Belki çok iddialı bir başlık oldu ama turizmde gelinen nokta bu, sezon çok da iç açıcı olmayacak gibi görünüyor. Özellikle İsrail İran Savaşı’nın sektöre kaybettirdiği psikolojik bir ortam da tuz biber ekti .
Ülkeyi yönetenler İngiltere’de boşu boşuna festivalden festivale dolaşırken Rumlar çok ciddi finans ve mali yapılarını güçlendirecek önemli adımlar atıyorlar.
Yine bu işten ne yazık ki Rumlar kazançlı çıktı.
Savaş nedeniyle binlerce İsrailli deniz ve uçak yoluyla Rum otellerini, villalarını, yazlık evlerini doldurdular.
Bir diğer yandan mülk satışları bazı siyasilerden tepki çekse bile normal değerlerinin üzerinde satılmaya başladılar. Krizi fırsata çevirmek çok önemli; siyasi anlamda da İsrail vatandaşlarına kapılarını ardına kadar açan Rum yönetimi Turizm anlamında da İsrailli turistlerden önemli bir gelir kapısı aralayacak .
Ülkenin çıkmazdan kurtulması için onlarca kez yazılar yazdık, makaleleri süsledik turizm de gideceğimiz yolun öncelikle ulaşım faktörünün çözülmesi gerektiği üzerine konuştuk. Siyasi tanınmamışlık bir yana, en önemli turizm handikapının adanın kuzeyine gün geçtikçe artan hava ve deniz maliyetlerinden bahsettik.
İster münferit, ister tur operatörü ve acente ile planlanmış bir tatil olsun; öncelikle o ülkeye olan ulaşım maliyetlerinin uygunluğunun hesabı kitabı yapılmaktadır.
Ülkemizde gerçekten de her cebe göre tatil imkanı gerçekleştirebileceğiniz konaklama seçenekleri var . Üç yıldızdan beş yıldızlı otellere kadar belli fiyat aralıklarında güzel Seçenekler gazete sayfalarını ve sosyal medya hesaplarını süslemeye başladı. Bu fiyatlar diğer rakip ülkelere göre yüksek değildir ancak işin içerisine adaya ulaşım maliyetleri de eklendiğinde ortaya çıkan toplam paket fiyatları ne yazık ki çok da cazip değildir.
İç ( inbound ) turizme önem verelim
Geçmişte özellikle turizmin iyi gitmediği yıllarda batıda yaşayan insanlar doğuya , doğuda yaşayanlar batı bölgelerine doğru tatil planları yapmaktaydı. Benzer pazarlama taktikleri ile en azından yerli insanlarımızın tatil yapmasına olanak sağlayacak hem de otellerimizin yüksek sezonu belli bir dolulukla geçirmelerini sağlayacak adımları atmaktan geç kalmamalıyız.
Ekonomik zorluklardan gerçekten yurtdışında tatil yapamayacak hale gelen yerli insanımıza bu dönemde en azından tatillerini geçirecek zamanları görmek en büyük arzularından bir tanesi . Ekonomik çarkların en azından biraz da dönmesine vesile olacak bu adımlar hepimize mutluluk verecektir.
Antalya'ya tatile giden bir arkadaşıma: Neden Antalya, neden Karadeniz, Ege değil, denizin ha bu tarafı ha öbür tarafı diye sorduğum da verdiği yanıt: Be gardaş, buradaki yeme-icme çok eyi. Havuzlar, gaydiraklar ne isdersan var. Ama özellikle de yeme içme çok iyi yav.. Değişiklik isteriz, ada guccuktur, bilin ya sıkılırıg dedi..
Oys deniz Kibrista güzel.. Deniz canlı bir mikro organizma. Oysa havuzlar klor deposu,mikrop kaynağı.. Doğadan anlaşılan tek şey ise, sadece av zamani hatırlanan köpeklerle ava gitmek.. Deniz ve doğa turizmi desteklenip canlandirilmali, casino turizmi değil.. TC den 6 kişilik tanıdıklarım casinolu otellerden birine 5 günlüğüne geldiler. Bir minibüsle size adayı gezdireyim diye yalvardigim da, yok otel ve casino muhteşem, bu sıcakta ne işimiz var yollarda dediler. Oysa minibüsü kendi cebimden kiralayacak, bir de şoförle birlikte 8 kişiye de öğle yemeği yedirecektim. Cafelerde oturup, alışveriş yapıp para da harcayacaklardi. Al sana casino turizmi.. Ne yaparsan yap..!