlariçi’ni gezip görmek istese, misafir arkadaşınızla nereleri ziyaret edersiniz? 
Bu soru karşısında aldığım cevap, gerçekten bir elin beşparmağını geçmedi. İçlerinden bir tanesi uyanık davranıp, misafiri ile birlikte Girne Kapısının önünden başlayan mavi çizgiyi izleyerek, Lefkoşa Surlariçi’ni gezebileceğini belirtti. En azından bu arkadaşım yenilenen mavi çizginin işlevinden haberdardı. Peki, bu çizgiyi hiç takip ettiniz mi? sorusunun cevabı da maalesef olumsuzdu.
Bunun düşündürücü bir durum olduğu saptamasını yapmak istiyorum. Çünkü sohbet ortamındaki genç arkadaşların büyük bir bölümü Lefkoşa’da ikamet etmektedirler. Bir şehri tanımak için orada yaşamanın yeterli olmadığı, yaşanan bu küçük sohbet ortamından da belli oluyordu. 
Yaşadıkları şehri tanımadan, binlerce yıldır adanın başkenti olan Lefkoşa’nın geçmişinde yaşanılanları anlamadan, gördükleri binaların, eserlerin özelliklerini bilmeden, güzelliklerinin farkına varmadan bu şehirde yaşamak… Yaşanılan bu şehre yabancı olmak kolay açıklanabilecek bir durum değildir!
Lefkoşa asırlardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu şehirde yaşayanların Lefkoşa’nın çok kültürlü dokusunu tanımaları, bu şehrin güzelliklerini görmeleri ve bilmeleri gerekmektedir. En azından gelen misafirlerine, yaşadıkları şehri tanıtacak kadar, şehirlerini tanımaları elzemdir. Kişilerin yaşadığı şehri sevmesi, koruması ve geliştirmeye çalışması, yaşadığı şehre olan aidiyet duygusunun gelişmesi ile mümkün olacaktır. Aidiyet duygusu ise tanımakla, anlamakla gelişecektir.
Yaşadıkları şehri anlatmayan bir eğitim öğretim sürecinden geçen gençlere kabahat bulmak mümkün değildir. Gençlere yaşadıkları şehrdeki farkındalıklarını artırmak elbette eğitim sistemimizin ve biz büyüklerin görevidir. 
Toplum yaşadığı mekâna, farkında olduğu oranda sahip çıkacaktır. Sahiplenme duygusu gelişmeyen toplumlar, o mekândan süpürülmeye mahkûmdurlar. Herkese iyi pazarlar.
YORUM EKLE

banner471

banner474