Kuzey Kıbrıs’ta okuma-yazma oranının yüzde 90’larda olmasıyla övünüyoruz…
Öyle değil mi?..
Peki bu kadar okumuş insanımız var da; bu ülke neden hep geri gidiyor?..
Adam eğlence amaçlı meyhaneye giderek neden bir şişe rakı veya viski içtikten sonra direksiyon başına geçiyor ve hiç suçu olmayan insanların canını tehlikeye sokuyor?..
Hiç düşündünüz mü?..
Meyhaneye para veriyoruz da taksiye neden vermiyoruz?..
Veya neden bir şişe içiyoruz?..
Aşırı alkollü vaziyette yola çıkınca neden efeleniyor ve gaza daha çok basıyoruz?..
Sorumsuz davranarak ve hiç suçu olmayan insanların üzerine vurarak onları ölüme götürme cesaretini nereden buluyoruz?..
Bu ülkede artık insanların her türlü suça meydan okur hale geldiğini görebiliyor muyuz?..
Söyleyin bakalım…
Bu meydan okuma hallerini görebiliyor musunuz?..
Okuma-yazma oranı yüzde 90’larda olan bir toplum neden suçlara meydan okuyor?..
Neden sarhoş vaziyette direksiyon başına geçerek herkesin canını tehlikeye sokuyor?..
Neden gittiği yerde kavga çıkarıyor?..
Neden eşine veya sevgilisine şiddet uyguluyor?..
Söyleyin bakalım?..
Nedenini bilen yok mu?
Bunun ana nedeni devlet otoritesinin yok olma noktasına gelmesi değil midir?..
Polisin artan suçlara yetişemez durumda olduğunu görebiliyor muyuz?..
Mahkemelerin binlerce dava dosyasına bakamaz durumda olduğunu görebiliyor muyuz?..
Cezaevinde kapasitenin iki katı mahkum ve tutuklu bulunması nedeniyle yargıçların ‘cezaevine gitmesi gereken’ şahısları, kefalet karşılığında eve göndermek zorunda kaldığını görebiliyor muyuz?..
Haydi arkadaşlar, akrabalar, dostlar düşünün bakalım…
‘Ülkeye ve millete hizmet gerekçesiyle’ siyasete giren kadınlar ve erkekler…
Sizler ne diyorsunuz?..
Mutlu musunuz?..
Huzurlu musunuz?..
Çocuklarınız, yakınlarınız için bir gelecek görüyor musunuz?..
Can, mal, namus ve şerefiniz kimlerin elindedir?..
Sabıkalı binlerce insan bu ülkeye akın ediyor…
Bunu durdurmak için ne yapıyorsunuz?..
Ne yapacaksınız?..
Planlarınız nedir?..
Ey Avrupalılar konuşun!
Avrupa hayaliyle yanıp tutuşanlar…
Statükonun sürdürülemez olduğunu söyleyerek her ne pahasına olursa olsun çözümü savunanlar…
Sizler de konuşun bakalım…
Yaşadığınız topraklarda ağaç kalmamış…
Dere yatakları betonlaşmış…
Elektrik santraline hala filtre takılmamış…
Girne ve İskele denizi lağımla örtülmüş…
Bunun sorumlusu bizler değil miyiz?..
Ne diyorsunuz çevreci dostlar…
Sağlık uzmanları…
Doçentler, profesörler…
Konuşmak istemez misiniz?..
Konuşun bakalım…
Bu saydigimiz kişiler ne konuşabilirler, ne de bir şey yapabilirler. Onlar kendi cam fanuslarinda yüksek maaslariyla yetinirler sadece. Entellektuel korkakligindan asla siyrilamazlar, rahatlarindan olur ve daha çok çalışmak zorunda kalırlar diye.. Meydan da aha böyle at hirsizlarina, pardon Kıbrısin milli hayvanı esekti, eşek hirsizlarina kalır işte..!