banner564

Ya çözüm, ya taksim!!!

  Türkiye’deki siyasiler konuşmayı, sürekli ekran karşısında olmayı çok seviyor...
  Kıbrıs’takiler de öyle...
  Türkiye büyük bir ülke olduğu için, konuşacak birçok konu olabilir...
  Ama KKTC’de?..
  Küçük bir ülkede yapacak fazla bir iş olmayınca “hadi filanca derneği ziyaret edelim” diyorlar ve giderken, devlet ajansı ile televizyonunu da beraberlerinde götürüyorlar...
  Sonra bu ziyaretler, tüm medyaya servis ediliyor...
  Ziyaretler arttıkça, küçük devletin ajansında ve televizyonunda personel sayısı da artıyor...
  Bunun sonucunda maaş ödemesinde sıkıntı yaşanıyor...
  Devlet; halktan topladığı vergilerle bu sıkıntıları aşmaya çalışıyor...
  Yine, Kıbrıs gibi küçük bir ülkede, kimin, hangi konularda konuşma yapacağı konusunda bir uzlaşı sağlanamıyor...
  Aynı gün içinde aynı siyasi partiye mensup, 3 veya 4 kişi açıklama yapıyor...
  İnsan, hangisine inanacağını bilemiyor...
  Neyse, güzel bir Pazar gününde geleceğe yönelik ‘güzel şeyler’ konuşalım...
  Mesela; yarım asır sonra Kıbrıs’ın yeniden bütünleşmesini...
  Mağusa Limanı’na demirlemiş lüks gemilerle Fransa, Hollanda, Ukranya gezilerini...
  Annan Planı’nın referanduma sunulduğu dönemde, gazetelerde yayınlanan reklamlarda böylesi mesajlar vardı...
  Özellikle gençler; yaldızlı reklamları gördükçe aileleri de çözüme teşvik etme konusunda başarılı olmuşlardı...
  Barış ateşlerinin üzerinden atlamaya başlayan analar, evlatlarına “Senin için anneciğim” diyorlardı...
  Ne var ki; Rum tarafı, Yunanistan’ın da desteğini alarak, çözüm planı’na “hayır” dedi...
  Bizim Nice, Monte Carlo, Rotterdam, Odessa hayalleri böylece suya düştü...
Evlere çivi çakılmadı
  Çözüm olacağı umuduna kapılan vatandaşların hemen hepsi, bırakın yatırım planlarını, oturdukları ev için gerekli en ufak bir tamiratı yapmadı...
  Hele Güzelyurt’ta oturanlar...
  Birinci taviz bölgesi olduğu için, burada oturanlar evlerine bir çivi dahi çakmadılar...
  Çözüm olmayınca, Güzelyurt’ta oturanların yaşam koşulları pek değişmedi...
  İşsizlik, parasızlık ve gençlerin göçü devam etti...
  Girne ve Gazimağusa taraflarında arsa tutanlar ise; emlak satışlarındaki patlama nedeniyle bir süreliğine zenginler sınıfına girdi...
  Sonra bu zenginlik de bitti...
  Öyleyse yeni bir çare üretmek gerekiyor!..
  İkinci bir çözüm hamlesi...
  Türkiye’nin bugünkü Başbakanı Sayın Davutoğlu, 2013’te Dışişleri Bakanı idi... 
  Rumlara güçlü bir mesaj gönderdiğini hep birlikte anımsayalım:
  “Bu yıl içinde ya çözüm, ya taksim” …
  Aradan iki yıl geçti, çözüm hala gelmedi...
  Mevcut durum zaten ‘taksim’ anlamına geliyor...
  Rum tarafı, kalıcı bir çözüme ikna olmadı...
  İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de, iki yıl önce Güney Lefkoşa’yı ziyaret etmiş ve Rum meslektaşı Kasullides’e şu tavsiyede bulunmuştu:
  “‘Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde yaşamakta olduğunuz ekonomik sorunları daha kolay çözersiniz...”
  Rumlar, onu da dinlemedi...
  Başından beri savundukları politikayı sürdürmekte ısrar ettiler...
  Onlar için en önemli sorun Türkiye’nin garantörlüğüydü...
  Garantörlükten kurtuldukları zaman, nüfus olarak dörtte bir oranında olan ‘Kıbrıslı Türk kardeşlerini’ idare etmek ve 1974 öncesindeki düzene dönüş yapmak daha kolay olacaktı!..
  Şu anda, garantörlüklerin kaldırılması için müthiş bir kampanya yürütüyorlar...
  Bunda başarılı olacaklar mı, göreceğiz...
  Başarılı olmaları halinde, Kıbrıslı Türklerin bu ada üzerindeki geleceklerinin tehlike altında olacağını bir köşeye not edelim...
  Doğruları söylemek, çözüme karşı çıkmak değildir...
  Tam tersi sağlam bir çözüm üzerinde ısrar etmek, bu ülkede yaşayan herkese hizmet etmektir...
  Nasıl ki Rumlar sağcısı ve solcusuyla ‘AB garantisine’ sığınıyor...
  Bizler de Türkiye’nin garantisine sımsıkı sarılmalıyız...
  Bu bağın kopmasına izin vermemeliyiz...
  
Evimizi temizleyelim
  Liderler müzakereleri sürdürürken, bizler de kendi evimize bakmalı ve etrafı temizlemeliyiz…
  Yollar, sokaklar, kaldırımlar, köyler, kentler, ormanlık araziler, dere yatakları, sahiller, yurdun her bir köşesi temizlenmelidir…
  Çevreye zarar verenler için ağır ceza öngören yasalar Meclis’ten geçirilmelidir…
  Trafik kazalarını, hırsızlık, soygun ve cinayet olaylarını asgariye indirecek her türlü önlem alınmalıdır…
  Kaçak iş yaşamına son verilmelidir…
  Kamudaki verimsizliği ortadan kaldıracak önlemler hayata geçirilmelidir…
  Gıda maddelerinin tüketimi öncesinde gerekli sağlık taramaları yapılmalı ve halkın endişeleri ortadan kaldırılmalıdır…
  Çözüm olur veya olmaz...
  Evimizi temizlemeli ve kendimizi geleceğe hazırlamalıyız…
YORUM EKLE

banner471

banner474