banner564

Raf ve Sahaf

Kıbrıs’ta zengin bir maden: Namık Kemal!
Ünlü edebiyat tarihçisi ve şair-yazar Ahmet Hamdi Tanpınar, yazdığı Edebiyat Tarihi ‘nde Abdülhak Hâmit Tarhan ve eserlerini değerlendirirken: “Hâmid’e her zaman zengin bir madene dönülür gibi dönülecektir” der. Aslında Tanpınar’ın bu sözü kaliteli bütün sanatçılar için geçerledir veya Namık Kemal için de kullanılabilir. XIX. yüzyıl Osmanlı-Türk yaşantısına, “vatan, hürriyet, demokrasi, kanun ve insan hakları” gibi Batılı fikirlerle,  bir bomba, bir şimşek gibi düşen Namık Kemal, artık bizim kültürümüzün vazgeçilmez beslenme kaynaklarından ve anıtlarından biridir. Osmanlı Türkiyesi’ne Batılı roman, tiyatro ve gazeteyi getirmeye çalışan Namık Kemal’in bugünden bakıldığında eserleri teknik açıdan veya modern yapıt bağlamında eksik, kusurlu görülebilir. Ama onların önemi şairin yaşadığı dönemde toplum üzerinde bıraktığı etkidir. Çalıkuşu romanı yazarı Reşat Nuri Güntekin’in de bilirttiği üzere “kutsallaşmış anıtlarda detay kusuru aranmaz” ve Namık Kemal de gerek Türkiye gerek Kıbrıs Türkleri için öyle bir abide haline gelmiştir. İşte bundan olsa gerek, hem Türkiye’de hem de Kıbrısımızda her an Namık Kemal’le ilgili yeni bir yapıta rastlıyoruz. Ahmet An’ın Kıbrıs’ta Üç Dönem Üç Aydın: Namık Kemal, Nazım Hikmet, Aziz Nesin adlı eserinin ardından Kıbrıs Türk kültür edebiyat, tiyatro ve felsefe dünyasına büyük hizmetleri geçen ve yeni kaybettiğimiz güzel insan merhum Ali Nesim Bey’in çıkmasını göremediği, meslektaşları Fehmi Tuncel ve Şevket Öznur’la birlikte hazırladıkları Namık Kemal ile ilgili eser, adı geçen arkadaşlarınca yayımlandı. KKTC Cuumhurbaşkanlığı ve Alpet destekli eser Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği’nin bir yayımı olarak geçen günlerde okuyucuyla buluştu:
 
Ali Nesim-Fehmi Tuncel-Şevket Öznur
Kıbrıs’ta Namık Kemal Efsanesi Mağusa’da Bir Özgürlük Anıtı
  280 sayfadan oluşan zengin bir eserle karşı karşıyayız. Herşeyden önce Doğu-Şark dünyasında “ben” zamirinin ve “narsiszmin” yüksek olduğu bir ortamda, ortaklaşa çalışmanın azlığı göz önüne alınırsa üç ismin Namık Kemal’le ilgili bir kitapta birleşmesi tebrik edilecek ve çağdaş bir hareket.  Ali Nesim Bey’e tekrar rahmet dilerken Fehmi Tuncel ve Şevket Öznur’u kutlarım. Eserin önsözünde yazarlar bu çalışmanın 20 yıllık ortak bir emeğin sonucu olduğunu açıklıyorlar. Amaç Namık Kemal’in Kıbrıs Türkleri üzerindeki etkisi ile Kıbrıs adasının Namık kemal üzerinde bıraktıklarını tesbite çalışmak. Eserde ileri sürülen fikir Namık Kemal’in adada bir sürgün olmasına rağmen rahat bir yaşam sürdüğü, Kıbrıs Türkleriyle görüştüğü, eserlerinin çoğunu da bu rahat ortamda kaleme aldığıdır ki bu görüş ana hatlarıyla doğrudur. Ancak kanımca kendisiyle birlikte Rodos, Arabistan gibi coğrafyalara sürülen Ahmet Midhat ve Ebüzziya Tevfik başta olmak üzere diğer mücadele arkadaşlarına göre en rahatının kendisi olduğunu söylemek daha doğru olacaktır. 
Bu kitap herşeyden önce Namık Kemal-Kıbrıs bağlamında dağınık bir takım bilgi ve belgelerin bir araya toplaması açısından önemli. Küçük ama değerli bir Namık Kemal-Kıbrıs bağlamında çalışmayla karşı karşıyayız. Namık Kemal-Kıbrıs bağlamında görüşler, Nevzat Yalçın’ın Namık Kemal Mağusa’da adlı tezi, Namık Kemal’i görmüş olan eski yaşlı insanlarla yapılan röportajlar, Namık Kemal’in oyunlarının Kıbrıs’ta sahnelenmesi ve gazete haberleri, 1953’te Magosa’da Namık Kemal büstünün açılışıyla ilgili değerlendirme, bilgi ve belgeler ve sonda Namık Kemal-Kıbrıs konusuyla bağlantılı fotoğraf-resimler bu ortak çalışmada bir araya gelmiştir. 
Araştırmacılara göre tek kelimeyle Kıbrıs Türkleri, “vatan-hürriyet ve self-determinasyon” gibi kavramların ne olduğunu ilk önce Namık Kemal’den öğrenmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün de okuduğu ve ilham aldığı aydınlardan biri olan Namık Kemal’in Kıbrıs’ta ulusal bir sembol haline gelişi 1888’deki ölümünden 20 yıl sonra 1908’de başlar. Yunan militan Kadalonos’un adamlarıyla Lala Mustafa Paşa-Magosa Ayasofyası’nı basmasına bir tepki olarak Kıbrıs Türkleri Vatan yahut Silistire ’yi Magosa’da sahnelemiş, eser ve Namık Kemal ulusal birliği sağlamada bir harç olmuştur. 
 
Namık Kemal’in yaşadığı dönemde Osmanlıcılık ve İslamcılık düşüncelerini temsil ettiği şüphesizdir. Herkesce bilinir ki Türkçülük fikrinin ürünleri ve izleri Tanzimat döneminde başlasa da, Türklerin yoğun öldürülme ve göç ettirilme olaylarına maruz kaldıkları 1912-1913 Balkan Savaşlarından sonra Türkçülük baskın bir ideoloji haline gelmiştir. Bununla birlikte Namık Kemal’deki Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerini Osmanlı Türk tarihi ve Türkçülük düşüncesinden tamamen arındırmak mümkündür değildir. Namık Kemal’in tarihi biyografiler yazması, mektuplarında Türk tarihi bağlamındaki tesbitleri, ünlü Hürriyet Kasidesi ’nde:
Cihangirane bir devlet çıkardık bir aşiretten
dizesi ve benzer dizeleri bize bu hakikati gösterir. Bu konuda kesin yorumda bulunmamak gerektiğine inanıyorum. Bir başka konu ise ulusların buhranlı ve çaresiz anlarında tarihten, tarihi büyüklerinden ilham almaları, ona dayanmaya çalışmaları, onu milliyetçi söylem içine oturtmalarıdır ki bu dünya uluslarının tarih ve edebiyatlarında bir çok örneğinin bulunabileceği bir durumdur. Dolayısıyla Namık Kemal, İngiliz ve Rum kuşatmasındaki Kıbrıs Türkleri için aynı bağlamla algılanmış, aynı işlevi doğal olarak yerine getirmiştir. Bu konuda kitapta araştırmacıların Mehmet Yaşın’dan aldıkları değerlendirmeyi eksik ve iddialı bulduğumu da belirtmek isterim. 
Namık Kemal’in 1908’den sonra yarı parlamenter rejime geçen Osmanlı Türkiyesi’nde İttihatçıların da genel kabulüyle , “bir ağa baba, bir demokrasi şehidi, hürriyet mücahidi, bunun için zinadana konan bir Silvio Pellico, bir çeşit Osmanlı Garibaldisi” idi. 1908’den yani şairin ölümünden 20 yıl sonra, o zamanlar Osmanlı Türkiyesi’nin sınırları içinde bulunan ve şimdi yerinde yeller esen Selanik’teki meşhur Saatli Cami kartpostalının altına Namık kemal’in şu dizeleri yazılmıştı:
                 Ne efsûnkâr imişsin âh, ey didâr-ı hürriyet
     Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten
                                                                                    Merhum Namık Kemal
Bu da çok anlamlı idi. Zira hürriyet, II. Meşrutiyet, İstanbul’dan önce Selanik’te, resmi görülen Saatli Cami’nin yanıbaşındaki Hükümet Binası balkonundan ilan edilmişti. 
 
Namık Kemal’le ilgili bu ortak eserin, dil ve üslubunu da akıcı ve rahat okunur bulduğumu söylemek arzusundayım. Bir araştırma eserinin veya popüler bir yapıtın Türkçesi, dili akmadıktan sonra okunamayacağı  bir hakikattir. Uzun bir emek ürünü olan Kıbrıs’ta Namık Kemal Efsanesi-Mağusa’da Bir Özgürlük Anıtı adlı bu faydalı el kitabı, manuel için merhum Ali Nesim’i bir kere daha rahmetle anar, Fehmi Tuncel ve Şevket Öznur’u  tekrar kutlarım. Bu faydalı eseri bütün okuyucularımıza tavsiye eder, onun yeni baskılar yapmasını diler, bu baskılara da Harid Fedai’nin “Kıbrıs’ta Namık Kemal Kültü” ve İsmail Bozkurt’un “Kıbrıs Türk Edebiyatında Namık Kemal” adlı makalelerinin tamamının konmasını temenni ederim.  
YORUM EKLE

banner608

banner474