Kıbrıs’ın kuzeyinde sadece ekonomik değil; sosyal, sağlık, eğitim ve çevre konularında ciddi sıkıntılar vardır…
Bunların bir kısmı maddi yetersizlikten kaynaklanıyor…
Ancak önemli bir kısmı da siyasi istikrarsızlık, başarısızlık, plansızlık ve programsızlıktan kaynaklanıyor…
Siyasi çıkarların ağır bastığı yerlerde sorunların üzerine ciddiyetle yürümek ve sonuç almak kolay değildir…
Adanın güneyinde ise daha iyi çalışan bir yönetim mekanizması vardır…
Seçimler 5 yılda bir yapılıyor ve Cumhurbaşkanı, kendi kabinesini teknokratlardan oluşturuyor…
Milletvekillerinin görev yeri Temsilciler Meclisi’dir…
Bizdeki gibi milletvekili seçilenlerin bakanlık kavgasına tutuşması ve istediğini elde edemediği zaman partisinden kopması söz konusu değildir…
Kıbrıs’ın güneyine en büyük yardımı Avrupa Birliği yapıyor…
Ancak; bu yardımların tamamı yatırımlara yöneliktir…
Memur maaşı ödeyebilmek için yardım yapılması gibi bir anlayış yoktur…
Kıbrıs’ın kuzeyine ise mali yardımlar Türkiye’den geliyor…
Öngörülen miktar artırılamaz mı?..
İnandırıcı projeler yapılabilirse elbette vardır…
Ne var ki; Ekonomik ve Mali İşbirliği protokollerinde öngörülen işlerin bir kısmı yıllardan beri yerine getirilmedi…
O yüzden Ankara’da, KKTC’ye karşı bir güvensizliğin söz konusu olduğunu biliyoruz…
Türkiye’nin, KKTC’ye yönelik yardımlarını sadece protokol çerçevesinde gönderilen paraya bağlamak doğru değildir…
Her yıl 70 bin dolayında Türk genci üniversitelerimizde eğitim görüyor ve ekonomiye bu şekilde büyük katkı sağlanıyor…
Ayrıca; turizmde ilk sırayı yine Türk vatandaşları alıyor…
Yılda bir milyon dolayında Türk vatandaşının adaya gelmesi, KKTC ekonomisine yönelik çok büyük bir destektir…
Yatırımların kıymeti bilinmeli
KKTC siyasetini büyük ölçüde etkisi altına almış olan belirli kesimlerin engelleme ve geri itme gayretlerine karşın; Türkiye sermayesinin adaya gelmesi, geçmişte gelenlerin ise faaliyetleri sürdürme konusunda direnmesi çok önemlidir…
Kıbrıslı Rumlar; Limasol Limanını ve marinasını, Larnaka ve Ayia Napa marinalarını Mısırlı ve İsrailli şirketlerin işletmesinden rahatsızlık duymuyor…
İki havaalanını özel şirket yönetiyor…
Çok sayıda otelin işletmecisi de yabancıdır…
Limasol’da hizmete giren otel-casino işletmesini Hong Kong’lu şirketin üstlenmesi, kuzeyde yatırım düşmanlığı yapanlara karşı önemli bir mesajdır…
Kuzey Kıbrıs ekonomisinde turizmden sonra en önemli sektör olan üniversitelerin bir tanesinde patlak veren ‘sahte diploma’ olayının olumsuz etkilerini yakın bir gelecekte daha ciddi anlamda hissedeceğiz…
Bu gelişmenin diğer üniversitelere sıçramayacağını bilemeyiz…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından erken genel seçimlerin de gündeme gelmesi halinde, sorunların daha da artması şaşırtıcı olmayacak…
Mevcut yönetim düzeni ile Yatırımcı düşmanı KKTCde neyi kaybetmedik ki ! Telafisi zor olan Londralı Türkleri , İngilizleri ve Avrupalı Turistleri maalesef Beceriksizliğimizden Kaybettik !
Ekonomisi batmış Pahalılıktan ve Kirlilikten girilemeyen KKTCye gelen Türkiyeli Yatırımcı ve Turistleri de Kaybetmeye almak kalan Ülkemizin Güney Kıbrıs gibi Bir Avrupa Ülkesi olabilmesi için Kıbrıslı diliyle Bir Fırın Ekmek isteriz desek yanlış mı yani ?
Balık Baştan Kokar diye bir Atasözümüz vardır !