banner564

Özersay, Maraş, “Zombi Land" 

Sayın Dışişleri Bakanı Maraş'la ilgili olarak açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre Kıbrıs Türk kontrolünde Maraş'ın eski sahiplerinin yerleşimine açılması için gereken çalışmaları başlatacağını ifade etti. 
Bu maksatla uzmanların Kapalı Maraş’a gireceğini ifade etti. Hangi uzmanlar? Bu uzmanların içinde BM ve Kıbrıs Rum uzmanları olacak mı? Bu konuya dönük açıklık görmedim.
Ancak bu adımın neden atıldığı kadar, bu noktaya nasıl gelindiği de önemlidir. Bilindiği gibi Maraş 1974 sonrası bir ölü kent haline döndü. Burası ile ilgili sayısız karar alındı ve adımlar atıldı. Güven Artırıcı Önlemler Paketinin bir unsuru olarak gündeme girdi. 
Maraş, Gali Fikirler Dizisinin içindeki GAÖ Paketinde, iki taraf arasında yapılan görüşmelerde her yönü ile uzlaşmaya varılan bir zemine ulaştı. Açılacak noktaya geldi. Olmadı
Sonrasında hep tartışma konusu oldu Maraş. Ama tartışma konusu olan bu yer, zaman içinde ölü kent olmaktan çıktı ,“Zombi Land “ oldu.
Şimdi yine Maraş gündeme acilen geldi. Neden? Maraş’ta bulunan bazı mülk sahipleri, TMK gündem girince buna başvurmaya karar verdi. Fakat ortaya şu garip durum çıktı. Daha önce sırf siyasi maksat için atılan bir adım var. Mağusa Kaza Mahkemesi Evkafın başvurusu üzerine Maraş’ın, Evkafa ait olduğuna karar verdi. Üstelik bu duruşmada dava ettikleri insanların mahkemede kendilerini savunma veya temsil etme imkânı olmayan şartlarda bu kararı verildi. 
Bu arada Kıbrıs Rum mülk sahipleri, TMK'ya başvurdu. Ancak TMK, o mahkeme kararı dururken söz konusu başvuruları kabul edemedi. Bunun üzerine bir üst mahkemeye başvuru yapıldı. Sayın Murat Hakkı’nın avukatlığı ile mahkemeye giden KR mülk sahipleri, o mahkemede, söz konusu davaya Evkafın da müdahil olma talebini kabul etmemesi üzerine TMK'ya başvuru hakları doğdu. 
Fakat konu Yüksek İdare Mahkemesine götürüldü. Burada ise mahkeme, Mağusa Kaza Mahkemesi kararı olduğu sürece bu konuya Evkafın da müdahil olduğuna karar verdi. Yani insanların, TMK'ya başvuru hakları kalmadı. Bunun üzerine 2017 itibari ile söz konusu kişiler AİHM başvurdu. 
Bu başvuru hali ile Türkiye'yi dava demektir. Dava ele alındı. En nihayet Haziran 2019’a kadar Türkiye’ye görüş bildirmesi kararı çıktı. Ancak Haziran ayındaki duruşmada AİHM, Türkiye’nin talebi ile görüş bildirme konusunu Temmuz’a erteledi. 
Geçen yazımda bu konuyu işlemiştim. Bir an evvel iki toplumlu bir çalışma ile meselenin ele alınmasını işaret etmiştim. Ancak iki toplumluluk yerine Sayın Dışişleri Bakanı, AİHM'in Temmuz’u işaret etmesi ile Kıbrıs Türk Yönetiminde Maraş'ın açılması adımını hemen attı. 
Bu işin Temmuz’a kadar AİHM’e görüş bildirme aceleciliği ile oluştuğu açık. Kısacası iş; pazarlığa giren Kraliçe Fıkrası gibi bir sürece girdi. Donuk kalmasından iyi.
Fakat ortada KKTC Mahkemelerinin mülk sahiplerini dinlemeden onların savunmalarını almadan verdiği tek taraflı kararlar var. Şimdi Sayın Dışişleri Bakanı öncelikle hukukçularla konuşmalı. Eğer bu adımı bu mahkeme kararı dururken atacaksa, hangi mülk sahibi, Evkafın ya kiracısı olmayı veya mülkünün tartışmalı bir halde olmasını kabul eder?
 Bu adımın, sırf Temmuzu savuşturmak işi olmaması gerekir. Aksi halde hem bizim, hem de Türkiye’nin başı daha da belaya girer. Pratiğin içinde yer alan hukukçularla da temas sağlanmalıdır. Murat Hakkı gibi avukatlarında görüşleri alınmalıdır. Bu adımlar sağlıklı atılmalıdır. Ancak yazmadan yapamayacağım. Eğer bu adım ileriye götürülecekse, bunun iki toplumlu bir çalışmaya BM temelinde dönüşmesine dönük, Temmuz’a kadar da düzenlemeler düşünülmelidir. 

YORUM EKLE

banner471

banner474