Güney Kıbrıs, bankaların batması nedeniyle ekonomik açıdan ciddi sıkıntılar yaşadı...
Halkın tamamına yakını, bankalardaki mevduatlarının önemli bir kısmını kaybetti...
Yüzlerce şirketin kapısına kilit vuruldu...
Ekonomik kriz öncesinde, yani 2012’de işsizlik oranı yüzde 38 iken, bu yıl pandemi krizine rağmen yüzde 13’lerde seyrediyor…
Rum hükümeti, bankaların batması sonrasında ticarette yaşanan kayıpları telafi edebilmek için turizme ve buna bağlı olarak tarıma daha çok destek vermeye başladı...
Larnaka Havaalanı’na alternatif olan Baf Havaalanı’nda vergileri çok alt seviyeye indirdi...
Böylece ulusal hava yolu şirketlerinin yanı sıra ‘düşük maliyetli’ özel hava yolu şirketlerinin adaya sefer düzenlemesini başlatmış oldu...
Sebze ve meyve yetiştirmek isterseniz önce tohumu tarlaya ekersiniz...
Sonra gübresini ve suyunu verirsiniz...
Zamanı gelince ürünü toplar yersiniz...
Turizm de böyle bir şeydir...
Birilerinin otel yapmasını teşvik edeceksiniz...
Otel yapanlara tüm altyapı hizmetlerini götüreceksiniz...
Bu otelleri dolduracak turistin gelmesi için ulaşım olanakları geliştireceksiniz...
Gelenleri memnun etmek için ülkenizi temiz tutacak, kaliteli hizmetler vereceksiniz...
Yeni yatırımlar
Rum tarafı tüm bu saydıklarımızı iyi beceriyor...
Sadece turistik kentleri değil, küçük köyleri dahi temiz tutuyor, farklı mimari projelerle buraları yaşanacak yerler haline getiriyor...
Binlerce yabancının güneydeki köylerde ev satın almasının temelinde özendirme vardır...
Başka ne yapıyor?..
Yabancı yatırımcıları ülkeye çekebilmek için sürekli girişimlerde bulunuyor ve cazip teklifler sunuyor...
Rum lideri Anastasiadis; Avrupalı yatırımcılardan daha çok, Mısır, Kuveyt, Suudi Arabistan, Lübnan ve Katarlı yatırımcıların peşine düştü...
Özellikle Mısır’la ilişkileri çok geliştirdi...
Doğal gaz anlaşması yaptığı bu ülkenin zenginlerine yatırım teşvikleri sundu...
Sonunda sadece bir tanesi 220 milyon Euro’luk yeni yat limanı projesine talip oldu...
Gelecek yıl içinde Ayia Napa bölgesinde 600 yat kapasiteli bir marina tamamlanmış olacak...
Marina çevresinde beş yıldızlı bir otel, barlar, lokantalar, villalar ve daireler olacak...
Böylesi bir projenin meyvelerini bir günde toplayamazsınız...
Ancak, faaliyete geçilmesinden 3-4 yıl sonra turizmdeki yükselişi gördükçe ülkeniz adına gurur duymaya başlarsınız...
İşte güneydeki bu gelişmelere bakınca “Acaba biz neden ileri değil de geriye gidiyoruz?” diyerek üzülüyoruz…
Onlar; Coronavirüs’e karşı sağlık önlemlerini alırken, diğer yandan turizm faaliyetlerini geliştirmek için çırpınıyor…
Bizim gibi uçuşları yasaklamak yerine; iki havaalanına daha çok uçak indirmek için yoğun çaba harcıyor…
Sadece bu örnek, iki taraf arasındaki ‘yönetim farkını’ ortaya koyuyor…
Çok üzücü…
Neden mi?
Cunku bizim fakir bir anacigimiz varken onlarin cok zengin bir Babablari var (AB)
Bizi kimse tanimazken , onlar Avrupa oldugu icin herkesin gozunde bir numara.
Bu gercekleri goremiyormuyuz acaba ?