Uzun süre devam eden İsrail-Hamas savaşı sonrasında barış planı taraflarca kabul edildi…
Hayatını kaybeden 70 bin dolayında Filistinli var…
İki milyon dolayında göç yaşandı…
Konutlar bombalarla yerle bir edildi…
Şimdi 50 milyar doların üzerinde bir yatırım ihtiyacından söz ediliyor…
Dünya lideri ABD’nin başkanı Donald Trump, barışın sağlanması için büyük çaba harcadı…
Başarılı bir diplomasiyle bölge ülkelerini de yanına aldı…
Türkiye, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteğini sağladı…
Fransa, İngiltere, İspanya barış projesine destek verdi…
Trump, dün İsrail meclisindeki konuşmasının ardından Mısır’ın ‘Sharm El Sheikh’ kentinde düzenlenen barış zirvesine katıldı…
Zirve’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis de vardı…
Hristodulidis bu toplantıya Kıbrıs Cumhurbaşkanı sıfatıyla katıldı…
Sadece dünkü fotoğraf dahi, Kıbrıs geleceği hakkında tahmin yürütmek için yeterlidir…
Yeni Ortadoğu şekillenmesinden söz eden Trump’ın, Kıbrıs’a karşı ilgisiz kalacağını düşünmek yanlış olur…
O yüzden sadece ‘bugünü yaşamayı’ önemseyen ve gelecekle hiç ilgilenmeyenlerin bir kez daha düşünmelerinde fayda vardır…
Kıbrıs’ın bölünmüş kalacağını ve bir askeri yığınak merkezi olacağını düşünmek yerine, bir barış adası olarak ekonomik yönden nasıl ilerleyeceğini düşünmenin tam zamanıdır…
İki yıl sonra satış aşamasına geçecek olan doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilmesi için, Kıbrıs sorununda ilerlemenin şart olduğunu herkes biliyor…
Gazze’de yaşananların ‘zayıf toplumların’ ağır yenilgi alabileceğini de biliyoruz…
Öyleyse; sağlam garantilerle yeni bir yol alınması için siyasette ortak görüş ve projelere her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır…
Kısa bir süreliğine 2003 yılına gidelim…
Sabahleyin uyandığımızda 23 Nisan kutlamalarının yanında binlerce Kıbrıslı Rum’un kuzeye, binlerce Kıbrıslı Türk’ün de güneye akın etmesi tarihi bir olaydı…
Ama hiç kimse böylesi bir hareketi beklemiyordu…
“Kapılar açılmaz, iki toplum bir araya gelemez” diyenlerin yanıldığı bir gün olmuştu…
Bundan sonra ne tür sürprizlerle karşılaşılacağını elbette çok net göremiyoruz…
Ama Sayın Erdoğan’ın bir sözünü hatırlamakta fayda vardır…
Ne demişti Erdoğan:
Win… Win…
İki toplumun ve Anavatanların kazanacağı bir çözüm paketinin referanduma gerek olmadan önümüze konması da mümkündür…
O yüzden herkes ‘yeni süreci’ aklından geçirmesi iyi olur…
KKTC ve egemen ayrımcılık Ülkesi KKTCde hiç de Üzülmemize gerek yok ! Rum Malları üzerinde kurduğumuz KKTCye ne Trump ve ne de Dünya Liderlerinin gelebilmesi mümkün değildir ! Sakin olmalıyız Uluslararası Hukukun geçerli olmadığı Uluslararası Toplumdan kopmuş KKTCye kim gelebilir de bizlere Durun diyebilir ki ? Sahte Diplomalar da dağıtır Çevreyi de Kirletir Karanlık yollarımızda Makas da yapabiliriz ! Kırmızı ışıkta Yaya Geçitlerinde bizlere Dur diyebilen mi var yani ! Altımızdaki yağmalayıp Koçanlayip Sattığımız Rum Mallarının Cezasını Türkiye değil de biz mi ödüyoruz yani ! Ülkemizde Anavatanımızı arkamıza alıp Dünyadan kopmuş olarak Her Suçu işleyip niye ben yaparım olur özgürlüğümüzü yitirelim Ki ‘ Kimimiz Direksiyon başında Ceple konuşmak istemesin ki ! Dünya ile birleşip Malına gele yaşlı Rumları nasıl Tutuklayabileceeğiz acaba ! Uyuşturucu Tüccarlarımız Tetikçilerimiz Hırsızlarımız Suçlularımız ile Uluslararası Hukuk dışındaki KKTCden şikayet edenimiz mi var yani !
DOWN WITH E.U DOWN WITH U.N
Long Live TRNC ….