banner564

Türkiye- AB Zirvesi ve “KC...”

Türkiye – AB Zirvesi’nin Mart ayı sonunda Bulgaristan’da gerçekleşme ihtimali var. Bu zirve, Türkiye’nin AB ile bozulan ilişkilerini yeniden geliştirmek için önemli bir ilk adımdır.
Ancak zirve öncesi olumsuz gelişmeler var. Bunlardan biri Kıbrıs sorunudur. Özellikle hidrokarbon arama konusunda “Kıbrıs Cumhuriyeti” ile gerginleşen ilişkiler, Zirve için olumsuz bir zemin yaratıyor.
Güney, özellikle ENI'nin hidrokarbon sondajına dönük olarak Türkiye'nin gösterdiği sert tutum nedeni ile AB üyesi olarak Birliği yanında aktif olarak tutmak için büyük çaba gösterdi.
Ancak AB desteği siyasi beyanatlardan öteye geçmedi. Güneyin buna canı çok sıkıldı.
Şimdi Güney Kıbrıs basınına yansıyan haber ve demeçlere göre, “Kıbrıs Cumhuriyeti” bu konuyu öne sürerek, Türkiye- AB Zirvesi için olumsuz blokaj adımları atmak niyeti ortaya koyuyor.

Koç başı 
Zirveyi ertelemek dahil, pek çok niyet ifade ediliyor. Kıbrıs sorununda çözümün kesintiye uğradığı ve görüşme sürecinin belirsizliğini koruduğu aşamadayız. Buna hidrokarbon gerilimi de eklendi.
Üstelik bölgenin içinde bulunduğu siyasi-askeri karmaşa da doruktadır. 
Böyle bir aşamada eğer Güney; Türkiye – AB ilişkilerini yeniden geliştirebilecek bu zirveyi, AB üyelik olgusunu kullanarak; AB'nin Türkiye ile ilişkilerini yok etmek isteyen, Avrupa’nın aşırı muhafazakar güçlerinin beklediği fırsatın koç başı olacaksa, en büyük kötülüğü Kıbrıs’a yapacaktır.
Çünkü çözüm olmadan AB üyesi olmayı, Türkiye- AB üyelik görüşmeleri içinde Türkiye'yi kendince Kıbrıs çözüm sürecinde tavize zorlamak adına kullanmaya çalıştı. AB üyelik olgusunu kullanarak Türkiye- AB üyelik görüşmelerinde, kimi Fasılların bloke edilmesinin tarafı oldu. 
Düşünün ki “yargı, insan hakları, basın özgürlüğünü“ doğrudan ilgilendiren 23. ve 24. Fasılları bizzat kendileri bloke ettiler. 
Ancak Türkiye'nin iç dinamiklerinde yer alan belli güçler için bu olay; bir anlamda “körün aradığı bir çift göz“ oldu. Böylece yargı, basın özgürlüğü, insan hakları alanında ilgili Fasıllar açılamadı, görüşülmedi. Türkiye, 15 Temmuz akıl ve vijdan dışı darbesinin de etkisi ile daha otoriter bir yapıya döndü.
Şimdi gerek AB'den, gerekse Kıbrıs’ın Güneyinden buna dönük şikayet, endişe ve eleştiriler yükseliyor.
Güneyin bağnazları, çözüm olmadan AB üyesi olmayı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek yanlı gasp etmeyi meşrulaştırmak ve Federal Çözümden uzaklaşmak için Türkiye'ye baskı unsuru olarak gördü. Bu yüzden hem Türkiye’nin AB ile ilişkilerini bozdu. Hem de Kıbrıslı Türkler ve Rumlarının ortaklık ruhlarına zarar verdiler.
Bu politik denendi. Açıktır ki yapıcı bir yarar sağlamadı. Aksine gerginliği tüm Kıbrıs'ı taşıdı.
Bu yüzden Mart ayı sonu için planlanan, AB – Türkiye Zirvesini sabote etmek niyetinden Güney uzaklaşmalıdır . Aksine, Türkiye- AB ilişkilerinin yeniden sıcak bir başlangıca girmesi için yapıcı olmalıdır. Eğer bu olursa , AB'nin, Kıbrıs sorunun çözümü ve Türkiye ile gerginleşen ilişkilerinin yumuşamasına yönelik olarak yapıcı ve etkin konumu gelişir.

Vize...
Baksanıza Türkiye AB’ye, vize serbestisi için 7 başlıkta önerilerini sundu. Bunlardan biri de “Kıbrıs Cumhuriyeti” ile ilgilidir.
O önerisinde Türkiye; AB'ye vize serbestiyeti ile ilgili olarak, AB’nin üye tüm ülkelerle adli alanda ilişki kurma zorunluluğu aramasına bağlı olarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması nedeni ile onunla doğrudan antlaşma yapamayacağını AB'ye söyledi. 
Ama Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkiyi ret etmedi. Bu ilişkinin, “tanımama” gerçeği temelinde nasıl oluşacağını Avrupa Komisyonun bulacağı çözüme bıraktı. Yani ilişkiyi reddetmedi, fakat bir yol bulunmasına açık olduğunu ifade etti.
Bu çok önemlidir. Dolayısı ile Türkiye’nin AB ile yeni bir başlangıç temelinde gelişebilecek ilişkileri yalnız Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik olarak pozitif ilişki oluşturmayacak. Aynı zamanda, Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkisizlik olarak süren ve gerginlik ile çatışmayı beslemekten başka bir şey üretmeyen durumu da dolaylı olarak yumuşatacak yeni dinamiklere yol açacaktır.
Bunun aynı zamanda Türkiye- Yunanistan ilişkilerine katacağı olumluluk da göz ardı edilemez.
Bu yüzden Türkiye – AB Zirvesi için küçük milliyetçi reflekslerle değil, aksine daha geniş bakışla, barış ile Avrupai değerlerin gelişmesi amacı ile Zirvesin gerçekleşmesi ve olumlu adımlar üremesi için yapıcı rol oynamak gerekir.
YORUM EKLE

banner608

banner474